Şimdilerde çok konuşulan bir konu var: Uzaktan eğitim! "Gönderir miyim, göndermez miyim?" diye akıllarda sorular... Ben diyorum ki, rahat olun. Zaten çocuklarınız okullarda sadece akademik bilgi alıyor, eğitilmiyorlar. Burada suçlanacak tek taraf var: Veliler! Çocuğa yemekhanede "Sandalyeni düzelt" desen, aile başka işi yokmuş gibi ertesi gün okula şikayete geliyor. Öğretmen çocuğa emredemezmiş, çocuğun psikolojisi bozuluyormuş. "Ödevini neden yapmadın? Beden eğitimi dersinde tamamla" desen fırsat eşitsizliği yaratıyormuşsun. Arkadaşına vursa, “Keşke yapmasaydın” gibi içi boş cümleden başkasını kuramıyorsun. Çocuk eşyalarını unutsa, uyaramıyorsun. Sorumsuz, takım çalışmasına uygun olmayan, bencil, problem çözme becerisine sahip olmayan çocuklar yetiştiriyoruz. O yüzden belki de uzaktan eğitim en iyisidir. En azından akran zorbalığına maruz kalmıyorlar.
'Kendini ezdirmesin' mantalitesinde bireyler yetiştiriyoruz. Çocukları değil, çocuğumuzu seviyoruz sadece. Herkes "Çocuğum baskın olsun, hakkını arasın, gerekirse söke söke o hakkı elde etsin" derdinde. Toplumdan dışlanınca da yine dışarıdan medet umuyoruz. Öğretmenden, ona arkadaş vermesini istiyoruz. Sonuçta veli okula para veriyor ve paket program olarak çocuğunun etrafındaki her şeyi satın alıyor. Arkadaş da buna dahil olmalı. Bu pakete arkadaşın dahil olmadığını söyleyince de öğretmen hakarete uğruyor.
Gidişat kötü
Çıldırmış bir ebeveyn kitlesi görüyorum her yerde. 'Baby shower' gibi yardım toplama amaçlı yapılan fukara etkinliğini aldık, gösteriş budalası bir organizasyona çevirdik. Yetmezmiş gibi cinsiyet partileri... Ne büyük görgüsüzlük, amaçsızlık, cahillik…
Geçenlerde biri çocuğunun cinsiyetini Dubai’nin en yüksek binasına yansıttı. Bizde de yakındır yapılması. Unutmadan bir de, yarım yaş partisi türedi. Yarım yaş ne demek? İnsan her yıl 1 yaş alır; 6 ayda bir yaş almıyor ki… Paranız mı çok geldi, işiniz mi yok? Bu ülkenin yarısından çoğu geçim sıkıntısı yaşarken bu denli görgüsüz hareketlere inanın tahammül edemiyorum. Keman öğretmenim bir anısını anlatmıştı. “Oğluma sünnet düğünü yapmadım çünkü gerek görmedim, onun yerine onun için açtırdığımız eğitim hesabına para koydum. Bu durum bütün çevrem tarafından kınandı olsun, onun eğitimi her şeyden önemli.” İşte tam olarak bunu demişti. Başkaları için yaşayan, insanlarla savaş halinde bireyler olduk. Bunun temel sebebi sosyal medya mı bilmiyorum ama gidişat kötü.
Serdar Kuzuloğlu bir röportajında, “Ben çektim çocuğum çekmesin anlayışıyla çocuk yetiştiriyorlar. Savaştan mı çıktınız, ne yaşadınız bu kadar?” demişti. İyi ebeveynlik, salt çocuğun mutluluğunu düşünmekle olmaz. Doyumsuz, tatminsiz, “Hayır” kelimesini duymayan çocuk yetiştirmekle olmaz. 'Kendini ezdirmesin' kisvesi altında zorba, bencil bireyler yetiştirmekle olmaz. Lütfen daha sevgi dolu, kendinden emin, problem çözme becerisine sahip, düştü mü kalkmayı bilen, çevresine duyarlı çocuklar yetiştirelim.