Son dört maçta, üstelik galip durumdayken; üçünde berabere kalan Galatasaray, Sami Yen’de Konya’yı ağırladı. Okan Buruk sağ beke Sallai’yi, sağ bek oynattığı Kaan’ı ortaya çekerek çıktı maça. Muslera’nın ise 429’uncu maçıydı. Dile kolay. Galatasaray tarihinin ‘en çok forma giyen futbolcusu’. Felicitaciones Nando. Gran carrera! (Tebrikler Nando. Harika bir kariyer.) İlginç olan; Yunus’un solda, Barış’ın sağda oynamasıydı. Henüz 2 dakika bittiğinde iki takım da birer korner kullanmıştı bile. 8’de Osimhen’in attığı gol, hemen her zamanki gibi ofsayta takıldı. Osimhen mi çok fazla ofsayta düşüyor yoksa takım Sara’nın ‘pas zamanlama kalitesini’ mi çok arıyor; tartışılır. 21’de maçın en istekli adamı olan Osimhen, yine bir ‘Usain Bold’luk yapıp Adil’in arkasından gelip önüne geçerken takımına penaltı kazandırdı ve kendisi gole çevirdi. İlk yarı; kale önü zenginliği değil de faul zenginliği olan bir mücadele vardı. 4 gün önce oynanan Kiev maçının tamamında 13 faul varken, ilk yarıda tam 21 faul düdüğü çalındı. Sadece bu veri bile maçı özetlemeye yeter. Avrupa maçlarında bir tempo, ne bileyim biraz gol pozisyonları, biraz heyecan filan oluyor. 78’de Osimhen az daha idolü Drogba’yı anımsatan bir gol atacaktı, topuk vuruşunu Slowik çıkardı. 80’de taraftar nihayet Sara’ya kavuştu. Tribünlerin sevgi gösterisi de bu kavuşmanın derecesini gösterdi. Ahmed Kutucu Galatasaray’daki ilk maçında ilk asistini Osimhen’e denedi ama olmadı. Dün akşamki maç; yerli ligimizde oynadığımız futbolun ne kadar ‘vasat’ olduğunu göstermesi bakımından önemli bir örnekti. Yerli ile yabancı maç farkı bu denli olmamalı.