Verda ÖzerAttığın çöp nereye gidiyor?

HABERİ PAYLAŞ

Attığın çöp nereye gidiyor?

Sokaktaki kağıt toplayıcılar bundan böyle çöp kutularında kağıt eşelemek ve sonra da o çöpleri yırtık pırtık çekçeklerine, çuvallarına doldurup karda kışta yokuş yukarı tırmanmak zorunda kalmayacak. Hem sigortalı, üniformalı, sisteme dahil birer esnaf haline gelecekler. Hem de artık elektrikli araç kullanacak, üzerlerindeki o ağır yükten kurtulacaklar.

Böylelikle Türkiye’deki atıkların geri dönüşümünün yüzde 50’sini sağlayan bu isimsiz kahramanlar, hak ettikleri koşullara kavuşacak. Bu müjdeyi bir önceki yazımda vermiştim. Ama unutmayalım ki kağıt toplayıcılar, tüm atık yönetiminin sadece bir parçası. ‘Atık’ deyince içine hem evsel atıklar, yani yiyecek gibi organik atıklar giriyor hem de kağıt dışında metal, plastik, cam gibi ‘ambalaj atıkları’ denilen başka maddeler. Peki o zaman soralım: Türkiye çöplerini yönetebiliyor mu? Atıklarımızın ne kadarını geri dönüştürebiliyoruz? Bir çöp parçası evden çıktıktan sonra nasıl bir yol izliyor? Dünya bu konuda nerede?

Haberin Devamı

Attığın çöp nereye gidiyor

KONTEYNIRA ATMAZSAK

Önce Türkiye’de çöpün yolculuğunu özetleyelim. Evsel atıklar, evde kendi kendinize kompost yapmıyorsanız ya da bağlı olduğunuz belediyenin bir kompost toplama tesisi yoksa, tekrar değerlendirilmiyor. Bir apartman dairesinde kompost yapmanın çok zor olduğunu teslim edelim. Pazarlardaki atıklar da aynı şekilde, ancak belediyenin kompost tesisi varsa değerlendiriliyor. Gelelim geri dönüşüme tabi olan ambalaj atıklarına.

Yani tüm metal, kağıt, cam, plastik atıklara. Eğer ki bunları mahallenizdeki konteynıra atmıyorsanız, izleyebilecekleri 4 yol var. Birincisi, ‘düzenli depolama’ya gidiyorlar. Burada toprağa gömülüyorlar. İkinci seçenek, ‘vahşi depolama’ dediğimiz sisteme tabi oluyorlar. Yani yıllarca çöp yığınları olarak bekleyip, sonra toprağa gömülüyorlar. Türkiye’de bu uygulamanın oranı yüzde 50’nin üzerinde. Üçüncü yol, ‘enerji üretim tesisleri’. Yani atıktan enerji üreten merkezler. Bunlar Türkiye’de yeni yeni baş göstermeye başladı. Son yol ise maalesef dereye, denize, doğaya atılması.

Attığın çöp nereye gidiyor

AYRIŞTIRMA ALIŞKANLIĞI

Haberin Devamı

Ancak çöplerinizi ayrıştırıp mahallenizdeki konteynıra atıyorsanız, bunlar geri dönüşüm, toplama, ayırma tesislerine gidiyor ve yeniden kullanıma hazır hale geliyor. Depoya vardıklarında ise hepsi bir arada boşaltılıyor. Yani metal, plastik, kağıt, cam vs. karışık bir şekilde. Burada bir bant üzerinde dönen çöpler, çoğunlukla insan eliyle tek tek ayrıştırılıyor. Ender de olsa sensörlü otomize sistemler bu ayrıştırmayı yapıyor.

Peki o zaman neden bu depoya gidecek çöpler önceden konteynırlarda ayrıştırılıyor? Cevabını WWF Türkiye (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) Plastik Projeleri Müdürü Tolga Yücel veriyor: “Sonuçta geri dönüşüm uzun bir yolculuk. Biz de bu yolculuğun bir yerindeyiz henüz. Tüketicide ayrıştırma alışkanlığını geliştirmek için bu farklı konteynırları kullanmak önemli” diyor. Aslında Sıfır Atık Yönetmeliği’ne göre her 500 metrede bir konteynır olması gerektiğini, bunun maliyetli bir iş olduğunu ama yine de mutlaka uygulanması gerektiğini de ekliyor. Türkiye’de büyükşehirlerde çöp toplama sıklığının birçok Avrupa ülkesine göre çok daha yüksek olduğunu, bazı mahallelerde günde 5 kereye kadar belediyenin çöp toplandığını da eklemeden geçmiyor.

Haberin Devamı

Attığın çöp nereye gidiyor

DEPOZİTO SİSTEMİ

Tolga Yücel’den öğrendim ki Avrupa’da birçok ülkede her apartmanın önünde bir konteynır varmış. Belediyeler de belirli aralıklarla bu konteynırlardan çöpleri topluyormuş. Yanlış ayrıştırma yapmış ya da belirli bir miktarın üzerinde çöp atmış kişiler ise ceza ödüyormuş. Türkiye gibi devasa bir ülkede ise her apartmanın önüne konteynır koyup bunları toplamak elbette son derece kompleks ve maliyetli bir iş. O nedenle ülke genelinde uygulanacak yaptırımlar ve teşvikler çok daha uygun bir yol gibi duruyor. Örneğin 2 yıl önce hayata geçirilen ‘plastik poşet yasası’ sayesinde plastik poşet kullanımı yüzde 80 azalmış.

*****

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında 2020’de kurulan ‘Çevre Ajansı’nın ilk iş olarak getirdiği ‘depozito sistemi’ de çok güçlü bir teşvik. Zira Türkiye’de yılda tam 20 milyar adet içecek ambalajı atık olarak atılıyor. Yani doğaya karışıyor. Tolga Yücel, sahildeki atıkların da yüzde 80’inin içecek ambalajı olduğunu söylüyor. İşte ajansın zorunlu olarak uygulatacağı ‘depozito sistemi’ ile şimdi bu ambalajların yüzde 90’ı geri dönüştürülecek.

Attığın çöp nereye gidiyor

Yani yeniden hammadde olarak kullanılabilir hale getirecek. İçecek ambalajlarının ülkedeki tüm atıkların 4’te birini oluşturduğunu düşünecek olursak, artık doğaya mevcut atıkların en az yüzde 25’i atılmayacak demektir. Bu muazzam bir gelişme. Bu uygulamaya katılmayanlara da çok yüksek idari para cezaları gelecek. Tolga Yücel, Avrupa’da uygulanan ‘tek kullanımlık poşet direktifi’nin de çok işe yaradığını söylüyor. En çok kullanılan 10 adet plastiği (şişe, pipet, tabak, çatal bıçak vs.) yasakladıklarını, hatta Fransa’da çoğu meyve-sebzenin ambalajlanmasının da yasakladığını hatırlatıyor.

Attığın çöp nereye gidiyor

SIFIR ATIK HAREKETİ

Bizimle benzer gelir seviyesindeki ülkelere göre ise kişi başı atık miktarımız çok daha yüksek. Bunun başlıca sebebi gıda israfı. Ancak yine de kısa zamanda epey yol almışız. 2017’de ülke çapında uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesindeki ‘Sıfır Atık’ hareketiyle; geri dönüştürülen atıkların geri kazanım oranı yüzde 23’e çıkmış. Bu oranın 2023’te yüzde 35’e ulaşması bekleniyor.

*****

Tüm bu tablodan ise aslında şu özet çıkıyor: Tüm dünyada atıklar bir yere kadar geri dönüştürülebiliyor. Önemli olan tüketimi mümkün mertebe azaltmak. Yani döngüsel ekonomiye geçmek. ‘Kullan-at’ modelini acilen terk edip, ‘kullan-sonsuz kullan ya da paylaş’ modelini benimsemek.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder