Karıncanın hikayesini biliyorsunuzdur. Hani Hz. İbrahim’i cezalandırmak için dev bir ateş yakılınca, tüm canlılar etrafa kaçışırlar. Bir karınca ise ağzında bir damla suyla ateşe doğru koşar. Onu gören başka bir karınca “O dev ateş bu bir damlacık suyla söner mi hiç!” diye alay edince; bizim karınca, “Sönmez elbet. Hiç olmazsa yönümüz belli olsun” der.
İşte dünya böyle “karıncalar” sayesinde devam ediyor. Her şeye rağmen, varını yoğunu ortaya koyarak o dev ateşi söndürmeye koşanların yüzü suyu hürmetine dönüyor.
Bugün size tam da böyle bir karıncadan bahsedeceğim. Kalbinde Türkiye ateşi yanan ve çocukluğundan beri tüm hayatını o meşaleyi taşımaya adayan bir adamdan. Bisikletiyle Türkiye’nin sokak çocuklarına, engellilere, şehit yakınlarına, şiddet görenlere yetişen ve onları da bisikletlendirerek hayata katan bir insandan.
HAYATA BAĞLAMIŞ
1967’de Adana’da doğan Atilla Atay, küçük yaşta evinde yaşadığı ailevi sorunlardan hep bisikletine binerek kaçarmış. Hayata tutunduğu o bisikletiyle de daha 10 yaşındayken “Çılgın Ol” adında bir bisiklet takımı kurmuş. Derken Adana’da Bisiklet Federasyonu’na kaydolmuş. Kısa sürede de profesyonel bir sporcu olarak İstanbul’a transfer olmuş.
Sonrasında milli sporcu olarak gittiği Almanya’da yıllarca bisiklet kültürünü gözlemlemiş ve kendi ülkesine döner dönmez bir “bisiklet devrimi” başlatmaya karar vermiş. Nasıl ki bisiklet onu hayata bağladıysa, buna ihtiyacı olan herkese bisikletiyle yetişmeye ve içindeki Türkiye aşkını çevirdiği her pedalla yaymaya ant içmiş. Bunu da gerçekleştirmiş.
MEDENİYET GÖSTERGESİ
“Avrupa’dayken beni en çok etkileyen şey, bisikletin bir medeniyet göstergesi olduğunu fark etmemdi. Orada eğitim ve refah seviyesi yükseldikçe, bisiklet kullanma oranı da artıyor” diyor Atilla Atay.
İnsan sağlığı için, havaya karbondioksit salınımı engelleyerek çevreyi koruduğu için, trafik sorununu çözdüğü için, her bakımdan çevreci olduğu için ve zaman kazandırdığı için Batı kültüründe çok yaygın bir araç bisiklet. Aile bütçesine ve ulaşım-sağlık harcamalarını ciddi ölçüde kısıtladığı için devlet bütçesine katkısı da cabası.
“Ama en önemli katkısı bence insan psikolojisine faydası. Bisiklet binmek hareketli bir meditasyon gibi. Uyuşturucu bağımlılığı olan birçok sokak çocuğu 2 haftada bisiklet sayesinde bu bağımlılıktan kurtuldu. İntihar etme girişiminde bulunmuş biri hızla hayata bağlandı. Bisiklet en güçlü terapi” diyor Atilla Bey’in bu yolda ideallerini paylaştığı yoldaşı, hayat arkadaşı Jale Özen.
BİSİKLET POLİTİKASI
Avrupa ülkeleri yüksek bisiklet kullanma oranını, 1960’ların sonunda Hollanda hükümetinin tasarruf etmek için aldığı stratejik karara borçlu. Onu diğer Avrupa ülkeleri takip etmiş. Bugün çoğunda devlet bisiklete binilmesi için teşvikler veriyor. Mesela Hollanda’da bisiklet kullananlara km başına vergiden muaf olarak 0.22 dolar ödeniyor. Belçika ve İngiltere’de bu rakam 0.26 dolar. İngiltere, Fransa, Lüksemburg gibi birçok ülkede işverenler çalışanlarına indirimli bisiklet ve ekipman sağlıyor. Düşünün ki; Avrupa Birliği (AB) 2020’de bisiklet sayesinde toplamda tam 500 milyar Euro tasarruf etmiş. Sadece bu kıta değil; ABD, Kolombiya, Meksika gibi birçok başka ülke ve kıtada da benzer bir “bisiklet politikası” var.
YAYILAN HAREKET
Ancak Atilla Atay’ın “bisiklet devrimi”, bisikletin insana, çevreye ve ekonomiye sağladığı faydaların çok ötesinde bir anlam taşıyor. 1995’te Türkiye’ye dönünce ilk işi Üsküdar’da küçük bir bisikletçi dükkanı açıp, resmi bir bisiklet kulübü kurmak olmuş. Bir de otobüs satın alıp üzerini “Atilla” ismi ve bisiklet görselleriyle donatmış. Onunla resmen tüm Türkiye’yi gezip bisiklet kültürünü sokak sokak ve de belediyelere anlatmış.
Başlattığı bu “bisiklet hareketi” kısa sürede kar topu gibi büyümüş. Binlerce çocuğa ve sokak çocuğuna bisiklet vermek bir yana, sayısız sosyal sorumluluk projesini bisikleti vesile kılarak hayata geçirmiş. Bunun için de hem yerel yönetimler, hem bakanlıklarla işbirlikleri gerçekleştirmiş. Mesela Sağlık Bakanlığı ile birlikte tam 2 milyon bisiklet hediye etmiş.
Sayesinde onlarca bisiklet kulübü kurulmuş. Sadece Türkiye’de değil, “Atilla” formaları Meksika’ya kadar yayılmış. İsminin temsil ettiği bisiklet hareketini bugün birçok ülkedeki bisiklet kulüpleri kendi bayraklarıyla Türkiye bayrağını yan yana taşıyarak yaşatıyor.
ŞEHİTLER İÇİN DE...
Gerçekleştirdiği en kıymetli projelerden biri, Sarıkamış şehitleri için İstanbul’dan çıkıp aralık sonunda -30 derecede12 günde ta Sarıkamış’a kadar bisikletle gidip, orada toplu dua töreni düzenlemeleri olmuş. Daha sonraları bu törenleri Türkiye’nin dört bir köşesinden insan Sarıkamış’a akın ederek sürdürmüş. 12 yıl boyunca her yıl Anıtkabir’e düzenlediği Ata’ya Saygı Turları, 6 kez yaptığı Çanakkale Şehitlerini Anma Bisiklet Turu, 2012’de Van Bisiklet Turu sonrasında 200 kimsesiz çocuğa bisiklet hediye etmesi, engellileri (görme engelliler dahil) bisiklet turlarına dahil etmesi, yaptığı katkılardan sadece birkaçı.
GERÇEKLEŞECEK HAYALLER
Sıradaki hayalleri ise bir akademi ve Bisiklet Kültür Merkezi kurmak, milli eğitim müfredatına bisiklet eğitimini katmak, Türkiye’nin bisiklet takımını yurtdışı yarışlarına sokabilecek düzeye getirmek ve Güney Doğu’da çocuklardan kurulacak profesyonel bir bisiklet takımıyla terörle tanınan bölgelerle ilgili olumlu bir uluslararası algı yaratmak.
Ateşe koşan bir karıncanın yapamayacağı şey yok, eminim.