Bu dünya gizli kahramanlar sayesinde dönmeye devam ediyor. Milyonlarca canlının yaşamını ona borçlu olmasına rağmen kendini göstermeyen, bilinmeyen, fark edilmeyen sayısız kahramanın yüzü suyu hürmetine varız hâlâ. Bugün size işte o hiç farkında olmadığımız ama aslında yaşamımızı borçlu olduğumuz kahramanlardan birinden bahsedeceğim: Deniz çayırlarından.
DENİZLERİN AKCİĞERİ
Deniz çayırları, dünyadaki tüm denizlerin akciğerleri. Ormanları. Suyun içindeki oksijeni onlar temizliyor. Karbondioksiti tutarak / absorbe ederek denize nefes veriyorlar. Deniz tabanındaki kumu tutarak deniz erozyonunu önlüyorlar. Dahası, denizlerdeki milyonlarca canlıya onlar yuva oluyor. Milyonlarca balık ve deniz canlısı, deniz çayırlarının içinde yaşıyor. Oraya yumurtasını bırakıyor, orada ürüyor ve besleniyor. Düşünün ki; Akdeniz’de kıyı balıkçılığından elde edilen su ürünlerinin yüzde 80’ine deniz çayırları yuva oluyor. Kısacası onlar olmasa, denizler ve içlerindeki canlılar yok olacaklar. Dolayısıyla bu döngüye bağlı olan bizler de.
AKDENİZ’E NEFES
İşte yaşamımızın bağlı olduğu bu canlılar bugün yok olma tehdidiyle karşı karşıyalar. Sadece denizleri kirlettiğimiz için. Asıl olarak, tekneleri ve gemileri demirlerken o denizin derinliklerine attığımız çapalarla denizin tabanını taradığımız, oradaki tüm canlıları süpürerek öldürdüğümüz için. Yani farkında olarak/olmayarak ciddi bir katliama yol açtığımız için. İşte bu katliama ‘Dur’ diyen birileri var artık çok şükür. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWFTürkiye), Tarım ve Orman Bakanlığı, Kaş Kaymakamlığı, Kaş Belediyesi ve de HSBC Türkiye işbirliğinde, 3 Kasım itibariyle ‘Akdeniz’e Nefes Projesi’ kapsamında Kaş’a 100 şamandıra yerleştirildi. Böylelikle tekneler artık çapalarını denizin içinde atmak yerine, deniz yüzeyindeki sabit şamandıralara demirleyecek. Bu da deniz çayırlarının yok olmasını, yani milyonlarca canlının katliamını, deniz erozyonunu ve denizlerin nefessiz kalmasını önleyecek.
NEDEN KAŞ?
‘Neden Kaş seçilmiş?’ derseniz… Çünkü bu canlıların en çok ihtiyaç duyduğu yerlerden biri Kaş… Bir kere şu an dünyadaki sıcaklık ortalamasından yüzde 20 daha fazla ısınan ve en hızlı ısınan deniz olan Akdeniz’in göbeğindeki Kaş, deniz çayırlarının (özellikle deniz çayırları içinde önemli ve kritik türlerden biri olan Posidonia Oceanica’nın) favori mekanlarından biri. Ki bu deniz çayırı türü, tüm Akdeniz’de uluslararası anlaşmalarla (Bern ve Barselona Sözleşmeleri) korunuyor. Ancak maalesef bizim sularımızda ve özellikle yoğun olarak bulundukları Kaş’ta tekneler tarafından katlediliyor. İşte bu vahşeti önlemenin tek yolu da, demirleme uygulamalarının acilen durdurulması. İkincisi; Likya kıyısında Kaş-Antalya arasındaki 200 km uzunluğundaki kıyı şeridi, denizlerdeki biyoçeşitlilik açısından muazzam bir zenginliğe sahip. Düşünün ki 1000’den fazla deniz türü sadece Kaş çevresinde yaşıyor. Bu eşi benzeri görülmemiş bir rakam.
ŞAMANDIRA HAYAT KURTARIYOR
Telefonda görüştüğüm WWF-Türkiye’de Deniz ve Yaban Hayatı Koruma Programları Müdürü Ayşe Oruç, şunları söylüyor:
“Aslında Doğal Hayatı Koruma Vakfı olarak bu konuda 20 yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Ta 2002’de Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki denizsel biyoçeşitliliği inceleyen bir araştırma yaptık ve bir rapor yayınladık. Bunun meyvesi olarak da 2006’da Kaş, hali-hazırda Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Kekova’ya bir Bakanlar Kurulu kararıyla dâhil edildi. 2012’de ise bize katılan tüm ilgili paydaşlarla birlikte Kaş için bir yönetim planı hazırladık. İçindeki önemli maddelerden biri, bu şamandıra sistemiydi. 10 yıl boyunca aranılan finansal kaynağı 2020’de HSBC sağlayınca, denizlerimizi kurtarmak için bu projeyi hayata geçirdik.” Ayşe Hanım, bu süreçte birlikte çalıştıkları yerel yönetime yani Kaş Kaymakamlığı’na ve Belediyesine, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Liman Başkanlığı’na özellikle teşekkür ediyor. “Onlar bu projeyi bu kadar sahiplenmese kesinlikle gerçek olamazdı” diye defalarca vurguluyor.
TEKNELERİN ATIKLARINA SON!
Bundan sonraki hedefleri ise: 1’incisi, bir işletme modeli oluşturarak şamandıra sisteminin tüm Türkiye’de uygulanmasını sağlamak. 2’ncisi; Fransa’da uygulanmakta olan bir mobil aplikasyonu Türkçe’ye çevirip burada da hayata geçirmek; böylelikle teknelerin rezervasyonla şamandıralara demirlemesini sağlamak. Ki bu aplikasyon uygulanmaya başladıktan sonra, teknelerin sintine / atık sularını izlemek ve kontrol altına almak çok kolay hale gelecek.
Aslında artık şunu anlamamız gerekiyor: Hiç bir şey göründüğü gibi küçük ve önemsiz değil. Hatta en önemsiz görünen şey, bütüne en çok hizmet eden parça oluyor genellikle. Mesele deniz çayırları değil, denizlerin nefes alabilmesi. Mesele Kaş değil, tüm yeryüzü. “Kaş’taki deniz çayırları” deyince ne kadar önemsiz ve küçük görünüyor size, değil mi? Ama aslında tüm insanlığın kalbi tam da o deniz çayırı sayesinde atıyor. Görebilene…