1974’te babam köydeki arazisini okul yapılması için köy muhtarlığına bağışlamış ama bu yere okul yapılmamış. Babam arsayı geri istemiş ama alamamış. Sonuçta 10 bin TL’ye satın almış ve köy muhtarı ile iki azanın imzası ile arsanın babama devri kabul edilmiş. Babam vefat etti. Şimdi elimizde bu imzalı belge var ama arsa hayattayken babam adına tescil olunmamış. Bu gün bu belge ile dava açsak adımıza tescil yaptırabilir miyiz? Z.C.
* * * * *
Doğrusu bugünün şartları ile okuyucuma böyle bir belge ile gayrimenkul tescilinin yapılamayacağını söyleyeceğim ama aşağıda bir ihtimalden daha söz edeceğim. Azz sonra! ‘Neden adlarına tescil yaptıramazlar’ın açıklaması şu; bilindiği gibi gayrimenkullerin devri tapu müdürlüklerinde yapılır. Öyle düz beyaz kağıda yazılmakla gayrimenkul alınıpsatılmaz, devir yapılmaz. Peki bu bir taahhüt olabilir mi? Hayır olamaz çünkü gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri de resmi şekle tabidir, noterde yapılır, şekle tabi olmayanlar da geçersizdir. Okuyucumun bahsettiği belge de üç imzalı ama şekil şartına uygun değil, dolayısı ile okuyucuma ‘bu belge ile adınıza tescil yaptırabilirsiniz’ diyemeyeceğim.
* * * * *
Şimdi okuyucumun moralini bozduktan yukarıda değindiğim küçücük bir ihtimalden söz edeyim. Okuyucum 1974’ten söz ediyor. Acaba bu yılda okuyucumun sözünü ettiği arsanın bulunduğu köyde kadastro geçti mi? Şayet kadastro geçmedi ise işte bu küçük ihtimal de gerçekleşir. Zira kadastro geçmeyen bölgelerde arazi satışı böyle elden yapılan yazılı sözleşme ile yapılabilirdi. Buna muhtarlar mühür bastığı için de muhtarlık senedi denilir ve geçerli olurdu. Kadastro geçtikten sonra da bu tür satışlar yapılamazdı. Evet şayet 1974 tarihinde bu yerde kadastro çalışması yapılmadı ise bu yerin satışı için yapılan geçerli kabul edilebilir, tescil için kullanılabilir. İşte kadastro geçmeme ihtimali küçük bir ihtimal olduğundan bu hususa küçük bir ihtimal diyerek değindim.