Günümüz ebeveynleri, çocukları henüz bebekken onlara uygun programlar oluşturmaya, hayatlarını planlamaya başlıyor. Çocuğu için en iyisini isteyen aileler, daha ilk günden amansız bir yarışın içine giriyor. Bu duruma “aşırı ebeveynlik”, her türlü programla zamanı tıka basa doldurulan proje çocuğa da “aşırı programlanmış” çocuk deniliyor. Aşırı ebeveynlik, genellikle “helikopter ebeveynlik” olarak adlandırılır; bunun bir üst seviyesine de “kar küreyici ebeveynlik” denilir. Her iki ebeveyn grubu da çocukları adeta bir koza içindeymiş gibi sürekli koruma eğilimindedir…
“Kar küreyici ebeveynler”, hayal kırıklıklarını ve başarısızlıkları en aza indirme umuduyla, çocuğun hayatından mümkün olduğunca zorlukları ve engelleri kaldırmaya çalışır. Bu ebeveynler sürekli olarak çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için tetikte bekler, çocuk istemeden her ihtiyacını anında karşılarlar. “Kar küreyici ebeveynler” de aynı “helikopter ebeveynler” gibi çocuklarının sorumluluklarını üstlenir, önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, çocuklarının hayatını mümkün olduğunca basit ve kolay bir hale getirmeye çalışır. “Kar küreyici ebeveyn” kavramı, dünyaca ünlü çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg tarafından ilk olarak ortaya atıldı…
Dr. Michael Carr-Gregg’e göre çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici ebeveyn” nesli, çocuklarını öylesine el üstünde tutuyor ki bu davranış artık günümüz ergenleri arasında salgın gibi yayılan bir vurdumduymazlığa dönüşüyor. Dr. Carr-Gregg, bu tür ebeveynlerin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale getirdiklerini söylüyor. Dr. Carr- Gregg, “Hepimiz çocuklarımız için en iyisini istiyoruz ama böyle davranmak onlara dirençli olma konusunda hiçbir şey öğretmediği gibi, evden ayrılıp dünyayla yüzleştiklerinde çok savunmasız olmalarına neden oluyor” diyor.
Ebeveynlerin artık çok az zamanı var, çocukları ile geçirdikleri zamanlarda onların her istediğini yapıp, çocuklarını şımartarak suçluluk duygularını biraz olsun bastırabiliyorlar. Dr. Carr-Gregg, giderek yaygınlaşan bu ebeveyn yaklaşımının, çocuklarına yeterince zaman ayıramadığını düşünen anne babaların suçluluk duymasından kaynaklandığını düşünüyor. Ebeveynler ‘zamanında biz zorluklar yaşadık, çocuğumuz yaşamasın’ diye düşünüyor, ancak bu tutum sonrasında çocuklar hayatın gerçekleriyle yüzleştiklerinde çok büyük şok yaşıyor. Şımartılmış ve fazla üstüne düşülmüş bu kuşakta depresyon, kaygı, madde bağımlılığı ve intihar oranları oldukça yüksek. Dr. Carr-Gregg, “Onları böyle el üstünde tutmayı bırakmalıyız artık, bu durum akıl almaz boyutlara ulaştı.
Temel kural, çocukların kendilerinin yapabilecekleri işleri onların yerine yapmamak olmalı” diyor. Kar küreyici anne baba davranışları, çocuklara “tehdit altındayım” algısı aşılar ve devamında çocukların yetersizlik hissi ve kaygısı artar. Bu korunmaya alışan çocuklar, ileride daha bencil, hazcı, narsist kişilik yapısına sahip olur. Ebeveynlerin çocuklarına gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı kendini çok değerli hisseden çocuk, ailesinden gördüğü sevgiyi ve değeri, başka insanlarda göremediği zaman sosyal uyumsuzluk ve kişilik bozuklukları yaşıyor. Bırakın hata yapsınlar, çocuklarımızın geleceği için en doğru tutum budur. Bırakın çocuklar kendi karlarını kendileri küresin…