Uğur AlkaparCunda'da üç gün

HABERİ PAYLAŞ

Cunda'da üç gün

Geçen hafta Cunda’daydım. Üç günlük ziyaretimde mümkün olduğunca çok yer gezip gördüm. Dönüşte de Edremit’e uğradım.

158 YILLIK TARİH

Kısa sürede Cunda’nın simgesi haline gelen Despot Evi 1862 yılında inşa edilmiş. O dönem Yunan egemenliği altındaki Cunda’ya Ortodoksların despot adı verilen din adamı tarafından yaptırıldığı için adı Despot Evi. 1877’de Osmanlı Devleti binayı Sine Kilisesi’nden satın alır ve hükümet binası olarak kullanmaya başlar. 1921’den sonra Öksüzler Yurdu ve ilkokul olarak hizmet vermeye devam eder.

Haberin Devamı

Cundada üç gün

1980’de yurt yeni binasına taşınınca terk edilir ve metruk bir hale gelir. 2015’te Kültür Bakanlığı’ndan kiralanan Despot Evi aslına uygun bir şekilde restore edildi ve geçen yıl otel olarak tekrar açıldı. Despot Evi’nin detayları o kadar güzel işlenmiş ki hayran olmamak elde değil. Aşırı gösterişten uzak, sade ve dönemini yansıtan odalar, 6-7 metrelik tavanları ve dev pencereleriyle müthiş bir ferahlık hissi veriyor.

Tarihin kokusunu iliklerinize kadar hissettiğiniz Despot Evi’nde odalar teknolojinin nimetlerinden yararlanılarak, beş yıldızlı tesislerin konforuyla tasarlanmış. Tüm bunlara turizm otelcilik okudukları belli olan gençlerden oluşan ekibin konukseverliği de eklenince Despot Evi kusursuz bir tatil deneyimi sunuyor.

ÇOK YÖNLÜ ŞEF

İsim olarak Despot Evi’nin inşa yılını taşıyan restoranı 1862, şef Fırat Siriş’e emanet. Menüde Cunda’nın tüm lezzetleri mevcut. Deniz kenarındayken denizden çıkan şeyleri yemeyi tercih ediyorum. Ahtapot ızgara ve sadece Cunda- Ayvalık arasında yetişen papalina balığı şahaneydi.

Cundada üç gün

Şefin ısrarı üzerine yediğimiz baby kalamar tava ise tek kelimeyle efsaneydi. Tazeliğinin lezzetinin yanı sıra çok iyi pişirilmişti. Fırat Siriş çok yönlü bir şef. Sadece mezeler ve deniz ürünleri konusunda yetkin değil, her mutfağı iyi biliyor. Benim İstanbul’a döndüğüm gün İtalyan yemekleri gecesi vardı mesela. Kış boyunca da açık olan Despot Evi’ni her mevsim ziyaret edebilir, 1862’nin yemeklerini tadabilirsiniz.

DOĞAYLA İÇ İÇE

Bu yaz tatilde de sosyal mesafe iyice önem kazandı. Cunda’daki Fora Glamping bu konuda endişe duyanları çok mutlu edecek bir alternatif sunuyor. 20 dönüm zeytinlik alana kurulu Fora’nın karavan evleri ve bungalovları birbirinden metrelerce uzakta.

Haberin Devamı

Cundada üç gün

Ayrıca Cunda’da kendi plajı olan nadir otellerden biri. Glamping lüks kamp anlamına geliyor. Ama unutmayın şartları çadırlardan iyi de olsa eninde sonunda lüks otellere göre daha mütevazı şartlarda tatil yapacaksınız. Odalarda klima, tuvalet, duş mevcut. Konfor 3-4 yıldızlı otellere denk. Tabii en büyük güzelliği ise doğayla iç içe olmanız, huzuru yakalamanız. Tesisin restoranı dışarıdan gelen müşterilere de hizmet veriyor.

Cunda’da Fora’daki gibi denizin neredeyse üzerinde yemek yiyebileceğiniz fazla restoran yok. Doğal olarak Cunda’nın deniz nimetlerinden sonuna dek yararlanıyorlar. Ama et ve mangal konusunda da iddialılar. Fora Glamping’in ekibi de hem hijyen ve temizlik, hem konukseverlik hem de ustalık konusunda bir alkışı hak ediyor. Hepsi de iyi bir tatil geçirmeniz için ellerinden geleni yapıyor.

Haberin Devamı

Şahane bir doğa, güzel yemekler ve iyi hizmet. İşte keyifli tatilin formülü.

CUNDA’NIN EN İYİ RESTORANI

Cunda’nın en iyi restoranı deyince kimse birbiriyle tartışmadan direkt Bay Nihat’ı gösteriyor. Bunun nedenini biraz araştırınca çok basit bir cevap çıkıyor karşımıza: İnsan ilişkileri. Servis çok iyi. Yıllardır değişmeyen garsonlar çok ilgili.

Cundada üç gün

Birkaç kere geldikten sonra sizin ne yediğinizi ne sevdiğinizi unutmuyorlar. Diğer tüm restoranlarda benzer malzemeler, benzer yemekler var. Ama tabii açıldığından beri burada olan Savaş Şef’in yeteneği ve becerisi fark yaratıyor. Reçeteler de hiç değişmiyor.

1978’de Bay Nihat’ı açan Ahmet Nihat Bekit 87 yaşında ama hâlâ işinin başında. Oğulları Volkan- Hakan Bekit kardeşler mutfaktan servise kadar her şeyle kendileri ilgileniyor. Böyle olunca da ‘Cunda’nın en iyi restoranı’ unvanını gururla taşıyorlar.

EDREMiT’TE BAHAR

Dostum Ekrem Yanbolluoğlu İstanbul’da yeme içme dünyasında uzun bir süre çalıştıktan sonra hayallerini gerçekleştirmek için memleketi Edremit’e döndü. Üç yıl önce burada Bahar Lokantası’nı açtı.

Bahar’ın personeli kadınlardan oluşuyor, onlara istihdam yaratıyor. Öyle ki motorla evlere servisi bile kadınlar yapıyor. İlk bakışta sıradan bir esnaf lokantası gibi görünse de Bahar, bölgenin çok önemli bir gastronomik değeri haline dönüştü. Yolu bölgeye düşen gurmeler, televizyoncular, belgeselciler, gazeteciler, buraya uğrayıp yemeklerin tadına bakmadan geçemiyor. Bunun da bir nedeni var. Bahar’da tüm malzemeler civardan sağlanıyor. Hepsi de Kazdağları’nın müthiş ikliminde yetişen, taze ve lezzetli ürünler.

Cundada üç gün

Sadece Bahar Lokantası için üretim yapan köylüler bile var. Etler de bu konuda büyük üne sahip, İstanbul’daki et lokantalarının da abonesi olduğu Balıkesir bölgesinden.

Ekrem’in yeni hedefi ise Kazdağları’nda kendi sebzelerini yetiştirmek. Yeme içme dünyasının bölgesel tedarike odaklandığı şu dönemde Edremit ve civarının en iyi malzemeleriyle en iyi şekilde yapılmış yemeklerini yemek için illa Bahar’a uğramanız gerekiyor. Edremitliler çok şanslı.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder