23 Eylül’de Beyoğlu’nda bir kulüpten çıkan ve evine gitmek isteyen kadını sokak ortasında yere yatırıp tecavüz etmeye çalışan Semir Tarhan ve o sırada etrafı kolaçan eden arkadaşı Ömer Konu kamuoyunda infial yaratmıştı...
Bu iki sapığın mahkemesi başlamış... Davaya bakan savcı, bu iki sapık hakkında ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ ve ‘cinsel saldırı’ suçlarından 21 yıldan 36 yıla kadar ceza istemiş. Manşetlere bakılırsa, ibretlik bir ceza talebi bu. İnşallah istenilen cezalar verilsin diye beklemedeyiz. Haberi okuyunca umutlandım açıkçası, zira bize böyle savcı lazım! ‘Pişmanım’ diyen bu sapıklara inanmayan savcılar ve onlarla aynı fikirde hakimler, karar vericiler. Bu iki sapığın en ağır cezaya çarptırılması neden önemli biliyor musunuz? Kadınların sokaklarda özgürce dolaşabilmesi için! Kadınların gece evlerine güvenle dönebilmesi için! Hiç kimsenin gözüne kestirdiği kadına dokunamayacağını ve ona zarar veremeyeceğini bilmesi için! Dokunursa biri, yanacağını da bilmesi için! Hadi, bitsin artık bu cezasızlık. Yürekli savcılar kadar yürekli hakimler bu döngüyü kırsın artık.
Yılın kelimesi olmuş mu sizce?
Sosyal medya hayatımızı her konuda etkiliyor... Alışverişlerimizi, izlediklerimizi, tükettiklerimizi hatta konuştuğumuz kelimeleri bile! Bu öyle bir akım ki, köklü dil kurumları her yıl sonunda yılın kelimelerini belirliyor sosyal medyadan hareketle. Mesela geçen yıl Collins Sözlük ‘AI’ yani ‘Yapay Zekâ’ kelimesini 2023’ün kelimesi seçti. Çok yerindeydi çünkü en çok konuştuğumuz mevzuydu. Merriam Webster sözlüğü ‘Otantik’ (authentic), Oxford Sözlüğü ise ‘rizz’ olarak belirlemişti 2023’ün sözcüğünü; karizma kelimesinin içindeki ‘rizz’den yola çıkarak. Bizde ise ‘rizz’den ilhamla ‘kriz’ kelimesi yılın kelimesine yakıştırılmıştı. İşin mizahıydı bu ama pekala da olmuştu. Bu girizgahtan sonra gelelim; 2024’ün sözcüğüne... İngiltere merkezli Collins Sözlüğü ‘Brat’i yılın kelimesi seçmiş. ‘Yaramaz çocuk’ ya da daha çok ‘kendine güvenen, bağımsız, hazcı bir tavırla karakterize edilen kişi’ anlamında kullanılıyor. İngiliz şarkıcı Charli XCX’in haziran ayında yayınlanan albümü ‘Brat’ sayesinde kelimenin dünya çapında meşhur olduğu belirtiliyor. Bakalım diğer sözlükler neyi seçecek? Ama bana sorsalar cevabım netti; ‘Dubai Çikolatası’ pekala yılın kelimesi olabilirdi. İçimiz dışımız Dubai çikolatası olmadı mı bu yıl? Hakkını versinler, sonra da hayatımızdan hızla çıkarsınlar derim ben. Ama dinleyen kim!
Bir CEO’nun günlüğü...
Son yıllarda herkes başarıya aç. Dolayısıyla başarılı insanların hikayeleri, liderlik vasıfları, hayat mottoları, başarısız oldukları anlar, bu anlarda tekrar ayağa kalkma yöntemleri çok merak ediliyor, anlatıldığında/ yazıldığında çok satıyor. İşte böyle bir kitapla tanıştım geçenlerde. Boyner Yayınları’nın yayımladığı, Steven Bartlett imzalı ‘Bir CEO’nun Günlüğü’. Üstelik bu kitapla tanışmanın bonusu da vardı; Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cem Boyner’in ufuk açan, ilham verici sohbetini dinlemek. Yazarın 41 dile çevrilen, uluslararası satışı 1 milyona yaklaşan kitabından yola çıkarak araştırmacı yazar Akan Abdula sordu; Cem Boyner de başarılı olmayı anlattı.
İşte, siyasette bozduğu ezberler kadar iş dünyasında da ezber bozan Cem Boyner’in söylediklerinden bir demet:
* Delilik, arıza çıkarmak değildir. İkisi birbirine karıştırılıyor.
* Dünkü formüllerle bugünün problemleri çözülemez. Bilmek tamam ama o google’da da var; çözüm becerin ne?
* Bir CV’ye, karakterle ilgili bir şey öğrenebilir miyim diye bakarım. 10 senelik tecrübesi var belki ama 3 ay sonra çıkacak problemi çözebilecek mi, o önemli.
* Bazen bildiklerini unutup yeniden kurgulamak gerekebilir. Buna yatkın olmak lazım.
* Başkasının absürdü senin normalin olabilir. Bizim hayata geçirdiğimiz pek çok strateji o gün için absürddü belki ama bugün herkese normal geliyor.
* Makul insan dünyaya ayak uydurur. Makul olmayan insan dünyanın kendisine ayak uydurmasını bekler. Dünyadaki hiçbir buluş makul insanlar tarafından bulunmadı!
* Elbette kırıldığın, yıkıldığın anlar oluyor; kimse sonsuz güçlü değil. YDH’yla (Yeni Demokrasi Hareketi) seçime girip hüsrana uğradıktan sonra üç ay evden çıkmadım. O zaman gençtim, 37 yaşında atladım siyasete. Şimdi tabii insan daha sakin düşünüyor.
* Çözüm üretemezsem yeni formül deniyorum. Ben dağa gidemezsem, dağın bana gelmesini sağlamak için uğraşıyorum.
Icardi’nin derdi bizi gerdi!
Hayatımda gördüğüm en toksik ilişki olabilir... Wanda Nara ve Galatasaraylı Icardi’nin yaşadıklarından bahsediyorum. Ayrılıyorlar, sonra kadın gidiyor başkalarıyla pozlar veriyor, sonra barışıyorlar, ne oluyorsa artık kadın tekrar gidiyor, bu kez bir rapçi ile canlı yayında öpüşüyor, bütün dünya da bunu izliyor, yorum yapıyor falan. Adam yıldız futbolcu olunca herkes her şeyin içinde maşallah. Neyse ki son olaylardan sonra Icardi’nin alyansı çıkardığı söyleniyor, ki inşallah öyledir. Çünkü kimse bu kadar toksik bir ilişkiyi hak etmez! Belli ki birbirlerine iyi gelmiyorlar ama zayıf noktaları, egoları devreye giriyor, kopamıyorlar da. Çok hastalıklı bir hikaye maalesef, hepimizin çevresinde var. Bildiğim tek şey de şu; böyle ilişkiler para yüzünden bitemiyor. Tek kurtuluş da kendini seçmek, kendini sevmek. Ben Icardi’ye söylüyorum, siz anlayın işte.