Bu seneyi özetleyecek olsak, kesinlikle Cumhuriyet’in 100. yılı deriz. Türkiye’nin 100. doğumgünü, adeta bir doğumdu hepimiz için. Yüzyılın felaketi denilen büyük Anadolu depremi başta olmak üzere, doğum sancısı çektik. Yeni yüzyıla girerken yeniden doğmanın bedelini ödedik. Geriye dönüp bu 100 yılda neler başarmışız diye baktığımızda ise, insanın içine sadece umut ve cesaret doğuyor. Kurtuluş Savaşı’nın bitmesiyle birlikte ayağa kalkan bu millet, az şey sığdırmamış bir yüzyılın içine. Neredeyse Cumhuriyet kadar yaşı olan 97 yaşındaki Koç Holding’in hazırladığı “Cumhuriyet’in 100 Değeri” adlı arşiv niteliğindeki kitaba baktığınızda, 1923’ten bugüne en önde gelen 100 getiriyi görüyorsunuz. Bu süreçte en devrim niteliğindeki kazanımlar ise -bana kalırsa- kadınlar sayesinde olmuş. Öncesinde bireysel hakları unutulmuş olan kadınlar Cumhuriyet’le birlikte yeniden uyanışa geçmiş. İkinci yüzyılımıza ise kadınların her alanda damgasını vuracağına inandığım için, “kadın çağı”na girdiğimiz bu günde “Cumhuriyet’in 100 Değeri” arasından kadınların getirdiği kazanımları yazacağım.
İLK KADIN MUHTAR
Cumhuriyet’in 10. yılında Türk kadınları, muhtarlığa ve köy ihtiyar heyetlerine seçme ve seçilme hakkı kazandılar. 1933’te Aydın’ın Demircidere Köyü’nde 8 aday arasında tek kadın olan Gül Esin Hanım, büyük oy farkıyla Türkiye’nin ilk kadın muhtarı oldu. Erkek kardeşlerini ve eşini savaşta kaybetmiş olan Gül Hanım’ın seçimi kazanması, köyde 3 gün 3 gece davul zurnalarla kutlandı. İlk işi de; o dönemde yaygın olan ‘kız kaçırma’ sorununu çözmek için gençlerle aileleri arasında uzlaşma sağlamak, gençlerin kahvehanelere girişini yasaklamak, kız çocuklarının okutulması için aileleri ikna etmek, yol ve köprü yaptırmak ve köy işlerinin konuşulması için bir ‘köy odası’ yaptırmak oldu. Ulusal bir gazeteye mektup göndererek Türk kadınına da seslendi ve kadınların okumasınımodern kıyafetler giymesini savundu. Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde adına bir hatıra ormanı olan Gül Hanım’ı ilk muhtar seçildiğinde Mustafa Kemal Atatürk bir tebrik mektubuyla kutlamıştı.
KADIN BELEDİYE BAŞKANI
Türkiye Cumhuriyeti kadınlara seçme ve seçilme hakkını Fransa, İtalya, İsviçre, Japonya gibi gelişmiş ülkelerden çok daha önce verdi. 3 Mart 1924’te kadınlara eşit eğitim imkânı sağlandıktan sonra; 1930’da seçilme hakkı verildi. 5 Ekim 1930’da Artvin’de Kılıçkaya belediyesinde seçimleri kazanan Sadiye Hanım, Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı oldu. Teyzesinin kızı Mediha Hanım da ilk kadın belediye meclisi üyesi olarak seçildi. 5 Aralık 1934’te ise kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı ve 1935’teki ulusal seçimlerde 18 kadın milletvekili Meclis’e girmeyi başardı. İlk kadın il belediye başkanımız ise 1950’de Mersin’de Müfide İlhan oldu.
İLK KADIN SANAT FEDAİLERİ
Tiyatro sahnesinde ilk kadın olan Afife Jale; kadrosu tamamen erkeklerden oluşan tiyatro seçmelerine katılmasıyla, bir yıl boyunca provalara katılmasına rağmen sahneye çıkarılmayınca maaşını reddedip Darülbedayi’den ayrılmasıyla, dönemin en önde gelen tiyatrocularından Hüseyin Suat Yalçın’ın “Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı, sen işte o fedaisin” demesiyle kim olduğunu ortaya koydu. 1921’de Dahiliye Nezareti’nin (İçişleri Bakanlığı) kararıyla Müslüman kadınların sahneye çıkarılmasının yasaklanmasına rağmen özel sahnelerde çıkmaya devam etti. 25 senedir adına verilen Afife Jale Tiyatro Ödülleri vesilesiyle kadın sanatçıların yolunu açmaya devam ediyor.
İLK KADIN DEKAN ASTRONOMDU
Türkiye’nin ilk kadın dekanı aynı zamanda bir astronomdu. Hatice Nüzhet Toydemir Gökdoğan, devlet bursuyla Paris Üniversitesi’nde fizik okuduktan sonra 1934’te İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) Fen Fakültesi’nde ilk doçent oldu. Burada bir gözlemevi kurulması için çalıştı. Kandilli Rasathanesi’nden sonra ülkemizin ikinci teleskopu burada kullanıldı. 1954’te İÜ Fen Fakültesi’nde ülkemizin ilk kadın dekanı olarak seçildi. Bu alanda 46 yıl hizmet etti, 3 kitap yazdı. Türk Matematik Derneği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği kurucularından olan, Türk Astronomi Derneği’ni kuran ve Uluslararası Astronomi Birliği’nde Türkiye’yi temsil eden Nüzhet Gökdoğan yurtdışından aldığı mesleki teklifleri “Bu millete borcumuz var” diyerek hep reddetti. Vefatının bir 23 Nisan’a denk gelmesi de sanki bu vatanseverliğinin bir göstergesi gibi.
TÜRKİYE GÖNÜLLÜLERİ
Atatürk’ün huzurunda konserler veren ilk kadın opera sanatçımız Semiha Berksoy, “Cumhuriyet’in Divası” diye bilinen Türk musikisinin ilk kadın solistlerinden Müzeyyen Senar ve ilk kadın ses sanatçılarımızdan Safiye Ayla da bu kitapta özel yer bulmuş. 20. yüzyılın en önemli sopranolarından, dünyanın en meşhur operası La Scala’da sahne alan ilk Türk olan ve kendisine “Büyük bir kariyer yapmak istiyorsanız bir İtalyan ismi alın” denildiğinde “Zararı yok, daha yavaş isim yaparım ama kendi Türk ismimle yapacağım” demesiyle bilinen Leyla Gencer’in hikayesini de burada bulabilirsiniz.
* * * * *
İlk kadın sporcudan ilk kadın arkeoloğa yaşamın her alanında kadınların yolunu açan sayısız kahramana, “fedai”ye yer veren bu kitap; bugün sıradan saydığımız neredeyse her şey için vakti zamanında atalarımızın canlarını feda ettiğini bize hatırlatıyor. 2023 yılının son gününde, Cumhuriyetimizin tam da ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günde yolumuzu açan bu kadın ve erkek şehitlerimize buradan selam olsun.