Otlar aylarca karların altında kalıp ezilir, çürür ya... Nuri Bilge Ceylan imzalı ‘Kuru Otlar Üstüne’ de işte o çürüyen otlardan alıyor adını. Çürümüş hayatlara gönderme bir nevi. Filmin başrolü ‘Samet’, ki kendisini Deniz Celiloğlu oynuyor, hayatının tam da böyle olduğunu düşünüyor.
Doğu Anadolu’nun ücra bir köşesinde zorunlu hizmetinin bitmesini bekleyen resim öğretmeni ‘Samet’in yaşadığı sıkışmışlık, mutsuzluk üzerinden psikolojik ve politik bir kitap okutuyor Ceylan izleyenlere. Üstelik öyle kusursuz bir anlatım ki bu, iliklerinize kadar hissediyorsunuz o çürümüşlüğü, sıkışmışlığı, boğulmuşluğu. Nuri Bilge Ceylan için ‘film çekmiyor, roman yazıyor’ denmesi tam da bu yüzden sanırım. İnsan ruhunun dehlizlerinde öyle ustalıkla dolaşıyor ki, siz de sorgularken buluyorsunuz kendinizi. Samet zorunlu hizmetinin dolmasını beklerken, hak ettiğini düşündüğü hayatı yaşayamamanın acısını çevresinden çıkarıyor. Sinsi, bencil ve rahatsız edici yanları var. Öğrencilerini bile küçümsüyor, aşağılıyor.
Bölgede tanıştığı engelli öğretmen ‘Nuray’ı yani Merve Dizdar’ı önce arkadaşına ayarlama çalışsa da, onun mutlu olmasından rahatsız olup kendisi flört etmeye karar veriyor aniden. Nuray’ın onunla yemek masasında kurduğu diyalog ise filmin en can alıcı noktası. Eğitimli ve aydın kesimin sürekli eleştirdiğini, şikayet ettiğini ama hiçbir şey yapmadığını, elini taşın altına sokmadığını savunuyor solcu ‘Nuray’. Ve muhtemeldir ki o sahne, Merve Dizdar’ı Cannes’da ki güçlü rakiplerinden bir adım öne çıkardı ve ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü getirdi. Zira sadece Samet’e değil, seyirciye ve aydın kesime yönelik politik bir salvoydu o sahne.
Ancak ben Samet rolünü oynayan Deniz Celiloğlu’na da hayran kaldım... Bencil, nefret dolu, erkeklik kibri içinde boğulmuş bir adamı çok iyi oynuyor. Öğrencisi Sevim’e duyduğu ilgi bile oldukça sorunlu. Ceylan resmen insan ruhunun derinliklerinde dolaşıyor. ‘Kuru Otlar Üstüne’ sadece bir film değil; edebi bir roman, şiir adeta. Çekimleri Erzurum ve Adıyaman’da karlar altında çekilen film, bir Türkiye panoraması, politik bir eleştiri aynı zamanda. İzleyin anlayacaksınız ve çok şey düşüneceksiniz.
CEYLAN’IN EN İYİ AÇILIŞI
Olmaz demeyin oldu! ‘Barbie’ ve ‘Oppenheimer’ filmlerinin ardından, sinema gişelerini hareketlendiren üçüncü film oldu ‘Kuru Otlar Üstüne’. Bir Türk filminin, dahası Nuri Bilge Ceylan imzalı bir filmin gişede heyecan yaratması şahane haber. Bu kıyası yapmamın sebebi şu: ‘Kimsenin 10 dakikadan fazla bir şey izlemeye tahammülü yok’ denilen TikTok çağında; 3 saati aşan, ‘sanat filmi’ denilerek ayrı bir kategoriye konulan nitelikli bir filme ilgi gösterilmesi sevindirici bence.
76’ncı Cannes Film Festivali’nde ‘Altın Palmiye’ için yarışan ve Merve Dizdar’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazandıran film, Adana Altın Koza Film Festivali’nde prömiyerini yaptı ve 29 Eylül Cuma günü de vizyona girdi. Film, ilk gün 20 binden fazla seyirciyle buluşarak Ceylan imzalı filmler arasında en yüksek ilk gün açılışını gerçekleştirdi. Hafta sonu seyirci sayısı da 70 bin 157. ‘Kuru Otlar Üstüne’, aynı zamanda Türkiye’nin Oscar adayı. Şansı bol olsun.
Çok güzel hareketler bunlar
Meclis’in yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda, yemekleri Mardinli şef Ebru Baybara Demir’in hazırlaması çok şık hareket. Baybara’nın yöresel tatlara da yer verdiği menüsü çok beğenilmiş. Kısa süre önce gastronominin Nobel’i sayılan uluslararası ödülü kazanan bir şef işte böyle desteklenir ve alkışlanır.
Haluk Bilginer’in ünlü soprano Maria Callas’ın hayatını konu alan ‘Maria’ filminde Angelina Jolie ile oynayacak olması müthiş haber! Jolie’nin Callas’ı canlandıracağı filmde, Bilginer sanatçının büyük aşkı, Yunanlı armatör Aristotle Onassis’e hayat verecek. ‘Bazıları konuşur bazıları yapar’ deyimi buraya yakışmaz mı şimdi?
Marie Claire dergisinin, filenin sultanlarından Ebrar Karakurt’u kapağına taşıması çok güzel değil mi? Başarılarına rağmen eleştirilen bir isme bundan daha iyi değer verilemez ve sahip çıkılamazdı. Hemen bir Marie Claire dergisi alınsın o zaman.
Adana’da lezzet festivali
Adana Valiliği’nin ev sahipliğinde 6-8 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 7. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’ne sayılı günler kaldı... Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en büyük gastronomi etkinliği olarak nitelendirilen, bu yıl Cumhuriyet’in 100. yılında ‘Erken Cumhuriyet Dönemindeki Menüler’ ana odağında düzenlenen festivali, 1 milyon kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Bu yıl da festivale gösterilen ilgi daha şimdiden çok büyük bir boyut kazandı. Adana ve çevre illerdeki tüm oteller dolmuş durumda.
Festival için Türk Hava Yolları sefer sayılarını artırıyor. Festival geçtiğimiz yıl şehre çok ciddi bir canlılık getirmiş, 200’ün üzerinde konuk, şef, kanaat önderi ve basın mensubu katılım göstermiş, 660 bin kişi de festivali ziyaret etmişti. Üç gün boyunca 261 bin 500 kilo et ve 196 bin 800 litre şalgamın tüketildiği etkinlikte; 233.67 metre ile şişte et pişirme rekoru da kırılmış, 150 milyon Türk Liralık bir ekonomik gelir elde edilmişti. Bir şehir nasıl marka olur derseniz, işte böyle!