Rapçi Drake, kankası DJ Khaled’e lüks TOTO tuvalet hediyesiyle şaşırtmıştı. Drake’in tipik marjinal olma çabasının aracı gibi görünen bu tuvalet, bugün dünyada bir çılgınlık halini almış durumda. Menşei Japonya desem şaşırmazsınız sanırım.
Yüksek teknolojili tuvalet üretmede bir marka oldular. Sıcak oturakları, hassas püskürtme teknolojisi olan bide tuvaletler, ülkedeki evlerin yüzde 80’inden fazlasında artık var. Elektrikli taharet muslukları olan klozetlere ilgi pandemiden sonra artmış. Tuvalet kağıtlarının yok sattığı dönemde bu klozetler temizlik için mikroplara karşı önemli ve garanti bir alternatif haline gelmiş. TOTO şirketinin 2012’de 100 milyar yen, yani yaklaşık 673 milyon dolar olan yurtdışı geliri iki katına çıkmış. Dünya çapında bugün itibarıyla 60 milyondan fazla satış yapmışlar. Tabii bu durum akıllı klozet pazarında tetikleyici olmuş durumda. Birçok elektronik şirketi bu teknolojiye yatırım yapmaya başladı.
ONLARIN İHTİYACI DÜNYANIN LÜKSÜ
Bu klozetlerde otomatik koku giderici özellik, sıcak hava kurutucusu, harekete duyarlı kapak gibi kumanda ve sensörlerle kişiselleştirilebilen özellikler var. Fiyatları 8 bin 500 ila 10 bin dolar. TOTO, 1917’de kurulmuş. Ve aslında başlangıçta Batı tarzı seramik tuvaletleri Japonya’ya getiriyorlarmış. Ama ülkede kanalizasyon ve merkezi ısıtma sistemi gelişkin olmadığından kendilerine uygun akıllı sistemler geliştirmeye başlamışlar.
Yani aslında merkezi ısıtma sistemi olan bir ülkenin buna çok da ihtiyacı yok. Ama burada pazarlamanın gücü devreye giriyor. Yani çoğu ülkede mantıklı bir yatırım olmaktan çok statü göstergesi olarak alınıyor. Ülkemizde de birçok işletme ve otelde yer almaya başladı. Bir eve gittiğinizde de “Bu evde popolar gıcır gıcır” mesajı veren akıllı tuvalet olması etkileyici tabii. “Klozetine güvendiğin yer, evindir” diye bilinen esprili aforizma gerçek oldu. Özellikle yurtdışına gittiğimizde bizim gibi dini ve kültürel olarak tuvalet hijyeni açısından gelişmiş olanların çoğu kez mahrum kaldığı taharet musluğunu yaygınlaştırması adına bence süper bir gelişme. Dünyada hijyen ve bakım bilincinin artmasının ve bunun bir gösteriş aracına dönüşmesinin, insanların birbirinin tuvalet temizliğini nasıl yaptığına dair bir merak yaratması da ayrı bir sosyoloji tartışması olur.
‘BİZİMLE KALAMAZSINIZ’: YETİŞKİNLERİN PİJAMA PARTİSİ
Çocukken yapılan ve yetişkinlikte azalan pijama partileri birden bugünün en havalı partileri haline geldi. Z ve Y kuşakları, gece gezmesi yerine evde yatıya kalmalı partiler veriyor. TikTok ve Instagram’da bu tür içerikleri daha sık görüyorsanız, nedeni bu. Yeni kuşak içki içmeyi sevmiyor. Alkol alınıp ertesi güne yorgun başlanan ve ‘geceden kalmalık’la övünülen devir bitti. Bella Hadid gibi birçok yıldız alkol içermeyen ‘temiz içecek’ sektörüne bu nedenle yatırım yapıyor zaten. Yetişkin yatısının da kendi içinde kriterleri, standartları var. Konuk ettiğiniz arkadaşlarınıza kişiselleştirilmiş pijamalar, bornozlar, uyku bantları, maskeler hazırlıyorsunuz. Şık bir masa kuruluyor ve izlenecek film öncesi sağlıklı atıştırmalıklar ikram ediliyor. Evde saç ördürme, tuval boyama, bahçeye fidan dikme, evde bitki süsleme gibi ‘anlamlı’ aktiviteler organize ediliyor. Yazın gelmesiyle pijama partileri bahçelere, teraslara taşınmaya başlandı. Bahçe ve teras süsleme harcamalarında ciddi bir artış varmış. Tabii bu partiler mutlaka kayıt altına alınıp yayınlanıyor. Çünkü bu tür partiler verebilmek de bir tür ‘ulaşılmazlık’ göstergesi. Eskiden davetlerde üstünlük taslamak için kullanılan “Bizimle oturamazsınız” (You can’t sit with us) mesajının yeni versiyonu.
MAKYÖZLER TARİH Mİ OLUYOR?
Elle Türkiye Stil Ödülleri’ndeki konuklar arasında makyajını kendisi yapıp gelen o kadar çok kişi vardı ki. Şaşırdım. Röportaj yapılan her 7-8 ünlü konuktan neredeyse biri makyajını kendisi yaptığını söyledi. Son yıllarda makyaj artistleri bizlere o kadar iyi tüyolar verdi, öyle iyi ürünlerle tanıştırdı, öyle iyi içerikler yayınladılar ki çoğu kadının artık bu konuda bilinci ve yetkinliği arttı. Geçen gün bir kişisel bakım market zinciri indiriminde izdiham ve kavga yaşanmasına kadar vardı yani bu iş. Dolayısıyla makyözlere ihtiyaç da azalmış görünüyor. Yine de bence bu tür davetlerde profesyonel bir elden yardım almak, işine ve bulunduğun konuma gösterdiğin saygıyla ilgili. Çünkü profesyonellik bir stile boyut atlatır. Normalde stil konusunda büyük bir iddiası olmayan Demet Özdemir’in ‘arşivden giyinme’ akımını ülkemizde -hem de bir moda gecesinde- başlatması gibi… Aynı furyaya uyan Duygu Özaslan da önemli bir fark yaratmıştı.
Demet Özdemir