“Bayram bir iletişim mucizesidir insanın insanı aradığı... Yalnızlaşmaya bir direniştir.”
* * *
Usta tiyatrocu Enis Fosforoğlu, bayramları böyle tanımlamış. Şahane bir tanımlama bence; her bayram hatırlatıyorum bunu. İşte bir kez daha hatırlatmanın zamanı geldi. Bayramlar bu çağda artık tatil, uzaklaşma, durma, hiçbir şey yapmama fırsatı olarak görülse de, hissiyatı tam da Usta’nın dediği gibi gerçekten: Birleştiren, sarıp sarmalayan, iletişim kurmaya iten bir hissiyat. Bir şekilde büyüklerimizi arıyoruz, ihmal ettiklerimiz, görmek istediklerimiz için zaman yaratıyoruz çoğumuz. Biz ne kadar yalnızlaşmak istesek de, tercihimiz böyle olsa da; o iletişimi bir şekilde kuruyoruz. Ben de bu vesileyle herkese ‘vicdanı kadar güzel’ bir bayram diliyorum. Öyle acayip günlerden geçiyoruz, olan bitenler canımızı öyle bir sıkıyor, acıtıyor ki; bayram güzelliklere, iyiliklere vesile olsun demekten başka dileğim yok. İnşallah tüm yaraların sarıldığı, herkesin birbiriyle doğru iletişim kurabildiği, kimsenin birbirini kırmadığı, kucaklaştığı, hoşgörülü bir bayram olsun.
Yalnız yemeyin, sofrayı paylaşın
Madem bayram, gelin mutluluktan bahsedelim... Tabii gerçek şu; mutlu bir ülke değiliz. Bunu ben demiyorum, raporlar söylüyor. Birleşmiş Milletler’in geleneksel ‘Dünya Mutluluk Raporu’ diyor ki; Finlandiya üst üste 8. kez dünyanın en mutlu ülkesi. 147 ülkenin bulunduğu listede Türkiye ise 94. sırada yer alıyor. Bizim için şaşırtıcı mı? Hayır değil! Raporun oluşturulmasında; ekonomik refah, sağlık, sosyal bağlar gibi kriterler etkili ama bir detay var ki, bakın o enteresan: Sofrayı paylaşmak! Evet, tek başına yeme alışkanlığı mutsuz ediyor, depresyon yaratıyor. Dijital bağımlılık, hızlı tüketim gibi alışkanlıklar yalnız yemek yemeyi artırdığı için mutsuzluğu da katlıyor. İşte size fırsat; ‘bayram gelmiş neyime’ demeyin sevdiklerinizle buluşup yemek yiyin. Kafanızı kaldırıp onlarla göz göze gelin, sohbet edin ve paylaşın. En azından kendi içimizdeki mutluluk katsayısını artıralım, olmaz mı?
Asla yalnız ağlamayacaksın!
Bir dijital platformda izledim... Yalnız uyuyamayan kadınlar ‘uyku eskortu’ kiralıyor! Vücudu düzgün kokan, bakımlı, az konuşan bu eskort; ücretini aldıktan sonra geliyor, temiz pijamalarını giyiyor, kadınların uyuma şekline göre pozisyonunu alıyor ve kadınlarla birlikte sabaha kadar uyuyor. Seks yok sadece uyku. Güven duygusu zedelenen ve herhangi biriyle sevgili olup tekrar hayal kırıklığı yaşamak istemeyen kadınların bulduğu çare bu işte! Dizideki doktorların olaya yaklaşımı ise şöyle: Biriyle güven içinde uyuyarak geçirilen bir saat, yalnız uyuyarak geçirilen 3 saatin dinlenme hissine bedel. Bence çok şey anlatıyor kadınlara dair; “sevişecek insan bulmak kolay, beraber uyuyacak insan yok! Güvenecek adam yok! O zaman kiralarız biz de!” Matrak değil mi? Elbette bu bir dizi, gerçek değil ama çağın en büyük gerçeği, insanların yalnızlığı. Böyle şeyler gerçek olsa, hiç şaşırmam mesela. Uyku eskortu gerçek değil ama Japonya’da iş stresiyle boğuşan, bunalan kadınlara onlarla ağlayacak yakışıklı erkek hizmeti gerçek! Yurtdışından haberler veren ‘avrupadan’ isimli bir sitede gördüm. Hizmetin adı ‘Ikemeso Danshi’ imiş. Anlamı da ‘güzel ağlayan erkek’miş. Bir ajanstan çağrılan şık giyimli ve muhtemelen güzel kokan erkekler, kadınlara sarılıp onlarla ağlıyor, gerekirse gözyaşlarını siliyorlar. Hizmete duygusal filmleri izleme desteği de dahilmiş. Töbe töbeeee demekten kendimi alamadım. Bu nasıl bir yalnızlık, bu nasıl bir çaresizliktir yahu? Bana sorulsa, hiç tanımadığım biriyle asla ağlamam! Paşalar gibi hömküre hömküre, tadını çıkara çıkara tek başıma ağlarım, bin kat iyi. Yapmadığımız şey de değil ama insanların doğası farklı farklı işte. O zaman gelsin günün tavsiyesi: Psikolog ücretleri almış başını gitmiş, ‘Ikemeso Danshi’ hizmetinin fiyatını hele hiç bilmiyoruz, o yüzden dostlarınızın kıymetini bilin, dostlarınıza sahip çıkın, onlara ağlayın.
Özgeçmişi nereye yollayalım?
Peki bu ‘Ikemeso Danshi’ hizmetiyle ilgili insanların yorumu ne?
Yazan yazana...
* Öyle bir kampanya varsa 1 hafta ağlarım.
* CV’mi nereye yolluyorum? (Olayı anında sahiplenen okur!)
* Ağlaşacaklarına ‘kop kop’a gitsinler, içleri açılır belki.
* Türkiye’de olsa, kötü bir senaryo anlatır, haline şükrettirirler acısını unutur!
* Birlikte ağlayacaklarına güldürsünler daha iyi değil mi? (ağlamanın yeri ayrıdır oysa, bunu bilmeyen okur!)
* Herkes ‘güldürsün’ yazmış. Amaç burada kadına destek olmak, duygusunu yaşamasına izin vermek zaten. Maskaralık yapıp konuyu değiştirince iyileşme olmuyor maalesef. (olayı benimsemiş okur!)
* Vaay, ücret bilgisi DM’den mi veriliyor? (bulsa hemen deneyecek okur!)
* Bunun Türkiye versiyonunu açıyorum hemen, güzel pazar.
* * *
İşte böyle daha ne yorumlar, neler neler var ama Türk versiyonunu tavsiye etmem, olay başka yerlere gider, benden söylemesi.