22 Aralık’ta vizyona girecek çok eğlenceli bir filmin adı bu. Başarılı oyuncu Gonca Vuslateri’nin ilk senaryo çalışması. Geçen gün basın gösteriminde izledim ve çok eğlendim. Tam bir durum komedisi. Öyle sulu zırtlak espriler sıralayıp komik olmaya çalışanlardan değil. Gayet ciddi ama bir o kadar da komik. Nişanlanmaya karar veren bir genç kızın, çatlak bireylerden oluşan ailesi yüzünden bu işten korkması, çekinmesi ekseninde dönüyor hikaye. Kız haklı çünkü nedenleri var ama dinleyen kim! Gerçekten aile bireylerinin her biri ruh hastası. Dolayısıyla bu nişan olur mu olmaz mı, yoksa ızdıraba mı döner belli değil; orasını izleyip göreceksiniz. Müthiş bir kadro var filmde, herkes de hakkını vermiş oynarken. Erkan Can, Şebnem Sönmez, Sevda Erginci, İsmail Ege Şaşmaz, Gözde Seda Altuner, Şükran Ovalı... Gonca Vuslateri ise, ‘Yalan Dünya’da oynadığı ‘Vasfiye Teyze’ tadında bir karakteri oynuyor; Misliye Hala. Yine döktürüyor tabii. Size şu kadarını söyleyeyim; tam yeni yıla uygun, çok eğlenceli bir film olmuş ‘Cenazemize Hoşgeldiniz’. Hatta Gonca Vuslateri şahane bir benzetme yaptı filmi anlatırken; Sezen Aksu’nun ‘Kutlama’ şarkısı tadında bir film diye. İzleyin derim; yeni yıla girerken moral olur, keyif olur, içiniz açılır. Tabii ben filme bayılınca, Gonca Vuslateri’ni sinema salonuna geri soktum ve ayaküstü birkaç soru sordum...
Aile bağlarını, renkli olmayı, farklılıkların güzelliğini anlattık
* Bu deli aile, kimin ailesi? 6-7 kişinin aile hikayelerinden ortaya karışık, toplama bir hikaye aslında. Bizim aileden bombastik kişler de var tabii.
* Nerden çıktı peki bu hikaye? Fatih Aksoy’la dertleşirken çıktı. Bir film yapalım diye konuşurken, ‘bir aile hikayesi yazayım’a döndü iş. Çünkü ben bir şeylere sinirlenince.. Yani bir aile hikayesi ya da sektörel bir duruma sinirlenip anlatmaya başladığımda yanımdaki insanlar buna güler genelde. Demet Akbağ gibi enerji dolu, ayaklarda falan anlatırım. O an da böyle bir şeyler anlatınca Fatih Aksoy dedi ki, “Şu an bana 5-6 insanı oynadın! Buna iki olay daha eklersen film olur.” Kurguyu yaptım kafamda ve yine Med Yapım’dan Doğacan Güneş’le birlikte yazmaya başladık. Aslında kalabalık bir tiyatro oyunu olarak da çok güzel olur, müzikal gibi.
* Aslında ‘aile her şeyden önemlidir’ mesajı veriyorsun... ‘Niye böyle ailem var’ diyen, beğenmeyen, mükemmeliyetçi zamane kızlarının siteminin taa içine soktuk kamerayı. Aile bağını, ailenin sıcaklığını, farklılıkların güzelliğini, renkli olmanın tatlılığını anlatmak istedik.
* ‘Delilik iyidir’ de diyorsun galiba? Ya o kelimeyle benim yılarca sorunum oldu. 17 yaşındayken de ‘Aaa ne deli kız’ derlerdi bana. Bir gün Müjdat Hoca (Gezen) dedi ki, “Bu deliliğin içinde gizli bir dahilik kelimesi saklandığı için sana böyle söylüyorlar kızım. Kimse sana akıl hastası demiyor aslında!” Ben herhalde TDK anlamıyla kelimeyi pek sevmediğim için filmin sonundaki monoloğu koydum. ‘Kimi deli der, kimi renkli der ama bence rengarenk’ diye. Dolayısıyla kendimdeki, toplumdaki rengarenkliliği çok seviyorum. Bizde de maşallah malzeme çok! O yüzden anlatabildiğimiz kadarını bir aileye giydirip 14-15 kişi üzerinden anlatmayı denedik. ÊÊ Kadro müthiş. Oyuncuları sen mi seçtin peki? Benim takıntılı olduğum iki isim vardı; Erkan Can ile Şebnem Sönmez. Onlar olsa ne güzel olur, olsa keşke dedim hep açıkçası.
* Yaşlı Misliye Hala’yı neden seçtin? Misliye Hala geri planda ama güzel bir yerde. Benim eğlenebileceğim bir yerde. Aslında aileyi de push eden bir karakter.
Ev bulamayan başkan!
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan demiş ki; “İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz.” Bu sözleri okuduğum andan beri düşünüyorum... Siz de düşünün bence; yüksek ev kiraları yüzünden ev bulamayan Merkez Bankası Başkanı’nı el mecbur anne evine tıkan hayat, bize neler yapmaz ki? Büyük bir farkındalık yaşadım, teşekkürler.
Kara lahana çorbasını sevmeyen de ne bileyim...
İnternette mutfak kültürüne yönelik yayın yapan Avustralya merkezli ‘Taste Atlas’ isimli bir site, okurlarının oylarıyla ‘dünyanın en kötü yiyecekleri’ni seçmiş. Ve ne yazık ki bu ‘en kötü 100 yiyecek’ listesinde Karadeniz’in ünlü lahana çorbası da yer almış. Aslında karalahana çorbası. Bu meşhur çorba sadece 2.3 puan almış ve listenin 7’nci sırasına çıkmış. Bence ayıp etmişler karalahana çorbasına. Efsane bir çorbadır ve iyi yapıldığında kase kase içilesidir. Çok severim hatta haberi okuduğum andan itibaren de canım çekiyor desem yeridir. Bu arada en kötüler listesinin 59’uncu sırasında da Malatya’nın kaymaklı kayısısı yer almış. Bu kadar nefret edilesi ne olabilir bu tatlıda yahu? Anlamadığım şey şu; dünyanın başka başka yerlerinde insanlar karalahana çorbası ya da kaymaklı kayısı yemiş de beğenmemiş mi yoksa Türkiye’de denemiş de memnun mu kalmamış? Çok tuhaf değil mi sizce de? Kesin bu işte dış güçlerin bir oyunu var! Tez elden çalışmalar başlamalı; karalahana çorbası ve kaymaklı kayısı yurdun dört bir yanında ünlü şeflere yaptırılmalı ve dünyanın etkili kişilerine tattırılmalı. Yemezler bu numaraları!