Selin ÇakarDizi, sinema ve Özcan Deniz

HABERİ PAYLAŞ

Dizi, sinema ve Özcan Deniz

Haberin Devamı

1) Dün akşam instagramda Özcan Deniz’in kendine, oyunculuk serüvenine ve sinemaya geçiş sürecine dair paylaşımını okuyunca bugünün konusunu da belirlemiş oldum. Beni tanıyanlar bilir. Bir fan olmasam da sıkı takipçisiyimdir kendisinin. Bugüne kadar yer aldığı, büyük ya da küçük rolü olduğu her projesini izlemişimdir. Çok beğendiğim işleri de oldu, olmamış dediklerim de. Şöyle bir durup düşündüm; kaç dizi, kaç sinema filminde izlemiştik Özcan Deniz’i ve nasıl izler bırakmıştı seyircide.



2) Her ne kadar Özcan Deniz dizi sektörüne Yalan dizisiyle adım atmış olsa da benim daha net hatırladığım ve kendisinin de oyunculuk anlamında çok daha iyi olduğu ilk projesi ‘Aşkın Dağlarda Gezer’di ki bu dizinin kadrosu öyle hafife alabileceğiniz bir kadro değildi. Şevval Sam, Toprak Sergen, Fikret Hakan, Kenan Işık, Mehmet Çepiç, Sevda Ferdağ gibi bir çok usta ismin bir araya geldiği bir projeydi. Beğenmiş olun ya da olmayın, izleyin ya da izlemeyin ‘Aşkın Dağlarda Gezer’ dizisini sorduğunuzda aklına Özcan Deniz gelmeyecek birinin olduğunu sanmıyorum. Ayrıca dizinin hikayesinin de kendisi tarafından yazıldığını söylemeden geçmeyelim.



3) Sonrasında iki usta kalem Mahinur Ergun ve Meral Okay’ın senaristliğini yaptıkları Asmalı Konak ‘ta Seymen Ağa olarak çıktı karşımıza Özcan Deniz. Bu dizideki performansı göz doldurdu ve tam not aldı. Asmalı Konak her yönüyle bir ‘ilk’ti ve üzerinden yıllar geçmesine rağmen Türk dizi tarihinin ‘reyting rekorunu’ elinde tutmaya devam ediyor. Hepimizin bildiği üzere Asmalı Konak bir sinema filmiyle veda etmişti seyircisine.



4) Hemen arkasından yine hikayesi Özcan Deniz tarafından yazılan ‘Haziran Gecesi’ geldi. Hatırlarsınız ki Naz Elmas ve Burcu Kara’yı bu diziyle tanımıştık. Tıpkı Asmalı Konak gibi Haziran Gecesi de yayınlandığı süre boyunca liderliğini korudu.



5) Ünlü oyuncunun Haziran Gecesi’nin ardından rol aldığı; Kader, Aşk Yakar ve Samanyolu dizileri çeşitli sebeplerle aynı başarıyı yakalayamadı ama yine de izlendi. Çünkü Özcan Deniz’in artık kemik bir seyirci kitlesi vardı ve hangi projenin içinde yer alırsa alsın izlenecekti. Elbette bu durum kendiliğinden oluşmamıştı. Üstelik Özcan Deniz’in bir de yıkması gereken önyargılar vardı. Çünkü ünlü oyuncu ilk olarak şarkıcı kimliğiyle hayatımıza girmişti ve insanların gözünde ‘fantezi müzik’ yapan biriydi. Oysa biz onu sadece ekranda gördüğümüz kadarıyla biliyorduk.



6) 2001 yılında rol aldığı ‘Kolay Para’ filminde canlandırdığı karakterle Özcan Deniz kabuğuna sığmayacağının sinyallerini çoktan vermişti. İnsanların olumsuz eleştirilerinin ve önyargılarının kendisini aşağı çekmesine izin vermedi. Bir taraftan dizilerde rol almaya devam ederken bir taraftan da yapmayı çok istediği ve doğru zamanı beklediği sinema sektörüne önce oyuncu sonra yönetmen ve senarist olarak girdi. 2003’te ‘O Şimdi Asker’, 2004’te ‘Asmalı Konak-Hayat’, 2005’te ‘Neredesin Firuze’, 2006’da ‘Keloğlan Karaprens’e Karşı’ ki burada canlandırdığı ‘Karaprens’ karakterini çok sevmiştim, filmlerinde oyuncu olarak beyaz perdede seyircisiyle buluştu.



7) 2011’de hem yazıp hem yönetip hem de başrolünde oynadığı ‘Ya Sonra’ filmiyle ‘850.000’ seyirciyi sinema salonlarına çekmeyi başardı. Ama sinemadaki asıl başarısını uyarlama bir senaryo ile çektiği ‘Evim Sensin’ ile yakaladı. Film gösterimde kaldığı süre boyunca 2.750.000 kişi tarafından seyredildi. 2013’te yazıp yönettiği, aynı zamanda da başrolünde oynadığı ‘Su ve Ateş’ filmi ise 1.215.000 kişi tarafından izlendi. Son olarak ise 2015’te yazıp yönettiği ‘Sevimli Tehlikeli’ önceki filmleri kadar çok izlenmese de bence gayet ‘başarılı’ bir filmdi. Sorun şu ki seyirci o perdede Özcan Deniz’i görmek ve ağlamak istiyor.



8) Özcan Deniz’in ‘DNZ Film’ adında bir şirketi var ve Şükrü Avşar’a ın sahibi olduğu ‘Avşar Film’ ile ortak çalışıyor. Son olarak ise başrollerinde genç ve başarılı oyuncular Hande Doğandemir ve Şükrü Özyıldız’ın olduğu ‘Her Şey Aşktan’ filmi için masa başındaydılar. Bu son saydığımla beraber diğer sıraladığımız işleri de eklersek ‘tesadüfi’ bir başarıdan ya da ilerlemeden bahsetmek ‘büyük haksızlık’ olur. Özcan Deniz işinde başarıyı yakalayan herkes gibi belli ki çok emek verdi bugün ‘sinema’ yapabilmek için. Okudu, izledi, gezdi, gördü ve tabi ki de yaşadı.



9) Zorlu bir çocukluk ve hayat yaşadığını hepimiz biliyoruz ama bunun ‘demagoji’sine sığınmadığını da biliyoruz. Eğer Özcan Deniz ünlü bir anne babanın çocuğu olsaydı ‘sinema’ sektörüne adım attığında ‘küçümsercesine’ eleştiri yapanlar, hakkında ‘methiye’ler düzerdi. Çünkü bu sektörde sadece ‘soyadı’ ile; yazamayanlar yazar, sesi olmayanlar şarkıcı, yeteneği olmayanlar oyuncu oldu.



10) Özcan Deniz’in dün akşam yazdıklarını okuduğumda yaptığı işe ‘gönül’den bağlı olduğunu bir kez daha gördüm. Elbette bir oyuncunun ya da yönetmenin yaptığı her işi alkışlamak zorunda değiliz. Elbette eleştireceğimiz yönleri olacak. Mesela ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de’, Özcan Deniz’in gözünde ‘Asmalı Konak’taki oyunculuk ateşini göremiyorum. Ama unutmayın ‘eleştiri’ ile ‘küçümseme’ arasında büyük fark var ve bizler çoğu zaman ikisini ayırt edemiyoruz. Bir insanın yaptığı işi beğenmeyebilir hatta izlememeyi tercih edebilirsiniz. Ama bu, o kişinin şahsına yönelik ‘yorum’ yapabilme hakkını asla vermez.

10

Sıradaki haber yükleniyor...
holder