“İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciyken, okul duvarında bir ilan gördüm: ‘Avrupa’ya talebe yollanacaktır’. Allah Allah, dedim. Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa’ya talebe? Lüks gibi gelen bir şey… Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçildik. Benim ismimin yanına Atatürk, ‘Berlin Üniversitesi’ne gitsin’ diye yazmış. Vakit geldi, Sirkeci garındayım, ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı. ‘Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var!’ Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: ‘Sizleri birer kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. Mustafa Kemal.’ Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. ‘Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme’ dedim. Düşünün 1923’te o kadar kişinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen ve ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi? Sonra orada çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum. Kürsü Başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım. Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bir bilim adamıyım: Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak.”
İSTANBUL’DA ÖĞRENCİ OLMAK
Bu hikâyeyi, 2007’de kurulan Çelikel Eğitim Vakfı (ÇEV) sayesinde öğrendim. Prof. Sadi Irmak’tan ilham alarak 2012’de ‘Alev Topları’ burs programını kuran ve her yıl İstanbul’da 15-24 yaş arası öğrencilere üniversite öğrenimi boyu burs veren vakıf, ayrıca öğrencilere Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleriyle birlikte kültür-sanat alanında eğitimler de veriyor. Vakfın bu yıl yayınladığı ‘İstanbul’da Üniversite Öğrencisi Olmak’ raporu ise, yükseköğretimini İstanbul’da sürdüren öğrencilerin eğitim, barınma, beslenme, sosyal yaşam, ulaşım ve iş-okul yaşamları ile ilgili çok çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Araştırmanın İstanbul’da yapılmış olması, tüm Türkiye’yi temsili açısından anlamlı zira Türkiye’deki toplam üniversiteli öğrencilerin yüzde 21’i İstanbul’da eğitim görüyor. 21 Kasım-6 Aralık 2023 arasında İstanbul’da üniversitedeki 941 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, her şeyden önce öğrencilerin yaşadığı zorlukları ortaya koyuyor.
YURT SORUNSALI
Öncelikle öğrenciler, insanın en yaşamsal ihtiyacı olan barınma konusunda sıkıntı çekiyorlar. Kira ve yurt ücretleri, öğrenci bütçesini zorluyor: İstanbul’da eğitim gören 10 öğrenciden 5’i yurtlarda, 3’ü ise aile ya da akraba yanında yaşıyor. Yurtların kapasitesi yetersiz olduğu için veya fiziki koşullarından dolayı, üst sınıflardaki öğrenciler ev paylaşımı gibi farklı alternatif arayışlarına giriyor. Aile evinde ve yurtlarda kalan öğrencilerin en büyük şikâyeti ise; kişisel alanlarının olmaması, baskı ve de özgürlüklerinin kısıtlanması.
KAMPÜS DIŞI YAŞAM YOK
Bir diğer yaşamsal ihtiyaç olan beslenme, öğrencileri zorlayan bir diğer başlık. Ankete katılan öğrencilerin yarısı okul ve yurt yemekhanelerinden mecburen (dışarıda yemek maliyetleri yüksek geldiği için) her gün faydalanıyor ama hijyenden ve yetersiz porsiyonlardan şikâyetçi durumdalar. “Öğrenci bütçesi için dışarıda yemek yemenin de artık mümkün olmadığı görülüyor. Öğrencilerin sosyal hayata dair en büyük engelleri de yine pahalılık” diyor Vakıf Uzmanı Seda Onlat. Ankete katılan gençlerin neredeyse tamamı maddi sorunların sosyal yaşamlarını engellediğini, en fazla vakti üniversite kampüslerinde geçirdiklerini söylüyor. Sosyalleşmek için bütçe ayırabildiğini söyleyen öğrenciler ise aynı zamanda çalıştıklarını belirtiyor. Çalışan 10 öğrenciden 5’i çalışma hayatının eğitim ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkilediğini söylüyor. Bugün çalışma hayatı öğrenciler için kariyer hedeflerine yönelik olmaktan ziyade, mecburiyetten tercih edilir durumda.
BURSLAR YETERSİZ
“Burslar muhakkak çok önemli bir kaynak ama maalesef şu an yetersiz görünüyor. Bugün herhangi bir şekilde burs alan 10 öğrenciden 9’u, bursların yeterli olmadığını düşünüyor. Öğrenciler İstanbul’da eğitimlerine devam edebilmek için ailesinden destek almak ya da çalışmak zorunda kalıyor” diyor ÇEV Uzmanı Seda Onlat. “Beni en çok etkileyen ise şu oldu” diyerek devam ediyor: “Ankette tüm sorular seçenekliydi ama en sonunda katılan her öğrenciden tek kelimeyle İstanbul’da öğrenci olmayı anlatmalarını istedik. Tüm cevaplar olumsuzdu. Yorucu, stresli, zor, mücadeleli gibi… Yani eskiden özenilen ve özel bir şey olan İstanbul’da okumak, bugün zorlayıcı bir süreç. O tek kelimelik ifade, hepimizi düşündürmeli” diyerek durumu özetliyor