Sizce bizi özel kılan şey nedir? Cevabı basit: Bizi ‘biz’ yapan şeyler. Bize has, bize özgü olan o biricik harman. Ne Doğulu ne Batılı; hem Doğulu hem Batılı oluşumuz. 3 büyük imparatorluğa -Roma, Bizans, Osmanlı- binlerce yıl ev sahipliği yapmamız. Horasan’ı, Tebriz’i, Bosna’yı birleştirmemiz. Haçlı seferlerinin, Baharat Yolu’nun, İpek Yolu’nun geçtiği, yani tüm dünyayı birbirine bağlayan topraklarda bulunmamız.
* * *
Kısacası; çeşitli dinlerin, ırkların, kültürlerin aynı yerde birlenmesi. Renklerin, dokuların, kokuların, seslerin yan yana değil iç içe geçmesi. Farklılıkların birbirine karışıp yepyeni bir oluşumu, Türk kültürünü ortaya çıkarmış olması. Yoksa bugün Londra’da, New York’ta sayısız millet yan yana yaşıyor. Ama birbirine karışıp ortaya yeni bir kültür çıkarmıyor. İşte bizi biz yapan asıl ‘şey’ bu.
EŞSİZ ZENGİNLİK
“Ben ne kadar zengin olduğumu binlerce yıllık bir çeşmeden su içerken, farklı dinlere ev sahipliği yapmış kutsal bir mekanın kapısına dokunurken, surların tepesinden Samatya’yı seyrederken anlıyorum. Ne mutlu ki; sokağın sağ tarafında 2024’ü yaşarken, sol tarafında 1800’lerden kalma harika bir duvarla karşılaşıyorum” diyerek sahip olduğumuz, başka hiçbir toprakta bulunmayan muazzam zenginliği özetliyor Dünyaca tanınan mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı. “Lüksün İzinde: Anadolu’da 500 Yıllık Bir Yolculuk” belgeselinin lansmanında konuşan Bıçakçı’yı, Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün izliyor. “Dünyada daha ‘kozmopolit’ diye bir kavram ortada yokken, Osmanlı kozmopolitti. Kristof Kolomb 1492’de Amerikan topraklarına ayak basıp orayı Hindistan ve halkını Hintliler sanırken, biz Museviliği-Hristiyanlığı-farklı milletleri biliyorduk. Dünyanın o dönem bu farklılıklardan haberi bile yoktu. Biz bu topraklarda ne bildiğimizi bilmiyoruz” sözleri yüzümüze çarpıyor.
DÜNYAYLA KÖPRÜ
Beymen’in 50. yılını kutlamak üzere hazırladığı, Netflix Türkiye ve Ortadoğu-Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan Netflix MENA’da yayınlanan belgesel, bu toprakların kadim değerlerinin, kültürel mirasının peşine düşüyor. Çekimleri 15 ay boyunca 4 ülkede - 12 şehirde yapılan, yapımını DEPO Film’in üstlendiği proje gelecek nesillere eşsiz bir referans niteliğinde. “Bu çalışma Beymen misyonunun bir yansıması aslında. Biz; kendi DNA’mızı kaybetmeden zamanın ruhuna ayak uydurmayı, hatta bir adım önde gitmeyi misyon edindik. Günümüzde dünya lüksüne yön veren markalara bu toprakların eşsiz kültürel mirasını hatırlatmayı, Anadolu’yla aralarında güçlü bir bağ kurmayı hedefledik. Bu belgeselle ülkemize ve halkımıza teşekkür ettiğimize, bir armağan sunduğumuza kalpten inanıyorum” diyor Türkiye Beymen Group CEO’su Elif Çapçı.
KİTAP-SERGİ-BELGESEL ÜÇLEMESİ
Beymen yarım asırlık yolculuğunu kutlamak için bu belgeselin yanı sıra dünyaya bir de çok değerli bir kitap ve bir sergi hediye etmiş. Fikir babası, Beymen’in bünyesinde bulunduğu Mayhoola for Investments LLC’in CEO’su Rachid Mohamed Rachid olan bu üç-ayaklı projenin bayraktarlığını da Elif Çapçı yapmış. İşe önce; akademisyen, yazar, sanat tarihçisi, müze yöneticisi gibi uzmanlardan oluşan bir danışma kurulu kurarak başlamışlar. Kurulun derlediği bilgiler önce yayınevi Assouline ile birlikte kitaplaştırılarak dünyayla buluşmuş.
* * * * *
Beymen’in bir diğer eşsiz katkısı da; dünyanın en önde gelen tasarımcılarının bu topraklardan esinlenerek ürettikleri eserlerin yer aldığı sergi olmuş. 50’den fazla küresel moda markasının Beymen’e özel tasarladığı çağdaş parçalar, geçtiğimiz aralık ortasına kadar Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde sergilenmiş ve 50 binden fazla kişiyi ağırlamış. Sergideki parçaların arasından geçerken; bu toprakların barındırdığı değerlerin ne kadar özel olduğunu fark ediyorsunuz. Bir kubbenin ipek bir kaftanla, ters lalenin nakışla, turkuvaz taşının Anadolu’ya özgü bir kumaşla vs. buluştuğu sayısız eşsiz eser, 5 duyunuzun ötesine dokunuyor. Örneğin Etro markasının kreatif direktörü, İstanbul Boğazı’nda deneyimlediği gün batımının yoğunluğundan ve yansımalarından etkilenerek bir kumaş tasarlamış. Valentino; bir pelerinin iki yakasına işlediği ‘Türk romantik sembolü’ olan lalelerle Boğaz’ın iki yakasındaki kavuşamayan iki aşığı sembolize etmiş. Bir diğer marka İznik çinilerini paltoya dönüştürmüş.
KENDİNİ BİLMEK
Kendini bilmek, dünyadaki en büyük güç. 500 yıllık tarihimize ışık tutarak bize kendimizi hatırlatan, bizi kendimize doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkaran Beymen’e sonsuz teşekkürler. Dileyelim ki; bu toprakların taşıdığı derin zenginlik, tüm dünyaya ulaşsın ve insanlığa ilham olsun.