Sadık Gültekin’le Doğru TercihMavi At’ın öyküsü…

HABERİ PAYLAŞ

Mavi At’ın öyküsü…

Yetmişli yılların başında İtalya’da akıl hastaneleri kapatıldı ve bu türden rahatsızlıkların toplum içinde tedavi edilme süreci başlatıldı. Trieste, ‘toplum psikiyatrisi’ kavramının ilk kez yaşama geçirildiği bir devrimin coğrafyası olarak kabul edilir.

1971’de Trieste’deki akıl hastanesinde 1200 hasta kalıyordu. İtalyan sağlık sisteminde o dönemde gerçekleştirilen reformla birlikte, ruh sağlığı bütçesinin yüzde 94’ü toplum odaklı merkezlerin kurulmasına, sağlık ve sosyal hizmetlerin entegre edilmesine ayrıldı. Bu dönüşüm sonrasında, hastaların iş edinme oranlarında artış, toplumla kaynaşma, işlevselliklerinde yükselme ve suç oranlarında azalma gözlendi.

Haberin Devamı

1980 yılında ‘Dünya Sağlık Örgütü’, Trieste deneyiminin önemini şu sözcüklerle açıkladı: “Ruh sağlığı merkezlerinin ve destekleyici toplum sisteminin sağlanması, akıl hastanesindeki yatak sayısındaki düşüşle eş zamanlı olmuştur. Hastane koğuşlarının kapatılmasıyla hastane çalışanları ve hastalar toplumla bütünleşmiş, sorumluluğa ara verilmemiş ve adeta tedavi ekibi ve hastalar akıl hastanelerinin ortadan kaldırılıması girişimini birlikte gerçekleştirmişlerdir.”

Bu etkileyici öykünün baş mimarı Dr. Franco Basaglia’dır. Dr. Basaglia, psikiyatri eğitimini Padua Üniversitesi Nöropsikiyatri bölümünde tamamladıktan sonra on dört yıllık akademik kariyerini bırakarak Gorizia Akıl Hastanesi'nde yönetici olarak çalışmaya başladı. Dr. Basaglia, kendisini “demokratik psikiyatri” akımının bir neferi olarak tanımlıyor.

Dr. Basaglia için bizzat özgürlüğün kendisinin tedavi edici özelliği vardır. Bu anlayış hastayı geleneksel tanı ölçütlerinin dar sınırları içine hapsetmek yerine, hastaları birer insan olarak kabul ediyor. Onun yaklaşımı sayesinde hasta-doktor merkezli tedavi sürecinin yerini hastatoplum merkezli çok boyutlu tedavi süreci alıyor.

Bu sayede damgalanma, soyutlanma ve dışlanma, toplumsal katılım ve paylaşımla yer değiştiriyor. 1974 yılına gelindiğinde, hastanenin kilitli kapıları açıldı ve hastaların diledikleri zaman dışarı çıkmalarına fırsat verildi. Hastane faaliyetteyken hastane çalışanlarından başka hiç kimsenin dışarı çıkma hakkı olmadığı kurumdan çıkmasına izin verilen tek canlı çamaşırhaneden kirli çamaşırları dışarı götüren bir attı.

Haberin Devamı

Bu at, bir bakıma özgürlüğün ve toplumdan kopmamanın sembolü haline gelmişti. Daha sonra hastane çalışanları, hastalar ve halk el ele vererek hastanenin duvarlarını yıktı. Hastanenin duvarları yıkılınca özgürlüğün sembolü olan at işsiz kaldı. Halk bu duruma çok üzüldü.

2.5 metre yüksekliğinde ağaçtan mavi at maketi yapıldı ve hastanenin girişine yerleştirildi. İlk “açık kapı” uygulamasının başladığı yer olan İtalya Trieste’de hastane bahçesine dikilen Mavi At, hastaları özgürlüğe götüren bu sürecin sembolü oldu.

Her hasta kendi başına bir kimlik, kendi başına bir öykü, kendi başına kendi yaşam hikayesinin kahramanı idi. Esas olan onları yeniden bu kimlikle, bu öyküyle, bu kahramanlıklarıyla buluşturabilmekti.

Dr. Basaglia sayesinde 1977 Haziran ayında, hastaneden topluma geçişin temelleri atıldı ve şizofreni rahatsızlığının tedavi sürecinde bir devrim gerçekleştirildi.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder