Kardeşim uzun süre Almanya’da amcamın yanında yaşadı. Amcam geçtiğimiz günlerde vefat etti. Bizler kardeşimin evlatlık olarak alındığını biliyorduk. Babamızın buna izni yoktu. Dolayısıyla ortada anlaşılmaz bir durum varken doğrusu ortaya çıktı. Meğerse kardeşim altı yaşlarındayken öldü gösterilmiş, sonra yeniden doğmuş gibi yeni nüfus kaydı oluşturulmuş. Anne-babası da amcam ve eşi olarak gösterilmiş. Böylece evlatlık ilişkisi kurmadan, doğrudan kendi evlatları gibi nüfusa kaydı yapılmış. Burada sahtecilik yok mu? İ.K.
* * * * *
Okuyucumun anlattığı olayda sahtecilik yok dersem, hukuk sisteminden sahteciliğin tümünü yok etmiş olurum. Bundan daha büyük sahtecilik olur mu? Yaşayan birini öldü göstereceksin, sonra onu kendin doğurmuş gibi dirilteceksin. Bu da sahtecilik değil ise başka nedir ki? Şimdi, nüfus kayıtlarının doğru yazılması esastır. Bazı nesep ilişkisi nedeni ile bakılan davalarda, zamanaşımından söz edilir ama, bu gibi sahtecilik hallerinde zamanaşımından söz edilmez. Şayet zamanaşımını kabul edip belli süre geçtikten sonra durumu kabullenmek, hileli nesep ilişkisine, bilerek sebep olunan hukuka aykırı işlemlere ve hatta suç işlenmesine öden vermek anlamına gelir ki Yargıtay’ın bu gibi hallerde zamanaşımı olmayacağına dair kararlar vardır.
* * * * *
Örneğin: “Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. Bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısınca açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı). Düşünün ki suç işlenerek, kasten yaşanmış bir olay hakkında dahi bu karar verilmişken, hile ile başvurulan bu gibi yollar için zamanaşımı söz konusu olmayacaktır. Okuyucumun sorusu içinde “Kardeşin yasal olarak evlatlıktır, dava etmene gerek yoktur diyebilir misiniz?” cümlesi var ki yukarıdaki açıklamamdan böyle bir sonuç çıkmadığından eminim, okuyucum da böyle bir sonuç çıkarmasın. Zaten tartışılan da evlatlık değil, hileli yolla nesebi sahih evlat tescili. Yapılan her türlü hileli işlemin, üstelik bu hile kamu görevlisi tarafından işlenmişse sineye çekmenin mümkün olmayacağını her zaman yazmışımdır. Yeter ki dava açma yetkisi bulunan kimse girişimde bulunsun.