12. hafta itibariyle sezona havlu atıldığının resmidir, Manisaspor karşılaşması. Maç için söyleyebilecek pek bir şey yok. Galatasaray'ın gücü bu kadar, görmeyi bilen gözler bunu sezon başlangıcında fark etmişti.
RİJKAARD KİMİ İSTEDİ, SEZGİN KİMLERİ GETİRDİ?
Filmi başa saralım ve sezon öncesine dönelim. Frank Rijkaard, hangi bölgeye kimleri istedi? Kim Källström, Mahamadou Diarra. Yani Rijkaard, orta sahanın yetersizliğinin farkındaydı, o yüzden de orta alanda oyunu iki taraflı oynayabilecek adamlara yöneldi. Peki Adnan Sezgin kimi getirdi? Insua, Cana, Pino ve Misimoviç'i.
"Bedava sirke baldan tatlıdır" anlayışının en büyük temsilcisi Adnan Sezgin sezon biter bitmez de, Ali Turan, Mehmet Batdal, Serdar Özkan, Musa Çağıran'ı kolundan tutup Florya'ya getirmişti. Bu 4 isimden Musa Çağıran'ı herhangi bir Galatasaraylı yöneticinin bile tanımayacağından eminim. Serdar Özkan zaten futbolu bırakıp menajerliğe başlamış, Mehmet Batdal'dan ne çıkacağı belli değil, Ali Turan ise, ıslıklanmaya daha 3. maçında başladı.
ADNAN SEZGİN'İN 20 YILDA NE BAŞARISI VAR?
Adnan Sezgin'in getirdiği yabancılara bakalım. Insua sol bek. Peki o zaman Galatasaray PAF takımının neredeyse tamamının verilip yerine Çağlar neden alındı? Adnan Sezgin daha iyi bilir tabii. Takımda Arda var, Emre Çolak var, Elano var, peki Misimoviç neden alındı? Muhtemelen onu da Adnan Sezgin daha iyi biliyordur.
Şunu açıkça dile getirmek lazım. Galatasaray'da ciddi bir Adnan Sezgin tehlikesi var. 20 yıldır bu kulüpte ciddi görevler alır dönem dönem, ben daha getirdiği bir futbolcunun Galatasaray'da başarılı olduğunu hatırlamam. Bunların arasında kendi deyimiyle "Üniversitelerde tez konusu olacak" Carrusca, Inamoto, Saidou gibi isimler ilk aklıma gelenler. Peki bu adam, bunca sene başarısızlığın dibini bulmuşken 80 bin dolar maaş alıp başka ne iş yapar? Bilinmez.
ADNAN POLAT YÖNETİMİNİN DENKLEMİ
Galatasaray'da Adnan Polat yönetiminin denklemi şöyle işliyor. Feldkamp'ı gönder, Skibbe'yi al, Skibbe'yi gönder Bülent Korkmaz'ı getir, Bülent Korkmaz'ı gönder, Frank Rijkaard'ı getir, Frank Rijkaard'ı gönder, Hagi-Tugay'ı getir.
İki Adnan görevlerine devam ederler mi bilmiyorum (Tahminim kalacakları yönünde; çünkü Aslantepe'yi açan başkan olarak tarihe geçmek gibi bir dert söz konusu) ama görevde kalırlarsa Hagi-Tugay'ı gönderip bir başka ismi getirebilme ihtimalleri çok yüksek.
GALATASARAY'IN AHLAKINI VE DURUŞUNU BOZDULAR
Yazık, çok yazık. Berbat bir yönetim örneği sunuluyor 5-6 yıldan beri. Sorun sahada alınan sonuçlarla ilintisiz. Galatasaray'da futbolculuğu ek iş yapan Serdar Özkan'ın yasa dışı menajerlik yaptığı ortaya çıkıyor; ama bu arkadaşın bileti bile kesilemiyor. Galatasaray saha içi başarısında değil, ahlâkında büyük zaaflar yaşamaktadır. Sorunun temeli budur ve hesap vermesi gereken de Adnan Polat ve yönetimidir.
Galatasaray böyle oynadığı takdirde, sezonun geri kalanında düşmezse tarihi bir başarı (!) yakalayacaktır.
FUTBOLCU GÜNLÜĞÜ
Ufuk: Penaltıya vurulmadan nasıl da atladım topa.
Servet: Belim dönse, zekâm olsa, bana güvenilse Terry'nin yerine Chelsea'de oynarım.
Neill: Biri yanımdan şu Servet'i alabilir mi?
Insua: Bitse de gitsek.
Ali Turan: Adnan abim sağolsun.
Cana: Herkes yuhalandı beni alkışladılar, yine de kenara alındım.
Ayhan: 3 metreye pas verebilsem, Barcelona'da oynardım.
Elano: Gitsem fena olmayacak.
Kewell: Çok yorgunum be usta.
Sabri: Daha 26 yaşındayım, orta yapmayı mutlaka öğreneceğim.
Pino: Maç bitti ben hâlâ şut çekiyorum.
Emre Çolak: Türk futbolcusuyum, çabuk havaya girerim.
Mehmet Batdal: Hakan Şükür gibi fizik var ama futbolcu kimyam eksik.
Misimovic: Sezon sonu ben kaçarım.