1875 yılında Güney Asya’da doğan “Topsy” adlı fil, kaçakçılar tarafından gizlice Amerika’ya getirildi ve Forepauh Sirki’ne satıldı. Topsy, “Amerika’da doğan ilk fil” olarak tanıtıldı ve kısa bir sürede sirk hayvanlarının favorilerinden biri oldu... Sirkteki yaşam koşulları Topsy için oldukça ağırdı.
Yine de Topsy bu koşullara uyum sağlamaya çalıştı. Ancak yıllar geçtikçe davranışlarında bazı değişimler ortaya çıkmaya başladı. Topsy, 28 Mayıs 1902’de kafesine alkollü olarak giren ve onu ürküten bir sirk çalışanını öldürdü. Bu olayın ardından Topsy, Coney Adası’nda bir lunaparka satıldı. Bakımını Frederick Ault isimli bir fil terbiyecisi yapıyordu. Ne yazık ki Topsy’ye burada da rahat vermediler. Polis kayıtlarından Ault’un hayvana eziyet ettiği anlaşılıyor. Ayrıca bakıcının Topsy’yi insanların arasına sürdüğü ve insanları korkutmaya çalıştığı da biliniyor...
Sonunda lunapark yetkilileri Topsy’den kurtulmaya karar verdi. Ancak yaşanan olaylardan sonra onu satma şansları yoktu. Sonunda öldürmeye karar verdiler. Ayaklarına iletken bakır sandaletler yerleştirilen 28 yaşındaki Topsy, 4 Ocak 1903 günü saat 13.30’da potasyum siyanür içeren havuç yedirildikten sonra 6 bin volt elektrik akımı verilerek infaz edildi. Topsy sadece 10 saniye içerisinde yere yığıldı ve öldü. Bu anların kaydedildiği video, bugün hâlâ YouTube’da yer alıyor. Yaşanan bu acı olay, Topsy’nin tarih kitaplarına girmesine neden oldu...
O yıllarda Edison ile Tesla arasında amansız “elektrik savaşları” yaşanıyordu. Edison’un sistemi doğru akımı, Tesla’nın sistemi ise alternatif akımı kullanıyordu. Edison’un sisteminin sorunu, elektriği uzun mesafelere iletememesiydi. Edison bunu sorun etmedi çünkü her kentin ve kasabanın kendi enerji santrali olacağını hayal ediyordu. Fakat Edison’un elektrik dünyasındaki hakimiyeti çok uzun sürmedi. Tesla, 1888’de ilk enerji santralini yaptı ve talepleri karşılayamaz duruma geldi. Ancak Edison savaş meydanını kolay terk etmeye niyetli değildi… Chicago Dünya Fuarı’nın aydınlatılması ile Niagara Şelalesi’ne hidroelektrik santral kurulması ihalelerini Tesla’ya kaptıran Edison için bu yenilgi kolay hazmedilir cinsten değildi. Edison’un halkın tercihini yeniden kendisine çevirecek başka sıra dışı düşünceleri vardı. Kullanıcılar alternatif akımın tehlikeli olduğuna inanırlarsa, ondan korkup uzak durabilirlerdi...
Daha sonra Edison’un desteğiyle alternatif akıma karşı bir kampanya başlatıldı. Bu kampanyanın başında elektrik mühendisi H. Pimey Brown vardı. Sözlerin yeterli olmayacağını düşünen Brown, hayvanların alternatif ve doğru akımın yüksek voltajlarına ne kadar dayanabileceklerini test etmek için deneyler yapmaya karar verdi. Halk böylelikle hangi akımın daha tehlikeli olduğunu görebilecekti. Bu süreçte çeşitli hayvan türleri denek olarak kullanıldı. Bu gösteriler başta insanların oldukça ilgisini çekti. Ancak hayvanlar öldürüldükçe hayvanseverlerin yaptığı kampanyalar sonucunda ilgi zamanla azalmaya başladı. Daha sonra ilginç bir gelişme oldu: Mahkumların elektrikli sandalye ile öldürülmesi fikri aynı süreçte kabul edildi.
Politikacılar “ölüm akımı” olarak alternatif akımı seçti. Ağustos 1890’da William Kemmler, karısını çekiçle öldürdüğü için elektrikli sandalyeye oturtulan ilk mahkum oldu. Bu sırada Topsy’nin haberleri gazete manşetlerini süslüyordu. H. Pimey Brown, son bir gösteri daha planladı. Brown, bu kez kurban olarak Topsy’yi seçti. Alternatif akımın öldürücü gücü en büyük hayvanın üzerinde denenecekti. Topsy’nin ölümü Tesla’nın öncülüğünü yaptığı alternatif akımın karşı propagandasında kullanılmak üzere filme çekildi. Olan bitenden haberi olmayan Topsy, insan egosunun kurbanı olarak tarih sahnesindeki yerini aldı!