Metin Akpınar’la şahane bir muhabbetteydik salı akşamı... Tam 30 yıl sonra yeniden sahneye çıktı usta sanatçı, Maximum Uniq’in hıncahınç dolu salonunda o anlattı biz dinledik, biz sorduk o cevapladı. Evet evet, seyirciler ne sorarsa cevapladı usta sanatçı. Bir nehir söyleşinin sahne versiyonuydu olan biten. (Kitap da yakında) Geçmişin tatlı anıları arasında dolaştık epeyce; hem gelecekten konuştuk, hem bütün nasihatleri cebimize doldurduk.
Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ eşliğinde 81 yaşını da sahnede kutladı Akpınar; “Bu güzel insanların, önümüzdeki süreçte laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde yaşamalarını temenni ediyorum” diyerek pastasının üzerindeki tek bir mumu üfledi. En çok alkışı da bu sözleri aldı tabii.
İşin güzelliği neydi derseniz; yıllardır onu izleyen izleyicilerinin, hayranlarının onunla karşı karşıya durup ona birebir sorular sormasıydı. Heyecanlanan, Metin Akpınar’ın kendisi için ne ifade ettiğini anlatan, anıları olan öyle çok kişi konuşma şansı buldu ki usta sanatçıyla... Soruların ardı arkası kesilmedi tabii.
En merak edilen sofra muhabbetleri
Siyasete çok fazla girilmedi. Yani kimse sormadı. E, amaç iyi hissetmekti, bu söyleşinin herkese iyi gelmesiydi çünkü. En çok merak edilen; Metin Akpınar’ın günler geceler süren sofra muhabbetleriydi. Ki, yıllar önce yaptığım bir röportajın neredeyse bütün gece sürmesi (o gün ‘röportajı ne zaman çözeceğim Allahım?’ diye panik olmuştum!) onuruna ulaşmış biri olarak, çok iyi biliyorum o meşhur sofraları.
Nitekim soru geldi; “Hiç kalkmadan kaç gün oturdunuz bir masada?” “3 gün 3 gece” diye cevap verdi Akpınar. Düşünün, bir masada üç gün hiç kalkmadan muhabbet edebilen ve rakı içebilen bir adam! “Artık eskisi gibi değilim” diye ekledi ama, anjiyo olduğunu belirterek. “En çok kiminle oturmak isterdiniz o masada?” sorusunun cevabı, elbette “Mustafa Kemal Atatürk” idi. Sofra adabı da soruldu elbette Akpınar’ı bulmuşken.
“Rakı buzsuz içilir, arada çay asla içilmez. Rakıya da, çaya da yazık” diyerek raconu kesti ve nokta koydu: “Sallanan masada iç ama sallanan adamla içme!” Zeki Alasya sorulmadan olur mu? “Çok ayrı karakterler olmamıza rağmen, Zeki ile hiç kavga etmedik, birbirimize sesimizi bile yükseltmedik” diyerek, “Evli çiftler bizi örnek almalı” dedi.
Yargılanma süreci yüzünden kırılmış, yalnız bırakıldığını hisseden bir sanatçının, kendini iyi hissetme ihtiyacıyla doluydu o gece. Netflix’te yayınlanan belgeselinin beğeni almasının ardından; sahne işine daha da cesaretlendiğini duydum. Ne iyi oldu, herkese ne kadar da iyi geldi. Çok güzeldi.
DEMODELİK KRALİÇESİ!
Yakın zaman önce patlayan bazı gereksiz polemiklere bakıp “Eyvah Televole günlerine geri döndük” diye yazmıştım. Zaman beni haklı çıkardı. Bakın, yıllar yıllar önce hepimizi meşgul eden gereksiz Hülya Avşar-Gülben Ergen polemikleri yeniden hortladı!
Bir dijital mecrada Hülya Avşar’a “Gülben Ergen’le düet mi, tenis maçı mı?” diye soruldu; “O isim demode” diye cevap verince de, olanlar oldu. Gazete ve internet sayfalarını yine bu ikili süslemeye başladı. Anladığım o ki; Hülya Avşar canı sıkıldıkça, malzeme bulamadıkça, ezeli rakibini diline doluyor. Çünkü onunla polemikleri çok iş yapıyor. Gülben Ergen ise sakin. “Bana sallamak demode olamadı gitti” diye güzel cevap verdi. Ne desin artık?!
Bu polemikler kime yarar peki? Kısa vadede Avşar’a. Yıllardır yeni bir şey üretemedi, yeni bir şey diyemedi, yeni bir lafı yok. Bu iş bir süre haber olmasına yarar, o kadar. Gülben Ergen ise kendini yeniliyor, gelişmeye çabalıyor, önüne bakıyor, daha yapıcı.
Yani ondan bir şey götürmez. Bana gelince… Şu polemiğe yorum yapıp, Televole batağına düştüğüme ben de inanamıyorum!!! Asıl soru ise şu: Neden biz hala bu ikiliyi konuşuyoruz? Z kuşağının elinden mi tutmalı yeni gündemler için?!!
BU ÖZGÜVENE HAYRANIM!
- Kilosuyla ilgili sosyal medyadaki ayarsızlardan sürekli “Zayıfla” eleştirisi alan oyuncu Esra Dermancıoğlu… Göbeğini açıp, “Ben zayıflamazsam ne olur ya? Ayıp etmiş olmazsam, bu şekilde devam etmek istiyorum. Pardon da, çok bebeğim…” demesine hayran kaldım. Kadın böyle mutlu, kime ne?
- “Yaşlı ödülü için çok gencim” diyen 95 yaşındaki İngiltere Kraliçesi Elizabeth… Oldie dergisi, hala kamu hizmetindeki Kraliçe’ye ‘Yılın Yaşlısı’ ödülü vermek istedi bir süre önce ama o “Majesteleri, kişinin hissettiği yaşta olduğuna inanıyor” cevabıyla geri çevirdi. Bu yaşta bu özgüvene hayran kaldım. Kraliçem sen çok yaşa!
Birkaç güzel haber duyalım
- Eyüp Sabri Tuncer, Türkiye Alzheimer Derneği ile birlikte Alzheimer hastaları ve yakınları için bir projeye başladı. ‘Hatıraları Tazeler’ projesi; kokularla hafızamızı tazelerken, Alzheimer hastalığına da dikkat çekmeyi hedefliyor. eyupsabrituncer.com web sitesinde satılan ‘Hatıralar Kolonyası’nın satışından elde edilen gelir; Türkiye Alzheimer Derneği’ne bağlı Gündüz Yaşam Evleri’ne katkı sağlayacak.
- “Bahçedeki limonlarımız dalında kaldı, satılamadı” diyen Çağnur isimli Twitter kullanıcısının imdadına hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hem Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras yetişti. Aras; “O limonları Bodrum’daki ihtiyaç sahiplerine dağıtmak üzere aldık, almaya da devam edeceğiz” dedi. Anında çözüm üretenlere, birine yardım ederken başkalarına da fayda sağlayanlara bravo.