Marilyn Monroe sadece yaşadığı dönemin değil, tüm zamanların güzellik ikonu haline gelen bir isim. “Güzellik” yaşamı boyunca Marilyn için çok önemli bir konu oldu. Hayatını anlatan “Marilyn Monroe ve Bilinmeyen Hayatı” ve “Marilyn, Aşk, Ölene Dek” adlı kitapları yaklaşık 3 sene kadar önce okumuştum ama bu yazıyı yazmadan önce ikisini de yeniden karıştırdım.
Marilyn için güzellik ses tonundan, tırnak şekline, kemer tokasından, kirpik ucuna kadar detaylarda gizli olan bir kavramdı. Bu yüzden değişime ismi ile başladı ve Norma Jean adını, yapımcısının da önerisiyle Marilyn Monroe olarak değiştirmesiyle yaşamı da müthiş bir ivmeyle değişmeye başladı.
ONUN DA KİLOLARI İLE BAŞI DERTTEYDİ!
Birçoğumuz gibi Marilyn Monroe’nun da kiloları ile başı dertteydi. İnternette onun hızla zayıflamak için bağırsak paraziti yuttuğunu okuduğum bir yazı vardı ki, gözümdeki şahane kadın imajı bir anda yerle bir olmak üzereydi. Yani aklı başında olan hiçbir kimse, böyle bir kötülüğü kendine yapamaz. Ancak söz konusu dünyayı sarsan bir güzellik ikonu olunca, hakkında olur olmadık şeyler yazılabiliyor. Hakkında yazılan kitaplarda ise yıldızının parladığı dönemlerde yapımcıların kendisinden kilo vermesini istediği, bunun için de Monroe’nun çok çaba sarf ettiği yönünde bilgiler var. Hatta önemli çekimlerinden önce ödem atmak için sık sık bitki çayı içtiği de belirtiliyor.
Marilyn her sabah erken kalkar ve bir uzun tempolu yürüyüşlere ve hafif koşulara çıkarmış. Hatta memelerinin dikleşmesini sağlamak için ellerine hafif ağırlık alarak koşu yaptığı da kitapta yazan bilgiler arasında. Sabahları kahvaltı yerine soğuk süt içerek güne başlıyor ve akşamları da dondurulmuş ürünler yiyormuş. (böyle zayıflanır mı bilemedim şimdi) Şöhretinin zirve yaptığı yıllarda ise psikolojik sorunlarının artmasıyla doktorlarını dinlemeyip, uyku haplarını şampanya ile karıştırarak içmeye başlıyor.
BURUN-ÇENE İLİŞKİSİNİ ÖNEMİNİ BİLİYORDU!
Marilyn’in estetik yaptırıp yaptırmadığı uzun süre tartışılan bir konu oldu. Ancak Plastik Cerrah Michael Gurdin’in 1950-1962 yılları arasında tuttuğu yıldıza ait tıbbi notlar ve röntgenler, Marilyn’in estetik yaptırdığı görüşünü büyük ölçüde destekledi. İncelenen hatta açık arttırmaya çıkan röntgenlerde ünlü yıldızın çene kemiğinde ve burnunda çeşitli müdahaleler olduğu görüldü. Yani çene ve burun ikilisinin önemini hepimizden önce Marilyn biliyordu.
Burun ve çene ikilisi bugün bile güzellik algımızda bence hak ettiği yerde değil. Tek başına baktığınızda burun ve çene düzgün görülebilir, ancak yan profilinizi değerlendirirseniz, burun kavisiniz ile uyumlu bir çene hattı yüzünüzü çok daha karakteristik ve güzel gösterecektir.
KLASİKLEŞEN DETAYLAR
Bugün hala peşinden koştuğumuz tüm detayları onun sayesinde sevdik. İnce bir bel, kum saati şeklinde vücut silueti, kırmızı rujun tüm görüntüyü değiştiren güçlü albenisi, mermer gibi bembeyaz ve parlak bir ten, kısa modern saçlar, bakışlardaki feminenliği zirve yaptıran kıvrık kirpikler bugün bile sahip olmak için zaman, emek ve para harcadığımız detaylar oldu.
BUGÜN YAŞAYDI…
Marilyn Monroe bugün yaşasaydı tam 91 yaşında olacaktı, yani babaannemle aynı yaştalar. Eğer bugün sahip olduğumuz estetik cerrahi imkanları onun yaşadığı dönemde de kullanabiliyor olsaydık, eminim kendisi şu 3 işlemi çok sevecekti…
- Daha canlı, pürüzsüz ve ışıltılı bir ten için iğneleme yöntemi olan; dermapen tedavisi
- Yüzdeki kırışıkları ve yaşlılık çizgilerini ortadan kaldırarak porselen bir görünüm sağlayan; botox uygulaması
- Kıvrımlı kadınsı hatlar ve kum saati silueti sağlayan; liposuction ve yağ enjeksiyonu
“STİL BİR BÜTÜNDÜR”
Güzelliği ile ikonikleşen Monroe’nun çok tipik bir özelliği de stilinin her daim aynı çizgide olması. Başkan Kennedy’e doğum günü şarkısını söylerken de, kulisinde bornozla senaryo okurken de, sahilde sadece yün bir hırka ile poz verirken de her zaman feminen stilini kullanmayı çok seviyor.
“Kedi Gözü” stili okuma gözlükleri, “Wayfarer” adıyla bilinen ve onunla klasikleşen güneş gözlükleri, eldivenler, yüksek bel pantolonlar, tek parça mayolar, baseball oynarken bile giydiği topuklu ayakkabılar, metalik renkler, ihtişamlı mücevherler ve sade kaşmir palto ve trençkotlar Marilyn Monroe tarzının olmazsa olmazları…
HER SARIŞIN KENDİNİ MARİLYN SANMASIN
Bu parçalar bugünkü şehirli kadının stilinde bile hala çok büyük yer kaplıyor. Monroe’nun stilinden detayları günlük hayata taşımak için ille de saçları platin sarısına boyamaya gerek yok. Sarı saç, bence herkesin taşıyabileceği bir şey değil. Bir kere, her gün makyaj yapmıyorsanız lütfen sarıdan uzak durun. Sarı saç mutlaka ciltte ve gözlerde ışıltı, renk, gölge istiyor. Eğer Burcu Esmersoy değilseniz, sarı saçlara az da olsa mutlaka makyaj desteği gerekli. İkincisi sarı saçın bakımını yapmak meşakkatli bir iştir. Sarı saç havuzda, denizde hatta kimi zaman cila yapılmadığında bile yeşile çalan bir ton alabilir. Açılma işlemleri saçı yıpratabilir, mısır püskülüne çevirebilir. Bunlara dikkat etmek, saçlara düzenli olarak cila ve bakım yaptırmak gerekir.
Sarı saç genci yaşlı, yaşlıyı ise genç gösterir. Platin sarısı saçlara bir de kalın bazlı ağır bir makyaj ve perde gibi kalın gür kirpikler eklerseniz, bu görüntü yaşınızı daha büyük gösterecektir. Bu yüzden Monroe tarzını kendi stilinize uyarlamak için sadelikten ve dengeden şaşmayın…