Kıbrıs Adası stratejik, ekonomik ve askeri anlamda, tarih boyunca siyonistlerin odak noktası oldu. Osmanlı döneminden beri somut bir şekilde bu ilgiyi görebiliyoruz. Kıbrıs topraklarında çok fazla sayıda Yahudi olmamasına rağmen buraya Yahudi çekmeye yönelik politikalar var.
Bunun için Kıbrıs’taki İsrail lobisi hummalı bir şekilde çalışıyor. Kıbrıs topraklarını hem nüfus olarak hem nüfuz olarak etkilemeye çalışıyorlar. KKTC yasalarına göre ülkede 500 metrekare toprak almak isteyen bir şirketin hissesinin en az yüzde 51’lik kısmının KKTC vatandaşına ait olması gerekiyor. İsrail lobisi, açığı buradan yakalıyor. Yerli işbirlikçiler aracılığıyla 500 metrekareden fazla toprak alınabiliyor. Yahudilerin inandığı vaat edilmiş toprakların içinde Kıbrıs da yer alıyor. Kıbrıs, İsrail’in nihai hedeflerinden biridir.
Olayın ayrıca ekonomik boyutu da var. Doğu Akdeniz’de ciddi bir enerji yatağı mevcut. Dolayısıyla Kıbrıs’a sahip olan Doğu Akdeniz’e de sahip olur! İsrail’in Doğu Akdeniz denklemindeki en büyük müttefiklerinden biri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi. Bu bağlamda Kıbrıs toprakları büyük öneme haiz. İsrail lobisi Kuzey Kıbrıs topraklarına sahip olmak suretiyle Doğu Akdeniz’deki gücünü daha da artırmak istiyor. Kıbrıs toprakları Kudüs’e bir kuş uçumu mesafede. Bu yüzden orada oluşturulabilecek bir güvenlik üssü Kudüs’ün korunması noktasında ciddi bir önem arz ediyor. Siyonistler, Kıbrıs’ı Arz-ı Mev’ûd’un içinde görüyor.
Bu anlamda, KKTC ile ilgili sinsi faaliyetler yürütüyorlar. İşgalci İsrail zihniyeti bugün, “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölgede” hak iddia ediyor ve günün birinde buralara sahip olacağına inanıyor. Onlara göre Arz-ı Mev’ûd, Türkiye’nin güney kesimini ve Kıbrıs adasını da kapsıyor. Zamanında İngilizler tarafından Kıbrıs’a yerleştirilen Yahudiler, bu düşünceyi doğrular niteliktedir. Yahudilerin Kıbrıs üzerinden Filistin’e geçmeleri, Osmanlı’nın Orta Doğu’daki etkisini yitirmesiyle başladı.
İsrail’in kurucusu Theodor Herzl, 1902 senesinde İngiliz Lord Rothschild’a, Kıbrıs ile ilgili bir mektup yazdı. Herzl’in kaleme aldığı şu cümleler oldukça dikkat çekicidir: “Kıbrıs’ı düzene sokmalıyız. Kıbrıs’tan Müslümanlar gider, Rumlar topraklarını satar. Filistin, Yahudiler için çok küçük, bu nedenle Filistin’e yakın bir yer sağlamamız gerekiyor. Filistin’e Kıbrıs da dahil edilmelidir!” Siyonistler zaman ilerledikçe, Kıbrıs topraklarında Yahudi nüfusunun artması adına birtakım faaliyetler yürüttü. Kıbrıs için en kapsamlı plan, 1939’da gerçekleştirildi. Plana göre Kıbrıs’ta bulunan Rum nüfusu Selanik’e yerleştirilecek, Selanik’teki Yahudiler Kıbrıs’a aktarılacaktır.
Bunun devreye girmesi için maddi finansörlüğü zengin Yahudiler yaptı. Her şey planlandığı gibi gerçekleşti ve II. Dünya Savaşı itibarıyla Kıbrıs, Yahudilerin Filistin’e geçişinde durak görevi üstlendi! İsrail’in kuruluş sürecinde önemli rolü olan Yahudi teröristlerin eğitildiği merkez Kıbrıs’ta bulunur. Böylelikle Kıbrıs, MOSSAD’ın cirit attığı bir konumda yer alır. Yahudilerin, Kıbrıs’ta yürüttüğü faaliyetler günden güne artar. İsrail lobisi, KKTC vatandaşı yapılan siyonistler aracılığıyla buralardaki toprakları yavaş yavaş ele geçiriyor. Şu ana kadar yaklaşık 25 bin dönüm toprak, KKTC’de Siyonistlerin işgaline uğradı. İsrail sadece Filistin için bir tehdit değildir. Başta Türkiye ve Orta Doğu’daki birçok devlet siyonist zihniyetin tehdidi altındadır. Onlarla mücadele edebilmek için onlardan daha akıllı olmak zorundayız!