Son dönemde çoğalan et restoranları arasında öne çıkan birkaç markadan biri Beeves Grill&Brasserie. Markanın hem patronu hem de şefi olan Sidar Budak’ı YouTube’da bir milyondan fazla izlenen antrikot pişirme videosuyla tanıyor olabilirsiniz. Fen Lisesi’ni bitirip sonra makine mühendisi olan Sidar Bey’in baba mesleği hayvancılıktan dolayı gözü veterinerlikteymiş oysaki. Bugün ailenin Gebze ve Kars’ta çiftlikleri var. Şu an açık olan dört şubeye etler buralardan geldiği gibi, başka restoranlarla da tedarikçi olarak çalışıyorlar.
Kendi restoranlarında bulunan her şeyi şefin eşi, sağlıklı beslenme koçu Derya Budak’ın yönettiği ‘etineniyisi.com’da da satıyorlar. Bu arada Cidde ve Riyad’da da üç burger bir steakhouse şubeleri bulunuyor. Sidar Budak gerçekten ilginç bir insan. Etçiliğe o kadar meraklıymış ki genç yaşta Güney Amerika’ya gitmiş. Uzun yıllar Miami’de bu konuda çalışmış.
Öncesinde İstanbul’da dönemin en uçuk kulüplerinde DJ’lik yapmış. Her ortama girip çıkmış. 2009 yılında Türkiye’ye döndükten sonra 2010’da Şaşkınbakkal’daki ilk Beeves’i açmış. Sidar Şef, restoranlarında sadece Angus türü hayvanların etlerini kullanıyor. Burgerler de dry aged yani dinlendirilmiş etlerden yapılıyor. Meraklıysanız ve dinlerseniz size saatlerce et anlatabiliyor.
Ataşehir’deki şube çok şık. Genişçe bir açık mutfağı var. Ekibi çalışırken izleyebiliyorsunuz. Altında ise 1500 metrekarelik dev bir üretim tesisi bulunuyor. İnternet satışı ve şube tedarikleri buradan yapılıyor. Beeves’e şu an dört noktada ulaşabilirsiniz: Ataşehir, Kartal, Kurtköy ve City’s Nişantaşı.
EŞSİZ MANZARAVE İYİ YEMEK
Karaköy’de, aralıkta açılan JW Marriot, birçok otel gibi pandemide kapalı kaldıktan sonra haziranda geri dönmüştü. Eski bir handan, 130 odalı şık bir otele dönüşen bina, hem lüksten ödün vermeyip hem de tarihi dokuyu korumayı başarmış. Emre Ergani’nin danışmanlığını yaptığı Sky Bar ve Octo ise kaldığı yerden İstanbul macerasına devam ediyor.
Terastaki Sky Bar, tartışmasız İstanbul’un en iyi manzaralarından birine sahip. Galata Kulesi, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Haliç, Kız Kulesi ve Boğaz Köprüsü’nü aynı anda görebildiğiniz manzaraya özellikle gün batımında doyum olmuyor. Minik bir havuz da bulunan terasta kokteyl yudumlamak, sonbaharın son ılık günlerinde büyük keyif. Octo ise özellikle deniz ürünleri ile öne çıkıyor.
Portekizli şef Jorge Lavos Costa’nın menüsünde hem çok tanıdık mezeler hem de denemek isteyeceğiniz yemekler bulunuyor. Deniz tarağı ve ceviche’nin hakkını fazlasıyla vermişti şef. Norveç usulü ahtapot salatası damak tadımıza çok yakındı. Yabancılık çekmedik. Menüdeki ızgara kalamar ve dinamit karides de masayı renklendirdi.
Basmati pirinciyle servis edilen minekop ise uzun zaman anlatacağım lezzette bir sosla pişmişti. Octo’ya kış sezonu boyunca gidip manzara ve yemeklerin keyfini çıkarabilirsiniz ama Sky Bar’ı görmek istiyorsanız acele edin çünkü orası havalar biraz bozunca rüzgar ve soğuk yüzünden açılmayacaktır.
KEKİK MUCİZESİ
Biz küçükken hasta olduğumuzda zorla kekik suyu içirirlerdi. Zorla diyorum, biz Hayat Gazoz ve meyve suyuyla geçsin istiyorduk. Meğerse büyüklerin bir bildiği varmış. Zürih Üniversitesi’nin yaptığı ve 46 ayrı üniversitenin de onayladığı bir araştırmaya göre kekik yağının içindeki carvacrol hammaddesi, Covid-19 virüsünün DNA zincirini parçalayarak, virüsü yok edebiliyormuş! Şu anda piyasada carvacrol içeren, kekik tadında ağız spreyleri, el dezenfektanları mevcut. Kekik sadece lezzetli bir baharat değilmiş!
MELANJ GECELER
Davran Kardeşler İstanbul gece hayatının önemli ikilisidir. Mehmet Davran işletmeci, Mert Davran ise bir müzisyen, performans sanatçısı olarak mekanlarını kaliteli bir kitleyle doldurmayı hep başarmıştır. Davranlar, geçen sezon Meftun olarak başladıkları eğlenceye yine Ortaköy’deki aynı mekanda Melanj ismiyle devam ediyor.
23 Ekim Cuma akşamı açılışı yapacak olan Mert Davran, sezon boyunca çarşamba, cuma ve pazarları arabesk gecesiyle sahnede olacak. Cumartesileri Özgün, ayda bir kez de Ayla Çelik konukları coşturacak. Geçen yıl olduğu gibi sürpriz konuklar da ortamı renklendirecek.
CABBAR NASIL BAŞARDI?
Nişantaşı’ndaki Cabbar sezon ortasında, tam pandemi döneminde açılmasına rağmen kısa sürede müdavim yaratmayı başarmıştı. Geçen hafta uzun bir aradan sonra mekanı ziyaret edince neden beğenildiğini bir kez daha hatırladım. Öncelikle hem şık hem de ferah bir ortam söz konusu. Yüksek tavan, üzeri kapanabilen bahçe, gözü yormayan renkler…
Bu nedenle saatlerce orada oturasınız geliyor. Sohbet uzayıp gidiyor. İkinci neden yemekler. Mezeler o kadar çeşitli ki, her seferinde farklı şeyler deneyebiliyorsunuz. Tekrar gelmeniz için bir sebep oluyor. Kebap konusunda ise şehrin en iddialı yerlerinden biri haline geldi Cabbar. Ara sıcakları bile, hellimli ciğer gibi etli şeyler. Kebap sunumu ise harika. Masalara altı sıcak ızgaralarla geliyor ve etler hep sıcak kalıyor.
Serkan Koca ve ekibinin konukseverliği de üçüncü bir neden. Genç kadın ve erkeklerden oluşan servis ekibi hiçbir detayı atlamıyor, yemeğinizin iyi geçmesi için canla başla çalışıyor. Cabbar yeni başladığı kahvaltısıyla da çok konuşuluyor. Cumartesi ve pazarları sunulan kahvaltıyı en kısa zamanda denemenizi tavsiye ediyorum.