Son yılların en soğuk şubat aylarından birini yaşadık, lapa lapa yağan karı gördük, çocuklar gibi mutlu olduk, kartopu oynadık ama bitti. Hafta başından itibaren sıcaklıklar yükseliyor. Evinin dışında çalışanlar, trafikte kalanlar için zordu şu birkaç gün farkındayım...
Yollar felç oldu yine. Otomobilinde kış lastiği olmayan herkes yollardaydı maalesef. Hem yolda kaldılar, hem de milleti yolundan ettiler. En çok üzüldüğüm de laf dinleyip metroyu tercih edenlerdi! Metrodaki o izdiham neydi öyle? Hani diyor ya birileri, ‘Bir tek İstanbul’da mı yağıyor bu kar?’ diye... Hayır ama İstanbul’da yağınca hayat duruyor. Bilmem anlatabildim mi? Aksiliklere rağmen karın tadını çıkaranlar boldu tabii. Ekstrem sporlarla ilgilenen, sörf ustası Kaan Beğeç’in takım elbisesi ve elinde kahve fincanıyla Boğaz’da elektrikli sörf yapması efsaneydi bence. Çağırsa giderdim, o derece özendim. İbrahim Kutluay da Bebek’te kar yağarken denize girdi ama ona hiç özenmedim, izlerken üşüdüm resmen. İnşallah hasta olmaz! Hangi şehirdeydi unuttum, bir okul müdürünün anonsu ise içimi ısıttı resmen. Çocuklar dersteyken “Çok güzel kar yağıyor, sizi kartopu oynamaya çıkarayım mı?” diye megafondan soruyor ve çocukların çığlığıyla dünya birkaç dakikalığına güzelleşiyor. Çocuğa eğlenmesi için fırsat tanımak da eğitimde şart! Peki çocuklar yokuştan kayıyor diye polisi arayan mahalleliye ne demeli? Muhtemelen bir kaza olmasın diye polis arandı ama sonuçta polis de, naylon poşetlere yatıp mahalledeki çocuklarla yokuştan kaymaya başladı. Polisin yerinde müdahalesi diyebilir miyiz buna? (Gerçi Amerika’danmış bu görüntü. Olsun hayali bile güzeldi.) Erzincan’da okulları tatil etmeyen valiye kartopu atan öğrencilere ise çok güldüm. Neyse ki başlarına iş gelmemiş, vali de oyuna girmiş bir şekilde. Tatliş valiye helal olsun. Bir de Burak Özçivit ve Fahriye Evcen çiftine güldüm... Evlerinin bahçesinde kayak kıyafetleriyle poz vermeleri nerden baksan komik! Yahu insanın her şeyi mi sahte olur, abartı olur? Ama mahallede kayak takımlarıyla yokuş aşağı kaysalar yadırgamazdım, hakkını vermiş olurlardı. Yapan oldu çünkü; İstanbul’da bir kız, kayağıyla mahalledeki yokuşta kayak yaptı, o anları da Instagram’dan paylaştı. Güzel hareketti bence. Hepsini gülümseyerek izledim... Kar böyle iyi geldi işte, yumuşadık sanki biraz. Ha, bir de barajlara yaradı bu yağışlar. En azından faydasını da görmüş olduk.
Oscar’ın Türk yıldızı
2 Mart’taki Oscar gecesinde Türk filmleri yarışmıyor maalesef. Belki şöhretli bir Türk de katılmayacak ama onlar yerine bir Türk markası after party’de boy gösterecek. Oscar sonrasındaki partinin geleneksel şefi, Türkiye’deki Spago restoranın da şefi olan Wolfang Puck. Ve ünlü şefin hazırladığı yemekler, bir kez daha Türk markası Karaca tabaklarla servis edilecek. Bir kez daha diyorum çünkü geçen sene de aynı davette Karaca markası kullanılmıştı. Bu parti için tam 10 bin parça ürünün Los Angeles’a gideceğini söyleyen Karaca CEO’su Fatih Karaca, Karaca Red Carpet Collection serisinin, daha sonra Puck’ın farklı restoranlarında kullanılacağının da altını çizdi. Bir Türk markası adına gurur verici değil mi?
Kindness, cuteness paylaşımlar!
Şeyma Subaşı demiş ki; “Evet lüks yaşıyorum ama bu dönemdeki kızlar gibi paylaşmıyordum. Özel uçaktan mı fotoğraf koymuşum? Pinky clouds, hep birlikte bir kindness, cuteness, be nice, be cool...” Anladınız değil mi; epey farklı diğerlerinden! Bence bu Şeyma ve benzerleri fazla akıllı ve bizimle dalga geçiyorlar. Anladığım en net şey bu.
Ev hapsi çok iyi olmuş!
14 Şubat Sevgililer Günü’nde “akşam yemeği için 400 bin lira istediği” bir paylaşım yaptı Merve Taşkın. CİMER’e şikayet edildi ve gözaltına alındı. ‘Müstehcenlik’ gerekçesiyle ev hapsi cezası aldı. Adaletin bu kadar çabuk tecelli etmesi insanın gözlerini yaşartıyor gerçekten. Neyse, ardından ev hapsinde elektronik kelepçe takılması gerekti ama kelepçeler çalıştırılamadı ne hikmetse(!) O da şunları paylaştı: “İki gündür kelepçe takmaya çalışıyorlar ama olmuyor. Yarın bana özel kelepçe yollanacak Ankara’dan ve tekrar denenecek. Eğer yeni bir tane yollanıyorsa, farklı renk talebinde bulunabilir miyim?” Şahane bir kafa değil mi renkli kelepçe istemek? O da sistemle dalga geçiyor işte. Sonunda kelepçesi takıldı, biz de derin bir nefes aldık milletçe. Ev hapsindeyken şöyle yazdı Taşkın; “Vatana millete hayırlı olsun. Artık rahat nefes alabilirsiniz. Beni şikayet edenleri, azimlerinden ötürü tebrik ederim. Bu azmin ve emeğin çok az kısmını kendi hayatınız için harcamış olsaydınız, eminim ki şu an bambaşka hayatlarınız olurdu. Not; başka renk kelepçe getirmemişler, yine siyah.” Yaptığını asla onaylamıyorum ama güzel konuşmuş kız, mizah duygusu da var bir taraftan. Mizah önemli. Ev hapsinde ‘destek amaçlı’ saçlarını kurutan erkek arkadaşlarını paylaşıyor dünden beri, kelepçeli bacak fotoları gırla. Güzel ceza aldı yani, ününe ün katıyor. Emeği geçenlerin emeğine sağlık. Sonuçta rahat nefes alabiliriz, memlekette namus sorunu falan kalmadı. Otobüs durağındaki kadın fotoğrafını öpen meczubu da bulursak, başka sorunumuz kalmayacak.