Geçen cuma Uniq Hall’de sahnelenmeye başlayan ‘İzmir’in Kızları’nı izlemek için birkaç sebep var. İlki hepimizin geçmişine kazınmış, her biri ayrı anıya dokunan Sezen Aksu şarkıları. İkincisi gösteri boyunca gözlerinizi alamadığınız Gökçe Bahadır’ın hem duruşu ve güzelliği hem de yeteneği ve etkileyici oyunculuğu.
Abba’nın şarkılarından yapılmış ‘Mamma Mia’ müzikali gibi, ‘İzmir’in Kızları’ da Sezen Aksu’nun parçalarının yedirildiği bir oyun. Ama aklınıza Batılı standartlardaki bir müzikal gelmesin. Daha çok ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’, ‘Şen Sazın Bülbülleri’ gibi 80’lerde yapılan yerli işlerin havası var.
Zaten olaylar da o dönemde geçiyor. Derya Alabora ve Parla Şenol gibi ustaları sahnede izlerken, olayların tatlı akışına kendinizi kaptırırken, hani herkes arkadaş, hani oyunlar sürerken, gösterinin zaman zaman piyesleşmesine çok takılmıyorsunuz. Ya da Poyraz’ı canlandıran Olgun Toker’in asla şarkı söyleyememesine gülümseyip geçiyorsunuz.
Çünkü sahnedeki oyuncuların enerjisi size de geçiyor ve gecenin sonunda salonu mutlu ve pozitif hislerle terk ediyorsunuz. Bir gösteriden de beklediğim bu açıkçası. Gerisi çok da önemli değil.
Maslak’ta 3 bin kişi
Kağıthane’deki Wal macerası kısa süren Klein küllerinden doğuşu simgeleyen yeni kulübü Klein Phönix’i Maslak’taki Atatürk Oto Sanayi Sitesi’nde açtı. Yıllar önce Venue adıyla sık sık gittiğimiz mekan yenilenip başka bir kimliğe bürünmüş. Adettendir, dans kulüplerine 01.00’den önce gidilmez.
Ama gelin görün ki saat daha 24.00’de kapıda 100 metre kuyruk vardı. Bu kuyruk adeta Berlin’in meşhur kulübü Berghain havası yaratmıştı. Girer girmez solda, DJ’in arkasında geniş bir VIP bölümü var. Girişte bileklik takılan şanslı azınlıktansanız, yeriniz burası. Ama Şeyma Subaşı gibi bilekliği unutursanız güvenlik sizi içeri almaz! Şeyma ancak yüzüne ışık tutup “Ben Şeyma Subaşı!” diye kendini tanıttı da içeri girebildi.
Neyse efendim, VIP’te Hacı Sabancı’lar, çeşitli dizi oyuncuları, mankenler falan olabilir ama Klein ruhu aşağıda, DJ’i cepheden görüp yüzüne bakarak dans edenlerin olduğu bölümde yaşanıyor. Buradaki insanlar yukardakilerden daha fazla eğleniyor.
İstanbul’da hâlâ 3 bin kişilik bir kulübün dolması gece hayatı sektörü için umut verici. Bu arada Klein yaz gelince 6 bin kişilik bahçesini de açıp eğlenceyi açık havaya taşıyacak. İstanbullu kulüpçüler artık oralarda nefes alacak.
İstanbul aşkına
Time Out’un dünyanın birçok büyük şehrinde yaptığı ‘Love’ projesinin Türkiye ayağı ‘Love İstanbul’ kentin gizli kalmış mekanlarını keşfediyor. İşin içinde bir de ödül töreni var. Semt elçilerinin, mekan sahiplerinin ve mahalle sakinlerinin katkılarıyla hazırlanan listelerin birincilerine ödülleri geçen hafta Çırağan Sarayı’nda verildi.
Time Out İstanbul Genel Yayın Yönetmeni Deniz Huysal’ın ev sahipliğinde düzenlenen gecede her kategoride birinci olan toplam 10 mekana ödülleri verildi. Meltem Cumbul, Yonca Evcimik, Oğulcan Engin, Mehmet Dinçerler, Fatoş Yalın, Gülay Afşar gibi gibi ünlü isimler de oradaydı.
Yıldız geliyor
Bir şef için Michelin yıldızına sahip olmak, sınıf atlamak, ustalığının tescillenmesi demek. Ülkemizde gezen bir Michelin komitesi olmadığı için bu topraklarda henüz o yıldızı görmek mümkün değil. Ama yıldızlı şefler buraya gelebiliyor.
Michelin yıldızlı Alman şef Michael Riemenschneider önümüzdeki ay Karaköy’de Spektr by MR adlı restoranını açıyor. Daha sonra Levazım ve Bodrum’da bir ‘Spektr by MR’ daha ve ‘Atelier Celine’i açacağı söyleniyor. İstanbul’daki yeme içme dünyasını takip edenler bu iddialı şefi dört gözle bekliyor. Bakalım neler yiyeceğiz!