Avusturya’dan gelen elçi Busbecq, Kanuni ile görüşmeye geldiğinde, yolu üzerindeki bütün gördüklerini not alıyor. Osmanlı’nın çiçek sevgisine şaşırıyor, “Türkler aslında hiçbir şeye para harcamaz, çok mütevazı yaşarlar ama iş çiçeğe gelince buna para verirler. Yalnız bahçede değil, kesme çiçeği de çok severler hatta bunu alıp başlarına takarlar” diyor. Busbecq, Avrupa’ya dönerken birkaç lale soğanını beraberinde götürüyor. Daha sonra bu lale soğanlarını Viyana’da botanikçi bir arkadaşına hediye ediyor. Botanikçi arkadaşı, Hollanda’ya Leiden’de bir saraya çalışmaya çağırılıyor ve lalenin Hollanda serüveni bu şekilde başlamış oluyor…
16. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu’ndan Hollanda’ya götürülen lale, coğrafi keşiflerin etkisiyle zenginleşen Hollandalıların bahçelerini süslemeye başlıyor. Lale, Hollanda’da çok seviliyor, baş tacı ediliyor. 1630’lu yıllarda neredeyse tüm Hollanda halkı kendini lale soğanı yetiştiriciliğine adıyor. Laleye olan merak, yetiştirilen lalelerin satılmasına ve daha pahalı lale soğanlarının alınmasına dönüşüyor.
Lale, statü sembolü olarak değerlendiriliyor. Lale soğanı sahibi olmak bir ayrıcalık kabul edildiği için zamanla bu bitki, ticari bir emtia hatta ticari bir değişim aracı olarak kullanılmaya başlıyor. Ticari anlaşmalar lale üzerinden yapılmaya ve insanlar evlerini lale karşılığı ipotek ettirmeye başlıyor. Bir tek lale soğanının Fransa’nın önde gelen fabrikalarından biri karşılığında satıldığı kayıtlara geçen bir olaydır. Şubat 1637’de lale çılgınlığı Hollanda’da doruk noktasına ulaşıyor. Tek bir lale soğanı yetenekli bir zanaatkarın yıllık gelirinin 10 katına satılıyor, tek bir ‘Semper Augustus’ soğanı için 5 hektar arazi teklif ediliyor.
Ortalama yıllık gelirin 300 florin olduğu ülkede tek bir lale soğanı 6000 florine kadar satılıyor. Lale fiyatlarının özellikle Fransa’da çok yükseldiği söylentisi, fiyat artışlarında etkili oluyor. Küçük yatırımcılar evlerini, tarlalarını satıp karşılığında lale soğanı almaya başlıyor. Aileler çocuklarının geleceklerini lale ile garanti almaya çalışıyor. Daha sonra devlet bu işe el atıyor ve lale soğanlarının kimlere, ne zaman satıldığı gayrimenkul işlemleri gibi kayıt altına alınıyor. Lale, borsada işlem görmeye başlıyor.
Laleye olan düşkünlüğün aristokratlardan sonra halka da yayılması ile “vadeli lale sözleşmeleri çılgınlığı” had safhaya ulaşıyor. Mutasyonlar üretiliyor, nadir lale türleri uçuk fiyatlar üzerinden işlem görmeye başlıyor. Ancak 3 Şubat 1637 günü, lale fiyatları dip yapıyor. Bütün yatırımcıların mal varlıklarını lale soğanına yatırmış olmasından dolayı, piyasada oluşan likidite sıkıntısı fiyatların hızlı bir şekilde düşmesine neden oluyor. Fiyatlar sadece bir haftada yüzde 95 oranında düşüyor. Ürünün değerinden daha yüksek fiyata satılması, ekonomik krize neden oluyor.
Oysa maliyetinin düşük olması, piyasada zamanla fazlaca bulunabilmesi ve bir organik olduğundan dayanıklılığının yetersizliği, spekülasyona çok açık olması gibi nedenlerle ekonomik anlamda patlamaya neden oluyor. Evini arsasını satıp lale alan on binlerce yatırımcı, neleri var neleri yoksa hepsini bir günde kaybediyor. Tarihte bilinen ilk ekonomik balon patlıyor ve lale fiyatları bir anda çakılıyor. İflas eden yatırımcılar Amsterdam kanallarına atlayarak intihar ediyor. Sonuçta Hollanda ekonomisi uzun süreli bir bunalıma giriyor. Krallık, yaşanan bu trajediye müdahale ederek lale ticaretinin daha küçük ölçekli ve stabil hale getirilmesini sağlıyor.