Sadık Gültekin’le Doğru TercihÇocuk yetiştirme sanatı

HABERİ PAYLAŞ

Çocuk yetiştirme sanatı

“Çocuklarımızı nasıl daha iyi yetiştirebiliriz?” sorusu, tüm anne babaların aklını meşgul eden ve yanıtı aranan bir sorudur. Çocuk yetiştirme, sihirli bir değneğin olmadığı dinamik bir süreçtir. Çocuk yetiştirmede hap bilgilerin, sihirli değneklerin, mucize değişimlerin beklentisi içinde olabiliriz ancak çocuğa yatırımın uzun bir süreç olduğunu, sabır ve emek istediğini unutmamak gerekiyor.

***

Erik Homburger Erikson, evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya gelir. Annesinin Yahudi bir iş insanı ile evliliği nedeniyle bir Yahudi olarak yetiştirilir. Ailesi bu durumu kendisinden uzun süre saklar ve bu olay kendisini, geçmişi üzerine düşünmeye ve araştırmaya iter. Viyana’da Sigmund Freud’un kızı Anna Freud ile tanışır ve kendisine psikoanaliz uygulatır.

Haberin Devamı

Yaşadığı deneyim üzerine kendisi de psikoanaliz eğitimi almaya karar verir. Aynı zamanda bir ilkokul öğretmeni olan Anna Freud, özellikle çocuk psikiyatrisi üzerinde çalışıyordu. Anna Freud’un etkisiyle, Erikson da dikkatini çocuk eğitimine çevirir. Erikson, Nazilerin iktidara gelmesi üzerine eşi ile birlikte ABD’ye göç eder. Boston’a yerleşir, Yale ve Harvard üniversiteleri dahil pek çok kurumda akademik görev alır.

***

Erikson'a göre kişi, çevreyle etkileşim içerisinde yaşam boyu büyür. Benlik, gücünü yavaş yavaş ve yaşam boyunca elde eder. Yaşam boyu gelişim psikolojisinin öncüsü olarak kabul edilir. Erikson, bu gelişimin sekiz evrede oluştuğunu öne sürer. Bu sekiz dönemden her birinin kendisine özgü gereksinimleri, yerine getirilecek görevleri, çözülecek sorunları, dönüm noktaları vardır.

Kişilik gelişimi bu gereksinimlerin karşılanması, sorunların çözülmesi, görevlerin uygun zamanda yerine getirilmesi ile gerçekleşir. Erikson'a göre, 1-3 yaş dönemi, çocuğun kendi kas sistemini kontrol altına almaya çalıştığı dönemdir. Dönemin en önemli iki olayı tuvalet eğitimi ve yürümedir. Yürüme, anne babadan bağımsız olmak için ilk harekettir. Çocuk yürüyerek, ebeveyninin onu götürdüğü yere değil de kendi istediği yere gider ya da istemediği yerden uzaklaşır.

Haberin Devamı

***

Çocuk, ‘Ben anne babamdan ayrı bir varlığım’ diye düşünerek özerklik duygusunu geliştirir. Bu duygunun ilk yansıması inatçılıktır. Söylenenlerin tam tersini yapma, ebeveynin otorite oluşunu kabullenmeme anlamına gelir. Özerklik duygusunun kazanılmasındaki temel etken, bağımsız fiziksel hareketlerde bulunmaktır.

Anne ve babalar, yürümeye başlayan çocuğun çevresini keşfetmesine izin verirse, çocukta bağımsızlık duygusu gelişir. Ebeveynlerin bu evrede fiziksel hareketleri mümkün olduğunca kısıtlamaması gerekir. Kısıtlayıcı davranışlar çocuğun kuşku duymasına yol açar. Çocuk tek başına hareket edebileceğinden kuşku duyar. Bu durum defalarca tekrarlandığında ise çocuk ileride bağımsız karar alamayan, sorumluluktan kaçınan birine dönüşür. Sonrasında da çevresindeki insanlara karşı şüpheci olur.

Çocuğa kendini kontrol etme bilinci kazandırılırken özsaygısının korunması sağlanmalıdır. İleride kendi ayakları üzerinde duran bir çocuk yetiştirmek için yürümeye başladığı o ilk andan itibaren çocuğun gerçek anlamda kendi ayaklarının üzerinde durmasına izin verilmesi gerekir.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder