Taksirli suç iki çeşit

Vatandaşa çarpan, ezen, öldüren kişiler üç gün sonra dışarıda geziyor. Bu durum bir hukuki hata mıdır? Bir kayırma mıdır yoksa hukukun işleyişindeki doğru yol mudur? Yani birini öldüren kimsenin cezaevinde olması gerekmez mi? K.L. 

Konu sadece okuyucumun değil, toplumun geniş kesiminin aklını kurcalayan bir husus. Bunu biliyorum, ancak hukuk şu iki noktayı ayırıyor. Birini kasten öldürmek farklı, bir trafik kazası sonucu öldürmek farklı değerlendiriliyor. Yani birine karşı bir fiil ile bir kimsenin hayatına son verilirse bu kasten işlenmiş bir suçtur. Ancak trafik kazası sonucu vefatta taksirli bir suç söz konusudur. Taksirli suçlar, hareketin istenilmesi ama istenilmeyen bir sonucun doğmuş olması halidir. Yani aracı olması gerekenden hızlı kullanmak birinin öldürülmesi demek değildir ama bu sonuç doğduğunda ortada bir suç vardır ama bu suç taksirli suçtur. Cezası vardır ama ceza kasten öldürme gibi ağır bir ceza değildir. İşte bunun için taksirli suç işleyen biri için uzun süreli hapis cezası verilmez. Taksirin durumuna göre tutuklanmaz. Taksirli suçun durumuna göre diyorum çünkü taksirli suç da ikiye ayrılır. Fiil netice itibarıyla bir suçun işleneceğini makul düşünen insanlar için bir suça neden olacağı anlaşılabilir nitelikte ise, örneğin yayalara yeşil yanan bir yaya geçidine araçla girip ölüme neden olunmuş ise bu bilinçli taksirdir ki cezası ağırdır. Suçu işleyenin tutuklanma ihtimali büyüktür. Dolayısıyla durum fiile göre değerlendirilir. 

Peki soru suç ve cezalar konusu iken şiddetle karşı olduğum bir hususu yeni yılın başında ısrarla bir kere daha yineleyeyim. Televizyonlardaki şiddet ve hiddet içeren dizilerden BIKTIM USANDIM. Artık isyanlardayım. Bin çeşit silah, yüz bin çeşit katliam, çatık kaşlar, nefret ifadeleri ana fikir olmuş. Ancak bu durum toplumu özellikle gençleri olumsuz etkiliyor. Suç sayısını arttırıyor. Israrla yineliyorum, bu uygulamaya üç kuruş için devam edilmemeli, toplumun sağlığı için son verilmeli. Yeter artık.