Beyoğlu’nda Çiçek Pasajı 1876’da Cite de Pera adıyla açıldığında 24 dükkan ve 18 lüks daireden oluşuyormuş. Yani bugünün altı AVM üstü rezidans yapılarının ilk örneklerinden. Maison Parret ve Vallaury'nin pastanesi, Nakumara'nın Japon mağazası, Dulas'ın Natürel çiçekçisi, Schumacher'in hamur işleriyle ünlü fırını, Yorgo'nun meyhanesi, Keserciyan'ın terzihanesi, Acemyan'ın tütüncü dükkânı, Hristo'nun kafesi gibi şehrin sosyetiklerinin büyük rağbet ettiği ve genelde azınlıkların sahibi olduğu işletmelerle doluymuş 1920’lerin başında pasajda çiçekçilerin artmasıyla Çiçek Pasajı olarak anılır olmuş.
40’lardan itibaren ise işletmeler meyhaneye dönüşmeye başlamış. 10 Mayıs 1978’de bakımsızlık nedeniyle çöken bina 1988’de restore edilmiş, 2005’te ise tekrar yenilenmiş. 1990’larda Beyoğlu’nun eski ihtişamına kavuşmasıyla yükselen Çiçek Pasajı bir 20 yıl daha cazibe merkezi olmaya devam etti.
Ama son on yıldır İstiklal Caddesi müdavimlerinin Beşiktaş, Moda, Topacağı ve Arnavutköy gibi semtlere dağılmasıyla Beyoğlu’nun misafir profili değişti. Tarihi boyunca iniş çıkışlar yaşayan Pera’yı eski günlerine döndürmek için çalışmalar devam ediyor.
Bunlardan biri de bu cuma 5’incisi yapılacak olan ‘Yeniden Çiçek Pasajı’ etkinliği. Pasajda buluşan konuklar genç şeflerin Balık Pazarı esnafının nostaljik lezzetlerine getirdikleri yorumlarla oluşan yemekleri tadacak. Can Bonomo ve Güntaç Özdemir’in sahne performanslarıyla coşacaklar.
FAVORİ OCAKBAŞI
Bugün Beyoğlu’ndan gidiyoruz. Geçtiğimiz aylarda Favori Lezzetler Ödülleri’nde Nevizade’deki Babel en iyi ocakbaşı seçilmişti. Sonunda mekanı ziyaret etme fırsatı buldum. Son 3 yılı şu anki yerinde olmak üzere, 6 yıldır Beyoğlu’nda hizmet veren Babel’e girdiğinizde adeta bir zaman tünelinden geçiyorsunuz.
Nostaljik havası size o eski günlerin etrafında toplanılan, uzun muhabbetler edilen ocakbaşlarını hatırlatıyor. Bol müdavimi bulunan Babel hafta içi bile dolu. O ödül boşuna alınmamış dedim içimden. Personelin ilgisi esnaf lokantalarında gördüğünüz samimiyeti taşıyor.
Zaten artık sadece iyi yemek değil o tür güzelliklerin peşine düşüp mekan aramıyor muyuz? Babel’in mezeleri meyhane kategorisindeki restoranlarla yarışacak kadar lezzetli, taze ve çeşitli. Ama tabii buraya gelişinizdeki esas amaç etleri tatmak olmalı. İster Adana, Urfa kebap yiyin isterseniz kuzu şiş, kaburga. Etlerin hiçbirinde rahatsız edici bir koku ya da ağır gelen bir tat yok.
Her yer ‘steak house’ dolu olabilir ama yine de et işini en iyi kebapçılar biliyor. Üstelik fiyatlar da sürprizli. Korkmayın, olumlu bir sürprizden bahsediyorum. Şiş ve kebaplar 35-50 TL aralığında. Bu fiyata bu kalitede et yemek demek hâlâ mümkünmüş!
CUMARTESİ ATEŞİ
Cumartesi gecesi elektronik müzik severler nereye koşacaklarını bilemeyecek. Maslak’taki Klein Phönix’te Alman DJ ve prodüktör Micael Mayer pikapların başında olacak. Binbirdirek Sarnıcı’nda Kanadalı ikili Bob Moses var. Esas bomba ise yine Maslak’taki Volkswagen Arena’da.
Dans müziğinin sınırlarını zorlayan grup Stavroz, Burn’ün sponsorluğunda bu cumartesi İstanbullularla buluşuyor. Duyduğuma göre biletlerin büyük bölümü şimdiden satılmış. Ülkemizde azımsanmayacak bir hayran kitlesine sahip grup uzun süredir bu coğrafyada seyirci karşısına çıkmıyordu. Stavroz sevenlerin coşku dolu bir gece yaşayacağı kesin!