Serpil Dokurel / Posta.com.tr |Tarih boyunca insanlar bakteri ve virüslerle yan yana yaşadı. Biz bazı hastalıklara yol açanlarına karşı direnç geliştirirken, onlar da yeni bulaşma yöntemleri geliştirdi. Yüz yıl kadar önce Alexander Fleming penisilini bulduğundan beri antibiyotik kullanıyoruz. Buna karşılık bakteriler de antibiyotiğe karşı direnç geliştirecek şekilde evrildi. Aradaki mücadelemiz ise hala devam ediyor.
Küresel ısınmayla birlikte bir takım donmuş olan bakterilerin canlanma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu söyleniyor. Bize binlerce kilometre uzakta olan bölgelerden ülkemize yeni salgın ve hastalıklar gelebilir mi? Bu tehditlerle ilgili Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği genel sekreteri ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül açıklamalarda bulundu.
KÜRESEL ISINMAYLA DONMUŞ BAKTERİLER CANLANABİLİR!
Küresel ısınma nedeniyle donmuş bakterilerin canlanma olasılığına karşı bilim insanlarının kutupları yakından takip ettiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül, bu antik virüslerin yol açacağı salgınların çok kritik olduğunu belirtiyor.
"Küresel ısınmayla birlikte birtakım donmuş olan bakterilerin canlanma ihtimali var. O yüzden birçok bilim insanı kutupları inceliyor. Acaba kutuplardan buraya yeni enfeksiyonlar gelecek mi diye. Bu önemli. Bunların yol açacağı salgınlar çok kritik. Diğer yandan bu salgınlarla ve küresel ısınmayla yani iklimin değişmesiyle vektör dediğimiz sivrisinek, kene gibi canlıların yaşam alanları değişiyor, etki alanları değişiyor. Etki alanlarının değişmesinin üzerine daha farklı daha önce olmadıkları yerde bunları yayabiliyor dağıtabiliyorlar. Bunlar çok önemli değişiklikler yapıyor. Örnek vermek gerekirse Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Türkiye'de hep görüldü. Biliyoruz biz bunu. Daha farklı coğrafyalara taşınabiliyor. Bir yandan da İspanya'da görüldü. Bu da tamamen iklim değişikliğinin bir ürünü olarak sıcaklığın artmasına bağlı olarak görülüyor. Benzer şekilde iklim değişikliğinin getirdiği sel felaketleri var. Bu sel felaketleri sonrasında acaba neler olabilir? Birtakım yeni beklenmeyen salgınlar gelişebiliyor. Sivrisinekler demişken Batı Nil Ateşi şu an Yunanistan ve İtalya'da çok yaygın. Bizim ülkemizde de olma ihtimali son derece yüksek. Ülkemizde, bunun gibi yeni alışkın olmadığımız bazı enfeksiyon ajanlarının yayılması ve hakimiyet sağlaması çok büyük ihtimal. Bu nedenle iklim değişikliği konusunda uyanık olunmalı. Hekimler ve halkımız bu konuda eğitilmelidir. Bunu özellikle vurgulamak istiyoruz."
YENİ SALGIN HER AN KAPIMIZI ÇALABİLİR!
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) yeni bir salgın kapıda olduğu uyarılarını değerlendiren Prof. Dr. Ergönül, "Solunum yolu virüsleri yine etkili. Yeni sezonla birlikte yepyeni bir varyant oluşabilir. Örneğin Kovid-19 vakaları artmaya başladı. Ama 'şu virüs artacaktır' diye altını çizmek çok kolay değil. Beklenmedik bir şekilde bu virüsler çıkabiliyor. Çünkü, mutasyona uğruyorlar yani evrim geçiriyorlar. Evrim geçirecek olan virüsü de önceden saptayabilmek çok kolay olmuyor. Kovid önceden beklenen bir virüs değildi. Tamamen beklenmedik bir evrimin sonucunda ortaya çıktı ve dünyayı üç yıldır oyalıyor. Yeni enfeksiyonlara karşı uyanık olmalıyız. Örneğin, maymun çiçeği virüsü çok yayıldı. Dünyada şu an 70 bin vaka var. Lizbon'da daha mayıs ayında ortaya çıktı. Ama Kovid gibi yaygınlaşabilecek bir durum söz konusu değildi. O yüzden biraz daha rahatız" dedi.
“DOMUZ GRİBİ FARKLI TÜRLERDE KARŞIMIZA ÇIKACAK”
Domuz gribinin de mutasyona uğrayabileceğine değinen Ergönül, "İnfluenza A grubu solunum yoluyla geçen enfeksiyonlar yapan grup. H1N1 domuz gribi dediğimiz şey. Bu gerçekten problemdi bizim için. Ama nasıl bir şekilde farklı olarak çıkacak bilmiyoruz şu anda. Bir şey dememiz mümkün değil. Ama farklı türlerle karşımıza çıkabilir" uyarısında bulundu.