Didem Madak, şiirlerinde yalnızlığı, içsel boşluğu ve anlaşılmama duygusunu öyle derin bir şekilde işliyor ki anne acısını ve çocuğuna yaşattığı aynı acıyı kemikleriniz kırılırcasına hissedebiliyorsunuz.
Okurken sanki bir yabancıya bakıyormuşsunuz gibi hissetmek yerine aynaya bakıyormuş gibi bir his bırakır. Bence bu, onun en büyük gücü. Madak, yaşadığı yalnızlığı, karanlık bir odada tek kalmışsınız gibi ifade etmenin bir yolunu bulur.
En büyük duyguları en kolay ve alaycı bir şekilde anlatır. Naif dili, yaşadığı acıyı da yumuşatır bir nevi. Onun gibi acı olayları yaşayanların benzer hislerle kavrulmasına neden olur. Bana bu yönüyle biraz da Nilgün Marmara'yı anımsatır. Nilgün ve Didem gibi sessizce giden, yiten ve var olmaya çalışan nice kadına anımsattığı gibi...