Teknoloji kullanmanın iklim değişikliğine olumsuz katkıları var. YouTube, Netflix, TikTok, X, WhatsApp gibi sosyal medya platformlarında ve haber sitelerinde yaptığımız her hareketin bir karbon karşılığı var. Bu işlemlerin her birisinin arkasında bir veri merkezi ve çeşitli sunucular bulunuyor.
Bu sunucular, elektrikle çalışıyor ama elektriği sadece işletim için değil, soğutma amaçlı da kullanıyorlar. Bir veri merkezinde en fazla enerjiyi sunucular ve soğutma sistemleri harcıyor. Geçtiğimiz günlerde OpenAI’nin yapay zeka sohbet asistanı ChatGPT’nin her 20-50 soru yanıt için 500 ml su harcadığı belirtildi. Araştırmacılar, Microsoft’un ABD’deki veri merkezlerinde GPT-3 eğitiminin 700 bin litre tatlı su tükettiğini hesapladı. Bu veri merkezleri genellikle fosil yakıt ile üretilen elektriği kullanıyor, dolayısıyla büyük fabrikaların kirlettiği kadar çevreyi kirletiyorlar.
Bir dakikalık bir telefon konuşması, yaklaşık 57 kg karbon üretimine neden oluyor. Günde bir saat telefon ile konuşan bir kişinin yıllık CO2 salınımı yaklaşık bir tona ulaşıyor. Bir ağaç, yaşam süresi boyunca yaklaşık 20-50 ton CO2 tutabiliyor. Bir ton CO2 tutmak için ortalama olarak 40-50 adet ağaç gerekli. Her yıl dünya çapında 39.9 milyar ton CO2 salınıyor. Bu durumda fazladan kaç ağaç gerekli olduğunu artık siz tahmin edin. İnternet dahil, sosyal medya platformları ve dijital teknolojiler bu salınımın yüzde 4’ünden sorumlu ve bu oran her yıl artış gösteriyor.
18. yüzyıla kadar denge halinde olan iklim sistemi, sanayi devrimi sonrasında dengesini kaybetmeye başladı ve sera gazlarının atmosfere etkisi ile küresel ısınma ortaya çıktı. Üretim, tüketim ve geri dönüşüm gibi alanlarda karbon emisyonunu azaltmaya yönelik pek çok çalışma yapılıyor. Ancak tüm dünyada yaygın olarak kullanılan internetin ve dijital teknolojilerin fiziksel bir görünürlüğü olmaması, onların neden olduğu CO2 salınımının göz ardı edilmesine yol açıyor. Fabrikaların, otomobillerin, deodorantların vb. çevre üzerinde olumsuz etkileri olduğunu çok iyi biliyoruz.
Ancak bu olguların dışında dijital ve sosyal medya da çevreye zarar veriyor. Instagram, TikTok, Youtube, Facebook, X, Reddit ve WhatsApp gibi platformlar çevreye hatırı sayılır miktarda karbon salınımı yapıyor. Bu platformların kullanıcıları doğal olarak “fosil yakıt” enerjisinden yararlanıyor. Bu durumda küresel ısınmaya farkında olmadan katkı sağlıyorlar. Kullanıcı sayısının fazlalığı, yüksek çözünürlük ve video hızı gibi faktörlerden dolayı en fazla karbon salınımı yapan platform Netflix. Netflix’te yayınlanan programların dünya çapında dakikada 1.1 milyon izlenme aldığı, bunun sonucunda dakikada 4 bin tonun üzerinde CO2 salınımına neden olduğu belirtiliyor.
Araştırmalara göre TikTok kullanımı, her dakika 2.63 gram CO2 salınımı oluşturuyor. Bir TikTok kullanıcısı platformda sadece 5 dakika geçirdiğinde karbon ayak izi günlük 13 gr oluyor. Söz konusu rakam Reddit platformunda 2.45 gr ve Youtube’da 0.46 kg oluyor. Gün içerisinde sosyal ağlarda geçirilen 50 dakikalık zaman dilimi, 20 kg CO2 salınımına karşılık geliyor.
Günlük ortalama sekiz saatlik bilgisayar kullanımı ile yılda 175 kg CO2 salınımı gerçekleşiyor. İnternet kullanımı açısından karbon salınımının yüzde 40’ının aramalar sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor. Yapay zeka uygulamalarının küresel ısınmaya etkilerinin çok daha ciddi boyutlarda olduğu biliniyor. Her gün bir milyarın üzerinde izlenmeye sahip olan YouTube, küresel elektrik tüketiminin yüzde 2.5’inden sorumlu. Günlük bir milyar izlenme ile oluşan CO2 salınımı 6 bin ton düzeyine karşılık geliyor.
Platformlar arasından en düşük karbon ayak izine sahip olan ise X. Günde yaklaşık 500 milyon paylaşımın yapıldığı bu platformda twit başına düşen karbon salınımı 0.02 gr düzeyinde. Birçok yönden sorgulanan sosyal platformlar, neden oldukları çevresel sorunlar açısından da ele alınmalı ve bizler de bu platformları kullanırken üzerimize düşen sorumluluğu göstermeliyiz!