Bir odanın içinde olduğunuzu ve tüm duvarların siyah boya ile boyandığını düşünün. Bu odadan hiç çıkmıyorsunuz ve her gün o siyah duvarlara bakmak zorundasınız. Sizinle kimse konuşmuyor, kötü bir söz duymuyorsunuz, hatta elektronik aletleri sınırsız bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Sadece duvarlar simsiyah. Konuşmasanız da kimse size bir şey demese de kötü hissetmez misiniz?
Çevremizdeki negatif insanlar da böyle işte... Öylece dursalar da hiçbir şey söylemeseler de yalnızca bir bakışlarıyla bizleri simsiyah duvarlarla kaplı bir odadan çıkamıyormuş gibi hissettiriyorlar. Bazen bunun farkına varmıyoruz, zannediyoruz ki elimizdeki telefona ya da bilgisayara odaklanırsak etkilenmeyiz. Bazen de zannediyoruz ki bizimle konuşmadıkları için hiçbir etkileri olmayacak fakat durum bundan ibaret değil.
Konuşmasalar da sürekli negatif enerji yayan insanlardan korunmak oldukça zor. Onların bakışları, konuşmaları ve enerjileri bile iç dünyamıza sızabilir. Zaman içinseyde karamsar bir hale gelmemizi sağlayabilirler. Bu tür insanlarla başa çıkmak, tıpkı karanlık bir odada bir ışık kaynağı bulmaya çalışmak gibi diyebiliriz.
Başa çıkmak ise yalnızca o odadan çıkmakla mümkün olur çünkü kimse duvarları siyaha boyanmış odanın tamamen aydınlanacağının garantisini veremez.
Yapay yollarla temize çıkarabileceğiniz, içinizde aklayabileceğiniz veya en azından bunları yapmak için çabalayacağınız odalar yerine penceresi denize açılan odaları tercih edebilirsiniz. Çünkü her insan bulunduğu kabın şeklini alır. :)