EMRE-Marcao-Semih-Lines dörtlüsü belki de hayatında ilk kez bir arada oynadı. Özel hayatlarında kimin kaç çocuğu var, bilirler mi? Emin değilim. O kadar birbirine yabancı bir savunma zinciri. Ancak kader onları sezonun son maçında bir araya getirdi. Zincir olamadıkları gibi yedikleri 4 gole de engel olamadılar. Özellikle Emre ve Semih’in neden yedek kaldıklarını bu maçta daha iyi anladık. Kaleci İsmail için sadece Galatasaray’ın kalecisi olamaz desem, çok mu haksızlık etmiş olurum acaba? Detaylara girmeyeyim boğuluruz.
★★★
Savunma kötüydü de hücum hattı çok mu iyiydi? Hayır, değildi hem de hiç. Yunus ve Sinan saç baş yoldurttu. Şampiyon takımın yedeklerinin böyle oynamaya hakkı yok. Diyeceksiniz ki maçın ne anlamı var ki, oyuncular deli gibi asılsın. Ben öyle düşünmüyorum. Ben o yedeklerden biri olarak saha çıksaydım, emin olun hayatımın maçını oynar iz bırakırdım. Forma böyle zamanda alınır. Hele Fatih Terim gibi usta bir hocadan, zaten forma almak zorken, bu maçta değil de ne zaman? Bu bakımdan Muğdat en azından ilk 11’e göz kırpan tek oyuncu oldu. Muğdat içlerinde en isteklisiydi. Onu ayırmak lazım.
★★★
Sivasspor’u tebrik etmeden yazıyı bitirirsek ayıp ederiz. İdeale yakın bir kadroyla sahaya çıkan Sivasspor maçın hakkını verdiği gibi 41 puanla ligde kalmayı neden hak ettiğini fazlasıyla gösterdi. Rybalka, Kone ve Hakan sadece golleriyle değil, güzel futbollarıyla da maça damga vurdu. Tebrikler Sivasspor, şahane bir kapanış maçı oldu.
Tam da kendisinden beklenen şekilde sezon boyunca yaşadığı hiçbir olumsuzluktan etkilenmedi, emin adımlarla şampiyonluğa yürüdü. Taraftarının da tam desteğiyle tüm zorlukların üstesinden gelen Fatih Terim zaferin mimarıydı.
Geçen sene Galatasaray, nasıl ki Gomis’in golleriyle şampiyon olduysa, bu sene de Fatih Terim sayesinde şampiyon oldu. Nasıl mı?
Ozan, Maicon, Serdar Aziz gidiyor yerine daha önce yan yana oynamamış Marcao ve Luyindama geliyor. Sıfırdan iki stoperin uyumu bile en kötü yarım sezon zaman alır. Ancak Fatih Terim hiç düşünmeden bu inanılmaz riski alıyor.
Kolay değil santrforsuz oynamak, hele Gomis gibi bir gol makinasının yerini doldurmak. Sinan sahte 9 numara rolüne bürünmek zorunda kaldı. O dönem Fatih hoca, yokluktan bir ara gol umudu olarak Donk’dan medet umdu, Antalya deplasmanını onun golüyle kurtardı.
Hiçbir sezon Galatasaray bu kadar sakatlık sorunuyla boğuşmamıştır. Fatih Terim bir ara neredeyse ilk 11’e çıkartacak oyuncu bulamadı, yine de pes etmedi. Aslarından yoksun kanadı kırık savaştı.
Fenerbahçe derbisi sonrası alınan cezalar tarihe geçer. Fatih Terim’e verilen 10 maçlık cezanın yanı sıra, Donk 6, Ndiaye 5 ve Rodrigues 3 maç ceza almıştı. ‘Benim’ diyen hoca bu ağır yükün altından kalkamazdı.
Fatih Terim; ligin ilk yarısında yokları oynayanları hayata döndürdü. Belhanda ve Feghouli ilk yarıda nasıl oynadı, bakınız ikinci yarıda takımı nasıl uçurdu.
Kongrede yaşanan ve takımı olumsuz etkileyen ibrasızlık meselesine değinmiyorum bile. Fatih Terim; işte yukarıda saydığım bu olumsuzlukları hep yok sayarak, inanarak ve en önemlisi hep farkın kapanacağını söyleyerek, ŞAMPİYON oldu.
Galatasaray, sezonun en çok pas hatasını belki de bu maçta yaptı. Savunma desen, müthiş dağınıktı. Özellikle ilk yarıda konsantrasyon eksiliği çok fazlaydı. Sezonun son maçı, finaldesin kazanırsan şampiyonsun! Bu ruhla oynamadı Galatasaray ilk yarıda.
★★★
Ankaragücü maçından önce 4 maçta 10 puan kaybeden Başakşehir, iş final maçına gelince sonunu getiremedi. Sinirler 45 dakika dayandı. Sezonun en iyisi Visca, etkisiz kalınca, tek başına Elia da yetmedi.
★★★
Derken ikinci yarıda bambaşka bir Galatasaray izledik. Donk’un yerine Selçuk’un oyuna girmesiyle evindeki fabrika ayarlarına geri dönen Sarı-Kırmızılılar önce Feghouli’nin nefis golüyle eşitliği, ardından da Onyekuru’nun çabasıyla öne geçti. Belhanda da tüm hünerlerini konuşturdu. Geçen haftaki yazımda da çok net bir şekilde ifade etmiştim. İş final maçına kalırsa Galatasaray bırakmaz. Hem Fatih Terim hem oyuncular hem de muhteşem taraftarı hak edilen şampiyonluk için 45 değil 90 dakika sağlam durulması gerektiğini gösterdiler. Gergin geçen, gollerin iptal edildiği sezonun final maçında hak eden kazandı, hak eden ŞAMPİYON oldu. Tebrikler Galatasaray, özellikle de Fatih Terim.
Galatasaray için zor maç oldu. Kaçan penaltı, Emre’nin ayağının kırılması, 10 kişi kalan rakibin ikinci golü bulması, Sinan ile Diagne’nin penaltı atma kavgası, Rize’nin direkten dönen topları ve derken 90+7’de gelen Diagne golü... Tam bir korku filmiydi.
★★★
Belhanda’nın yokluğunda Feghouli attı, attırdı ve gerektiğinde nasıl sorumluluk alınması gerektiğini gösterdi. Sadece hücuma değil, zaman zaman savunmaya da yardım etti. Maçın adamıydı.
★★★
Bitime 3 hafta kala; iki 90 dakikayı kazandığı takdirde şampiyonluğa ulaşacak olan Galatasaray, güç de olsa ilk 90 dakikalık raundu başarıyla geride bıraktı. Şimdi kaldı geriye tek bir 90 dakika, o da Başakşehir maçı. Galatasaray o maçı kazandığı an şampiyon, son Sivasspor maçı formalite olur. Çünkü lig bitiminde puanlar eşitlense bile ikili averajda Galatasaray, Başakşehir’in üstünde olacak.
★★★
Ne demiştik geçen hafta, Fatih Terimli Galatasaray böylesi stresli dönemeçleri yönetmekte ustadır, BIRAKMAZ. Rize’deki bu pes etmeme ve geri dönme becerisi, büyük takım ve camia olma refleksini gösterebilme ustalığıdır. Ancak esas ustalık, haftaya Başakşehir’i yenip bitime 1 hafta kala şampiyonluğu ilan etmektir. Kaldı geriye bir tek şampiyonluk maçı, şimdi Başakşehir düşünsün. Son olarak, Emre Akbaba’ya büyük geçmiş olsun.
Kazananın şampiyonluk yolunda dev bir adım atacağı derbide, kaderi taçlar belirledi. Beşiktaş gibi ligin en iyi topunu oynayan takımlardan biri, iki golü de taçtan yiyorsa, bir disiplin sorunu var demektir. Hakem ne karar vermiş olursa olsun, doğru veya yanlış, sen savunma düzenini bozmadan yerini terk etmeyeceksin. Kaldı ki Beşiktaşlı futbolcuların itirazı boşuna. Oyun durmuş, yeniden başlamış, artık VAR devrede YOK. İtirazı unut.
★★★
Galatasaray’ın 2 golü de taç atışından geldi. İki gole de damgasını vuran Fernando şüphesiz maçın adamı oldu. Normalde Belhanda’nın yapması gerekenleri Fernando yaptı, hem attırdı hem de attı. Hem orta sahada, hem de hücumdaki hırsı sadece maç kazandırmadı, yüzde 90, belki de şampiyonluğu getirdi.
★★★
Büyük takım olmak, böyle bir şey işte. Taraftarınla, takımınla sonuna kadar inanacaksın. Son yıllarda Galatasaray’ın böyle kritik virajlarda, şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışken kaçırdığı olmadı. Fatih Terim son 3 haftalık süreci en iyi yönetecek tecrübeye sahip, bu filmi defalarca gördü. Galatasaray büyük ihtimalle derbiyi kazanarak hem lider oldu, hem de şampiyon.
Ses sanatçıları bile artık düz albüm okuyarak para kazanmıyorlar. Ne yapıyorlar? Ekstra sahne alıyorlar. Futbolda da öyle, düz futbol oynayarak 3 puan almak artık o kadar kolay değil. Hele ligin en az gol yiyen takımlarından birine karşı oynuyorsan. Biraz ekstra sahne alman lazım!
★★★
Değil mi Onyekuru? Tabii tuzun kuru! Zaten kiralıksın, seneye belli ki olmayacaksın. E zaten son Malatyaspor maçında iki kişilik oynadın, fazla kasmıyorsun. Aman sakatlanırsın falan, transferin tehlikeye girer, sen de haklısın. Ekstra senin neyine? Geçen yazımda yazdım zaten, sen ve arkadaşların maç seçiyorsunuz çok belli. Ya içine Maradona kaçmış, ilk yarıda top ne zaman ayağına gelse 2-3 kişiyi çalımlamaya çalışan Ndiaye, sana ne demeli! Kendini ekstradan Arjantinli sanan Senegalli!
Kupa maçında keyfim yok, oynamak istemiyorum diyen Belhanda da ayrı bir vaka. Var mısın yok musun arkadaş, karar ver artık! Aslında sen sadece normal oynasan, senden ekstra da bekleyen yok.
★★★
Sahanın en iyisi, 1-1 biten ilk maçta Türk Telekom’da golü kendi kalesine atan Uğur Demirok ise biz daha neyi konuşuyoruz ki? Eski takımına karşı mükemmel oynadı adaşım. Ekstra oynayan tek kişi. Doğru dürüst gol pozisyonu olmayan tatsız tuzuz bir maçta sahanın yıldızı bir stoper oluyorsa varın siz düşünün.
FEGHOULİ’NİN attığı gol şahaneydi. İki direğin birleştiği 90 derecelik açıdan, tam o köşeden, dünyanın en iyi kalecisi olsanız, gene çıkaramazsınız o topu. Uzun zamandır tam 90’a bir gol seyretmemiştim. Özlemişim. Gol gibi taktik de tam 90’a gibiydi. Galatasaray’la şaka olmaz. Sarı-Kırmızılılar’ın izin verdiği ölçüde saldırırsın, ama arkayı boş bıraktığında da golleri yersin. Bir bakmışsın sol bek Linnes kalecinle karşı karşıya kalmış. Fatih Terim’in sahaya sürdüğü ilk 11 ve oyun anlayışı; rakibin oynaması ve Galatasaray’ın bulduğu boşlukları gole çevirmesi üzerineydi. Tam da Fenerbahçe derbisi sonrası söylediği gibi “buldun mu atacaksın, skor avantajını yakalayacaksın.” İşte bunu yaptı Sarı-Kırmızılı oyuncular bu kez. Sadece Feghouli’nin golü değil, takım oyunu da tam 90’a oldu.
★★★
Bu arada ilk yarı herhalde hiç bitmeyecek, sonsuza kadar oynanacak dedim. 45+7+8 tam 60 dakika lastik gibi uzadı. Uzadıkça gerildi, gerilim Yeni Malatyaspor’a yaradı, penaltı onları umutlandırdı. Ancak maçın adamı Onyekuru, nasıl ki ilk iki gole katkı yaptıysa, üçüncüsünde de sadece topu değil, 3 Malatyasporlu oyuncuyu da kaleye gönderdi. Futbol diliyle “3 kişi topu çıkaramadı.” Dört ve beşinci goller de işin çileği oldu.
★★★
“Keşke Onyekuru her maç böyle oynasa” dediğinizi duyar gibiyim. Sorun da bu zaten, Onyekuru her maç bu performansı sergilese Galatasaray’da değil, Real Madrid’de oynardı. Türkiye’ye gelen oyuncuların maç seçme alışkanlığı yeni bir şey değil. Galatasaray’da bir sürü böyle oyuncu var zaten. Sayayım mı? Belhanda, Feghouli, Ndiaye, Donk, Diagne... Sahi seneye kaçı kalır bu takımda?
Kırmızı karta kadar iki takım da gol yollarında birbirlerine yeşil ışık yaktılar. Kayseri’nin Türk Telekom’da kaçırdığı pozisyonlar tarihe geçer. Sırasıyla Sapunaru, Chery ve sonra da Umut’un atamadıkları Galatasaray’a cesaret verdi. Öyle bir maç ki; Kayserispor da soyunma odasına 4-1 önde girebilirdi, Diagne’nin kale önünden kaçırdığını sayarsak Galatasaray da. Hele ikinci yarıda Ndiyae ve Kravets’in atamadıkları? Bu kadar net gollerin kaçtığı bir maçı uzun süredir seyretmedim. İlk ayrıda atılan 4 golün haricinde, ‘Gol nasıl atılamaz’ dersi verdiler. Normal şartlarda bu maçta 10 gol olması lazımdı.
★★★
Diagne demişken, sanırım ne yapsa, kaç atsa yaranamayacak. Galatasaray’da 8’inci golünü attı (5’i penaltıdan), toplamda 28. Ancak ‘Diagne polemiği’ devam ediyor. Soru şu : “Diagne 10 milyona alındı diye mi bu kadar eleştiriliyor?” Diagne 3 milyona alınsaydı ve bu performansı gösterseydi, yine bu kadar eleştirilecek miydi? Kaç gol atması lazım 10 milyonu hak etmesi için? Demem o ki, adam aslında sadece işini yapıyor. Penaltıdan menaltıdan, atıyor mu? Atıyor. Attığı gollerle şampiyonluk umutlarını ayakta tutuyor mu? Tutuyor. Diagne’nin suçu değil ki o fiyata alınması, alanlara sor, ona niye kızıyorsun?
★★★
Galatasaray’da Fernando, Kayserispor’da Chery takımlarının en iyileriydi.