Hayat Şarkısı yerli yerinde duruyor

Geçen gün dizilerle ilgili haberlere göz gezdirirken çok enteresan bir manşete rastladım; ‘Familya’dan Hayat Şarkısı’na büyük darbe!’. Vay canına ne olmuş olabilir ki diye merakla tıkladım habere. Acaba dedim çok olağandışı bir durum mu kaçırdım?

Hemen reyting listelerini açtım. Baktım ki değişen bir şey yok. Hayat Şarkısı ortalama aldığı izlenme oranlarını almış. Familya ise 3 küsürlerden 4 küsürlere çıkmış. Yani olağandışı gözüken hiçbir şey yok ortada.

Mesela çok olağan bir durum daha söyleyeyim; 4 ekim Salı akşamı ‘Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ başladığında küt diye gelip ‘7-8’ civarı bir izlenme oranıyla zirveye yerleşecektir.

Velhasıl kelam haberin bir başlığına bakıyorsun bir de içeriğine. Başlık kocaman, içerik boş...

‘İçerde’ zirvede!

Darbe vuran birisi varsa o da ‘İçerde’ dizisi olmuş. Geçen sezon hiçbir hafta zirveyi rakiplerine kaptırmayan ‘Kırgın Çiçekler’ tahtını ‘İçerde’ye devretmiş.

Beynimizin kıvrımlarında dolaşmayı başaran hikayesi ve özgün karakterleriyle seyircinin beğenisini kazanan dizinin izlenme oranları daha da artacaktır.

Tabi ben ne zaman böyle başarılı bir işle karşılaşsam hep aynı cümle geçer aklımdan; ‘ahh ya ne olurdu şu bölüm süreleri daha kısa olsaydı’. İşte o zaman bu şartlarda bile başarılı olan bu iş uçar giderdi diye düşünürüm her seferinde.

Gossip Girl’ü yad ediyorum

Gossip Girl yani Dedikoducu Kız dizisini duymayan yoktur herhalde. Birkaç haftadır bir zamanlar yeni bölümünü beklediğim diziyi yeniden izleyerek geçiriyorum boş zamanlarımı. Blair’in entrikaları, Serena’nın zengin aşk hayatı, Jenny’nin sosyetik olma maceraları derken su gibi akıp gidiyor bölümler.

E bölüm süresi de 45 dakika olunca izledikçe izleyesi geliyor insan. Tabi diğer taraftan da bizim bitmek bilmeyen bölüm sürelerinin sektöre neler kaybettirdiğini düşünmeden edemiyor insan.

Benim dizideki favori karakterim Ed Westwick’in canlandırdığı Chuck Bass’ti. Giyim tarzıyla, bakışıyla, duruşuyla benim gözümde en iyi kötü çocuklardan biridir Chuck Bass.

Tam da bunları yazarken şu güzelim diziyi nasıl uyarlayamadığımız geldi aklıma. Neydi bizdeki versiyonunun adı? Tamam buldum ‘Küçük Sırlar’. Neyse bu konuya hiç girmeyeceğim. :)