Aşk, herkesin en az bir kez başına gelen en heyecan verici duygulardan. Birini görünce ellerinin titremesi, nefes alış veriş hızının değişmesi, heyecandan konuşamamak ve daha fazlası... Başka bir insana karşı duyduğun ucu bucağı olmayan bir sevgi.
Peki, bu heyecan verici ve eşi benzeri bulunamayan, herkesin en az bir kez yaşamak için gün saydığı duygunun da tıpkı dünyadaki her şey gibi bir son kullanma tarihi var mı?
Bence aşk da süt, peynir ya da elektronik eşyalar gibi bir son kullanma tarihine sahip. Zaman geçtikçe, hatta taraflar arasındaki saygı incindikçe aşkın son kullanma tarihi çanları da çalmaya başlıyor.
O ilk günlerdeki saf heyecan yerini daha sakin, belki de daha olgun bir sevgiye bırakabiliyor ama bazılarında ise bu tam tersi bir saygısızlığa dönüşüyor.
Tıpkı süt veya peynir gibi, aşkın da belirli bir noktadan sonra "taze" ve "coşkulu" hali yerini küflü ve acı bir tada bırakabiliyor. Bu son kullanma tarihini ise tarafların beklentileri, karakterleri ve değişen yaşam koşulları belirliyor. Bazen de üçüncü kişiler...
Küflü, acı ve zarar veren aşkı tercih etmek ise kişinin kendisine kalıyor.