Ne söylesek boş. Bitmiyor, azalmıyor… Hele bu ay insanlık delirdi sanki! Erkek vahşeti coştu; bir ayda 30’a yakın kadın cinayeti yaşandı. Sevgililerini döven güya eğitimli, kültürlü, meşhur adamlardan sonra boğan, yakan, beton döken ruh hastaları çıktı! Pınar Gültekin’in başına gelenler kanımızı dondurdu… Ama arkası da kesilmiyor. HDP’li vekillerin vukuatları patladı.
Bir doktorun sevgilisine şiddet uyguladığı ortaya çıktı. Beddualar, yazılan çizilenler, uyarılar, kınamalar işe yaramıyor. Kadınları, çocukları, hayvanları, kendimizi nasıl koruyacağız bilemiyoruz. Sokağa çıkıp sesini çıkarmak istesen, yine dayak yiyorsun!! Bunun gerekçesi nedir anlayan var mı? Gencecik bir kızın üzerine beton dökülerek öldürülmesini protesto etmek için sokağa dökülen kadınları, polislerin darp edip gözaltına alması nedendir? Kadınlar dövülsün, öldürülsün, ses etmeyin demek mi? Devlet bunu mu demek istiyor?
Kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin etkin şekilde ve uluslararası kurallarla standarta bağlanmasını öngören İstanbul Sözleşmesi, neden gözden çıkarıldı mesela? Erkekler daha kolay kadın dövsün diye mi? Anlamakta zorlandığımız o kadar çok şey var ki, delirmek üzereyiz, imdat.
22 yaşında, Diyarbakırlı ve suşi şefi..
Bir iki haftadır tatildeydim... Pandemi sonrası ilk tatili, ilk uçak yolculuğunu, ilk canlı müzik deneyimlerini toplu halde Bodrum’da yaşadım. Pandemi sonrası ilk suşiyi de Bodrum’da yedim. Hem de 22 yaşında, Diyarbakırlı bir genç kızın elinden! Volkan Büyükhanlı’nın oteli Caresse Bodrum’un içinde dünyaca ünlü Buddha Bar’ın bir şubesi var. Asya mutfağının en özgün örnekleri ve suşileri ile öne çıkan mekanın Perulu şefleri, bu yıl pandemi nedeniyle gelemeyince; onların yanında çalışan Azize Varlıer geçiriliyor işin başına.
Yemek yediğimiz akşam, suşilerin 22 yaşında bir kızın elinden çıktığını söylediklerinde hemen tanışmak istedim onla. Utangaç, sevimli, yetenekli, dünya tatlısı bir kız. Annesi ev kadını, babası inşaatta çalışıyor. 4 kardeşler. En büyükleri o olduğu için aileye de bakıyor haliyle.
Lisede turizm ve otelcilik, sonra da Adnan Menderes Üniversitesi aşçılık bölümünü bitiriyor. Okul stajı için Bodrum’a yolluyorlar. 6 ay Bodrum’daki Nikki Beach Hotel’de suşi şeflerinin yanında staj yapıyor. Suşiyle bağları da o zaman kuruluyor. Ben bu kıza bayıldım tabii, sordum da sordum hemen...
Suşiyi TV’de görmüştüm...
Suşiyle ilgili bilgin var mıydı?
Hayır, adını televizyonlardan biliyordum, iki hafta epey zorlandım. Sonra kendime ‘yapmalısın’ dedim. Sonra da çok sevdim, başka bölüme de geçmek istemedim.
Nesini sevdin?
Orada bir sanat, bir incelik olduğunu düşünüyorum. Hayal gücünü konuşturabileceğin bir alan bence. Kendimi başarılı gördüm, oradan devam etmek istedim. Bir ayda da öğrendim.
Bir ay yeterli süre mi suşi yapmak için peki?
Değil. Ancak malzemeleri tanıyorsun, pirinci yıkamayı öğreniyorsun. Suşiciyim diyen birinin en az 8 yılını bu işe vermesi lazım. Benim daha 4’üncü yılım. Okul bitince, 2019’da buraya geldim. Peru’dan iki şef geldi, ben de onlarla 4 ay çalıştım. Çok iyi şeflerdi, çok şey öğrendim. Balık açmayı, balık kesmeyi… Sonra beni Umman Ritz Carlton’a yolladılar, 6 ay da orada pratik yaptım, sezonda da buraya geldim.
Ve suşilerden artık sen sorumlusun...
Pandemiden ötürü Perulu şefler gelemediği için evet... 1.5 ay oldu, herkes çok memnun, herkes tanışmak istiyor. Yaşımdan dolayı şok geçirip iyi dileklerini iletiyorlar hemen. (gülüyor)
Hedefin ne?
Asya’da bir yere gitmek, işi orada öğrenmek ve suşi master’ı olmak istiyorum.
Annem babam bilmiyor!
Annen baban ne diyor suşi yapmana?
Annem babam suşi yaptığımı bilmiyor, söylesem anlamazlar zaten. Mutfakta çalıştığımı, Çin yemekleri yaptığımı söylüyorum.
Türkler daha çok nasıl suşi tüketiyor?
Türkler çiğ balığa yatkın değil, o yüzden hafif pişmiş, marine edilmiş balıkları tercih ediyorlar, biz de bol bol onlardan yapıyoruz.
Kadından suşici olmaz diye bir inanış var, nedendir bu?
Genelde Japon ustalar kadınların yapamayacaklarını düşünüyor. Çünkü kocaman balıklar geliyor, 350 kilo falan… Onu bir kadının açabileceğini düşünmüyorlar. Ben de o kadarını açamıyorum ama geçen gün 90 kiloluk bir balık geldi, bir şefimin yardımıyla başarılı şekilde açtım. Bir de kadınların regl, menopoz, hamilelik gibi dönemlerinin ruh hallerini, vücut ısısını etkilediğini, dolayısıyla yaptıkları suşilerde standart olmayacağını savunuyorlar.
Türkiye’de çok kadın suşici var mı?
3-5 tane var, yurt dışında daha çok. Ben de bu konuda master yapmak istiyorum, neden olmasın ki? Japonya’daki suşi festivallerine katılmak istiyorum. İnşallah olur.