Şirin SeverBize yeni bir dil lazım...

HABERİ PAYLAŞ

Bize yeni bir dil lazım...

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe… Duygularım tam da böyle. Bu toplumun iyi ve vicdanlı insanları ile sevinirken; aynı anda kötü kalpli, bencil, faydasız insanlarıyla neye uğradığımızı şaşırıyoruz. Günlerce yardım toplayanlar, birlik olanlar, malzeme bulanlar, ‘yetmez’ deyip bölgede aç susuz perişan çalışanlar, para yollayanlar…

Kim hangi kuruma güveniyorsa, onunla işbirliği yapmayı seçti. Kime güveniyorsa parasını ona yolladı. Doğal olanı bu değil mi? Zorlayarak olur muydu o kadar yardım? Ama ilk günden örgütlenen, gönüllüler ve ünlülerle birlik olup canhıraş çalışan, sonunda da önemli miktarda yardım parası toplayan AHBAP’a demediklerini bırakmadılar.

Haberin Devamı

Yardımın gideceği yer tek, aynı oysa. Günlerdir afetzedelerin yanlarında olmayanlar, tek bir iyilik için harekete geçmeyenler, bu yardım toplayan insanları hedef gösterdiler. Şu felaketten bile ders almayacak kadar kendilerini kaybetmişler çünkü! Ölesiye nefret kusan bu insanlar mı temsil edecek bu toplumu? Hiçbir işe yaradıkları olmuş mu bugüne dek?

Şu ortamda insana tek bir faydası olmayan; tersine ötekileştiren, saldıran, fitne fesat yaratan herkes çekilmeli artık. Bu dil çok eski, çok gereksiz ve çok faydasız. Çalışmıyor görmüyor musunuz? Yeni şeyler söylenmeli artık, başka bir dil konuşulmalı. Bunu artık görmemiz lazım, bize yeni bir dil lazım.

HOCAYA POSTA KOYMANIN KİMSEYE FAYDASI YOK!

10 gün oldu…

İnanılmaz bir facia yaşandı gözlerimizin önünde. İnanılmaz acılar gördük, mucizelere tanıklık ettik, ağladık, dövündük, isyan ettik. Psikolojik olarak felçli gibiyiz. O yüzden normal tepkiler vermiyor olabiliriz. Kimimiz İstanbul depremine hazırlanmak için bilim insanlarını pür dikkat dinleyip söylediklerini uygulamaya çalışıyor, kimimiz de gerçekleri duymamayı tercih ediyor. Çünkü gerçekler acıdır!

Doğa Rutkay’ın paylaşımını okudum geçen gün. Olası İstanbul depremi için uyarılarda bulunan Prof. Naci Görür’e diyor ki; “Doğrudur hocam. Ama artık yeter! İstanbul korkusundan yasımızı yaşamadık. Korkudan uyumuyoruz, anneyiz nefes alamıyoruz. Şu sıra bu söylemler bizi parçalıyor..” Korkmak normal. Hepimiz korkuyoruz. Kendi adıma kafamda hesaplar yapıyorum günlerdir… Deprem çantası hazırlasam mı, nerede dursam, nerede saklansam nasıl çıkarım diye kaçış planları düşünüyorum.

Haberin Devamı

Çok korkuyorum ama bu konuda susmanın kime ne faydası var Doğa? Bilim insanlarını dinlemediğimiz için böyle bir felaketle karşı karşıyayız unutma! Tam tersine; onlar sürekli konuşmalı, halk da bütün bunları dinlemeli, sindirmeli, soğukkanlılıkla planlar yapmalı. Gerçek bu ve bununla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Tüm bunları yapmak, yaşanan acıyı unutacağımız anlamına gelmez.

Aksine, unutmadığımız için onları dinleyecek ve gerekenleri yapacağız. Çocukları da buna alıştıracağız ki, deprem anında panik olmasınlar, soğukkanlı durabilsinler. Ezcümle, bilim insanlarına posta koymanın kimseye faydası yok. Yapılacak tek şey var; onları can kulağıyla dinlemek.

Fırsatçılar yine kiraları artırıyor

Başka önemli bir konu daha… Pek çok ilde kiralar artmaya başlamış yine. Daha ne kadar artacak mesela, uzaya falan mı çıkacak rakamlar bilmiyorum ama en son ‘Ankara’da yüzde 50 arttı’ isyanını duydum orada yaşayanlardan. Bu artık nedir ya? Merak etmeye başladım hatta; ev sahibi olmak mı insanları bu kadar vicdansızlaştırıyor yoksa zaten vicdansız ve fırsatçı olanlar mı ev sahibi oluyor? (İnsaflılar da var aralarda, onlar üzerlerine alınmasın zaten.)

Haberin Devamı

Hükümetin acilen bu konuyla ilgilenmesi lazım; her il ve ilçe için tavan kiraları belirlemesi lazım. Depremden önce de korkunç rakamlar telaffuz ediliyordu, depremden sonra iyice iştahlandılar, iyice coştular. Bu nasıl bir fırsatçılıktır, bu nasıl bir vicdansızlıktır tek laf eden yok! Ev sahipleriyle kiracıları cinnet noktasında karşı karşıya ama plan program üreten yok! Yardım parası toplayanlardan hesap soranlar keşke böyle faydalı meseleleri gündemde tutsa!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder