Geçtiğimiz günlerde basında şöyle bir haber yer aldı: “Paris’te insanlarla farelerin mücadelesini fareler kazandı. Paris’teki fare sayısının insan sayısının yaklaşık üç katı olduğu düşünülüyor.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun bir komite kurarak, insanlarla farelerin birlikte uyum içinde yaşayıp yaşayamayacağının araştırılmasını istediği duyuruldu.” Fransa’nın başkenti Paris’in farelerle yüzyıllardır çalkantılı bir ilişkisi bulunuyor. 1500’lü yıllarda Fransızların fareleri mahkemeye verdiği dahi olmuştur. Hayvan haklarını dünya gündemine sokan bazı Avrupa ülkelerinin, bilhassa Fransa’nın, Ortaçağ’da hayvanlara karşı “zalim” olduğu kadar “komik” cezalar uyguladığı bir gerçektir. Fransa’da 13. yüzyıldan itibaren hayvanlara karşı açılan davalarda, yüzlerce büyük ve küçükbaş hayvan hakim karşısına çıkarıldı. Ortaçağ Avrupası’nda ürünlere verdikleri zararlar nedeniyle fare, çekirge, tırtıl, sümüklü böcek ve benzeri hayvanlar hakkında mahkemelerde davalar açıldı. Suçlu bulunan bazı hayvanlar idam edilirken bazıları ise diri diri yakıldı...
Ortaçağ Avrupası’nda insanlarda olduğu gibi hayvanların da işledikleri suçlardan dolayı mahkemeye çıkarılarak yargılanması ve cezalandırılması görüşü hakimdi. Bu süreçte en az 144 hayvanın yargılandığı kayıtlara geçti. Bu konuda bilinen en eski dava, 1266 yılında Fransa’da görüldü. Bu davada, küçük bir çocuğu yiyen domuz, hakimin emriyle diri diri yakılmaya mahkum edildi. Bu hayvanlara verilen cezalar genellikle ölüm olurken, infazlar “asılma, diri diri gömme veya yakılma” yöntemlerinden biriyle yerine getiriliyordu.
Yargılama, eğer hayvan firarda değilse sanık huzurunda yapılıyor, suçlu bulunarak ölüme mahkum edilen hayvanlara infaz öncesinde elbise giydiriliyordu. Öncelikle biraz sonra okuyacağınız olayın gerçek olduğunu baştan belirteyim. 1522 yılında Fransa Autun’da köylüler, arpalarını yedikleri için farelere karşı dava açar. Fareleri savunma görevini, bu alanda ün kazanmış olan avukat Barthelemy de Chassaneux üstlenir. Avukat Chasseneux, davanın ilk gününde müvekkillerine tek tek çıkarılan bir davetin pratikte mümkün olamayacağını, savcının “bazı fareleri” suçladığı için hangi fareleri kastettiklerini anlayamadığını belirtir.
Savcı, bu kez iddianameyi Autun’daki tüm farelere hitap edecek şekilde hazırlar. Chasseneux, müvekkillerinin sayılarının çok fazla olduğunu ve geniş çapta çevreye dağılmış olarak yaşadıklarından dolayı mahkemeye gelmelerinin zor olacağını mahkeme heyetine bildirir. Mahkemenin bu talebi kabul etmemesi üzerine Chasseneux itirazını yineleyerek, müvekkilleri olan farelerin, kendileri hakkında dava açıldığından haberdar olan kana susamış kediler ve kindar köylüler tarafından parçalanacaklarını bildiklerini ve bu yüzden güvenli bir şekilde mahkemeye gelmelerinin mümkün olamayacağını söyler.
Chasseneux, bu itirazı da kabul edilmeyince farelerin doğası gereği böyle davrandıklarını belirtir ve hakimin adaletine sığınarak müvekkillerinin affedilmesini talep eder. Evet, tarih boyunca bazı hayvanlara karşı, çeşitli davalar açıldı ve bu davaları insanlar kazandı ancak sadece bir davada hayvanlar kazandı. 1522 yılında Fransa’da kendileri aleyhine açılan haksız davayı fareler kazandı! Avukat Chasseneux, Autun’daki arpa mahsulünü yok ettiği için yargılanan bir grup fareyi etkili bir şekilde savunduğu için hukuk literatürüne geçti…