Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hafta Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesini açıkladı. Dar gelirlileri hayat pahalılığına karşı ezdirmemek için TOKİ 250 bin konut yapacak. Kira öder gibi ev sahibi olunabilecek. Bu proje, ev fiyatlarının uçtuğu ve ev sahibi olmanın orta sınıf için de uzak bir hayale dönüştüğü şu dönemde moral de verdi. Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılmıştı. Geçen ay da üniversitelilerin KYK borçları faizlerinin silineceği açıklanmıştı. COVID-19 pandemisi, yükselen gıda ve akaryakıt fiyatları, iklim krizi, Rusya-Ukrayna savaşı, dünya ekonomisini, daha doğrusu sade vatandaşın dünyasını epey sarstı. Ülkemizdeki bu son üç örnek gibi birçok hükümet de halkının bütçesini korumak için ardı ardına yardım paketleri açıklıyor. Birkaçını sizlerle paylaşıyorum...
REKOR PAKETLER
ABD’de milyonlarca öğrencinin 10 bin dolarlık borcu iptal edilecek. Ayrıca iklim krizi ve ilaç fiyatlarıyla mücadele için 430 milyar dolarlık harcama paketi kabul edildi. 19 milyon nüfuslu Şili’de 7.5 milyon vatandaşa tek sefere mahsus 120 dolar ödendi. Japonya’da asgari ücrete rekor zam yapıldı.
Saati 118 TL’den 123 TL’ye çıkarıldı. Endonezya’da 1.6 milyar dolarlık yardım paketi ile 20.6 milyon haneye nakit yardımı yapılıyor. Rusya’nın gazını kapattığı Avrupa’da enerji krizini önlemek için fatura desteği öne çıkıyor. Avusturya, hanelere yıllık 500 Euro, Fransa 100 Euro, Almanya 300 Euro, Polonya 360 Euro, Hollanda 1300 Euro’luk fatura yardımı yapıyor. İngiltere daha dün 400 Sterlin’lik fatura yardımı açıkladı.
Norveç’te elektrik faturalarında kwH başına 7 Kron’un üzerindeki bedelin yüzde 80’ini hükümet karşılıyor. İyi, hoş. Bunların hepsi günü kurtarıyor ama geleceği kurtarmaya yetmez. İnsanların gelecek kaygısını giderecek çözümler bulunmadıkça daha çok ‘cepten yerler’.
İZİNSİZ ÇEKİLEN GÖRÜNTÜ SORUNSALI…
Geçen hafta İstanbul’da iki yolcu, bir taksicinin yoldan geçen şortlu bir kadının görüntüsünü çektiğini iddia etti. Bu anları da kaydedip sosyal medyadan yayınladılar. Art arda yazdığım iki cümledeki tutarsızlığı fark ettiniz mi? Başkasının görüntüsünü izinsiz çekmekle suçladıkları taksiciyi kendileri kaydetti.
Tacizci olduğuna karar verdikleri taksiciye kendi adalet tarifelerini uyguladılar yani. Taksicinin panik anları onu daha çok potansiyel bir suçlu gibi göstermeye yetiyordu… Ama gerçek öyle miydi? Bunu nasıl bileceğiz? Size başka bir veriden bahsedeceğim. İngiltere’nin başkenti Londra’da her 10 kişiye bir mobese düşüyor. Yani sokaklarında gezerken günde tam 70 kez mobeselere takılıyorsunuz. Dünyanın en medeni başkentlerinden birinden bahsediyorum.
Gizlilik hakkı derken konu, bu ‘ihlal gücünü’ kime verdiğinize göre değişiyor galiba. Otorite eliyle çekilen ve nasıl kullanılacağı bilinmeyen -örneğin şortlu bir görüntümüz- suç değilse, yoldan geçen birinin çektiği görüntümüz nasıl suç oluyor? Her gün hiç tanımadığımız onlarca kişinin selfie pozuna da farkında olmadan dahil olabiliyoruz. Bunların takibi ve hesap sorulabilirliği yakalanan anlarla mı sınırlı olacak?
CİNSEL KİMLİK SAFSATASINA ÇOCUKLARI ALET ETMEYİN
ABD’de 10 yaşındaki ‘trans çocuk model’ (!) podyumda yürüdü. Trans dönüşüm sürecinin 4 yaşında ailesi tarafından başlatıldığı söylendi. 4 yaşındaki çocuğun ne tür bir cinsel kimlik algısı, yönelimi olabilir Allah aşkına? Noella adlı çocuğun ebeveynleri de Ray ve Dee McMaher isimli iki biyolojik kadın. Ama artık cinsiyetsiz olduklarını söylüyorlar. Ya sabır.
Bu konuda en beğendiğim yaklaşımı ‘Veloriel’ adlı bir Twitter kullanıcısında gördüm. Diyordu ki “Kızım 4 yaşındayken kedi olduğunu söylüyordu. O vakitten sonra ben de çocuğu kedi mamasıyla besleyebilir, tuvalet eğitimini kumda verebilirdim. Ve bu, dünyaca kabul görürdü demek. Yazık bu çocuklara.” Altına imza, kaşe, CV, mühür basıyorum.