Gelin, şöyle bir senaryo yazalım: Bir tramvay vagonu, kontrolden çıkmış şekilde raylarda hızla ilerliyor. Bu sırada beş işçi de rayların onarımıyla uğraşıyor. Bir şey yapmadığınız takdirde beş işçinin tramvayın altında kalacağı kesin. Bu arada yanı başınızdaki makasa müdahale ederek vagonu, diğer rayda çalışan bir işçinin tarafına yönlendirebileceğinizi fark ediyorsunuz. Yani tramvayın yönünü değiştirirseniz beş işçi kurtulacak ancak diğer hattaki işçi ölecektir. Siz, bu durumda ne karar verirdiniz? Herhalde ‘bir kişinin ölmesi, beş kişinin ölmesinden iyidir’ dersiniz. Şimdi senaryoyu değiştirelim: Vagon raylarda kontrolsüz bir şekilde ilerliyor ve beş işçinin hayatı yine tehlikede. Rayların üzerindeki köprüden olayı izliyorsunuz ve yakınınızda da bir adam var. Yakınınızdaki adamı köprüden aşağı attığınızda tren duracak ve beş işçinin hayatı kurtulacak ancak aşağı ittiğiniz adam ölecek. Peki, onu iter miydiniz? Hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir insanı öldürme fikri, çoğu insanı olduğu gibi sizi de rahatsız eder. Bu durumu, bir önceki seçiminizden farklı kılan nedir, yaptığınız şey, yine beş yaşama karşılık bir yaşamı feda etmek değil mi? Birinci senaryoda yaptığınız, beş kişinin ölümünü tek kişinin ölümüne indirgemek; ikincisinde ise köprüdeki adamı belirli bir amaca hizmet eden bir araç olarak kullanmak!
Nörobilimciler, insanların tramvay ikileminin iki senaryosunu düşündüklerinde beyinlerinin hangi bölümlerinin aktive olduğunu araştırdı. İlk senaryonun mantıklı zihnimizi harekete geçirdiğini ve bu nedenle kolu çekmeye karar verdiğimizi belirttiler. Ancak köprünün üzerindeki kişiyi itmeyi düşündüğümüzde, duygusal akıl yürütmemiz devreye giriyor. Tramvay ikilemi, ahlaki seçimlerimizi sorgulatan bir düşünce deneyi. Peki, raylarda duran o insanlar hakkında daha fazla şey biliyor olsanız ya da köprüde tek başına duran kişi ufak bir çocuk ve diğer beş kişi de yaşlı insanlar olsaydı veya tek başına olan kişinin bir çocuğu olduğunu ve diğerlerinin de bekar olduğunu bilseniz? Bu farklı senaryolar, sonucu nasıl değiştirirdi, neye göre karar verirdiniz?
Tramvay ikilemi gerçek hayatta ilk kez farelerle test edildi. 2018 yılında Psychological Science’da yayımlanan çalışmada araştırmacılar, yaklaşık 200 gönüllüyü laboratuvara çağırarak onlara zor bir seçim sundular. Laboratuvarda, elektroşok makinesine bağlı iki ayrı kafes bulunuyordu. Kafeslerden birisinin içerisinde 5 laboratuvar faresi bulunurken, diğer kafeste yalnızca bir fare bulunuyordu. Katılımcılara karar vermek için 20 saniyeleri olduğu ve eğer bir şey yapmazlarsa beş farenin bulunduğu kafese ölümcül olmayan ancak çok şiddetli acı oluşturacak elektrik şoku verileceği söylendi. Şayet önlerindeki düğmeye basarlarsa, o zaman bu beş fare elektrik şokundan kurtulacak, bunun yerine diğer kafes içindeki tek fareye elektrik şoku uygulanacaktır. Deneyler sonucunda, katılımcıların yüzde 84’ünün, beş fareyi koruyup, tek fareye elektrik şoku verilmesi noktasında bilinçli bir seçim yaparak düğmeye bastıkları görüldü. Tramvay ikilemi, ilk olarak 1967 yılında felsefeci Philippa Foot tarafından ileri sürülen, etik alanındaki düşünce deneylerinden biri. Yıllar içinde bu senaryo geliştirildi, modernize edildi, farklı formlarda hayat buldu ancak halen çözülemedi. Bu ikilem günümüzde kürtaj, ötanazi gibi ahlak problemlerinde karşımıza çıkıyor…