Artık kendimizle yüzleşme vakti: Biz ne zamandan beri hayvanlarımızın katliamına göz yumuyoruz? Tecavüz edilmelerine, dövülmelerine, arabaların arkasında sürüklenmelerine susuyoruz? Ve hatta bunları yapanları cezalandırmayarak cesaretlendiriyoruz? Biz bu değiliz. Unutmayın; kökümüzün dayandığı Osmanlı İmparatorluğu koskoca coğrafyaları yönetip dünya liderliğine oynarken, bir yandan sokak hayvanlarını yaşatmanın derdindeydi. Sırf hayvanlar için özel bir meslek icat etmişti: Mancacılık. Mancacılar, sokaklarda hayvanlar için yiyecek satan devlet memurlarıydı.
Zabıta memurları da hayvanlara fazla yük yüklenmesini engellemekten sorumluydu. Osmanlı’yı dünyada bu kadar büyüten, yücelten de; önce kendi sokaklarındaki canlara sahip çıkmasıydı herhalde. Kaldı ki halk da devlet kadar duyarlıydı. Köpeklerin şehri belalardan koruduğuna inanıyorlardı. Düşünün ki 1800’lerin sonunda Fransa’nın meşhur dergisi L’Illustration, şöyle yazmıştı: “Köpeklerin en çok sevildiği ülke hangisidir?
Osmanlı Devleti.” Çok şükür ki bu mazimize yaraşır şekilde 2004 yılında bu iktidar ilk kez bir Hayvan Hakları Kanunu (5199 sayılı) çıkardı. Bunu takiben de kanunda eksik olan taraflar hem toplumda, hem sivil toplum kuruluşları ve barolarda, hem de siyasette tartışılmaya başlandı. Hatta eksikleri telafi etmek için 2018’de Meclis’te bir araştırma komisyonu kuruldu. Yaptıkları kapsamlı çalışmalardan sonra da 2019’da kanunun düzenlenmesine yönelik bir rapor yayınladılar.
Tüm siyasi partiler de rapora destek verdi. Ancak yine de bu rapordakiler bir türlü kanunlaşmadı. Hayvan hakları sürüncemede kaldı. Hatta ben de geçtiğimiz aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Bakü ziyaretinde eşlik ettiğimde konuyu hatırlatmış, kanunun ne zaman düzenleneceğini sormuştum. Cumhurbaşkanı da “Bu konuda geri adım yok. Büyük ihtimalle bütçeden sonra çıkar” demişti. Ancak ne olduysa kanun düzenlemesi yine geçmedi, Meclis’te beklemeye devam etti. Peki neden?
‘CUMHURBAŞKANI SIKI TAKİPTE’
Konunun en doğru, en direkt muhatabı sayılabilecek Özlem Zengin’e soruyorum. AK Parti Grup Başkanvekili olan Özlem Zengin, Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu üyesi ve en başından beri en sıkı takipçilerinden. “Kanun düzenlemesi 15-20 gün, en fazla 1 ay içinde Meclis’te olur ve geçer” diye müjdeli haberi veriyor telefonda.
“Daha iki gün önce Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısından sonra Cumhurbaşkanımız bana konuyu sordu. ‘Bir an önce Meclis gündemine gelsin’ diye de talimat verdi” diyor. Peki Hayvan Hakları Kanunu, tüm partilerin mutabık kaldığı rapordaki düzenlemelere uygun hale getirilecek mi? Özlem Hanım içimize su serpen haberi veriyor: “Evet, komisyon raporuyla birebir örtüşecek şekilde yapıldı.”
CAN DOSTLARA KORUMA
Şimdi soruyorsunuz: Bu yeni düzenlemeler neden hayati? Hayati çünkü böylelikle kanun hayvanları ilk kez ‘canlı’ yerine koyacak. Telefonda konuştuğum Hayvan Hakları Derneği Başkanı Avukat Hülya Yalçın, “Rapordaki düzenlemeler hayata geçerse her şeyden önce hayvana işkence, tecavüz, kötü muamele ilk defa hapis cezasıyla cezalandırılabilecek. Katliam yapan belediyelere de ilk kez cezai sorumluluk getirilecek.
Kötü muamelede bulunanların şikayet edilmeleri ve yargılanmaları için süreç de kolaylaşacak” diyor. Mevcut kanunda ise hayvanlara karşı işlenen suçlar sadece ‘kabahat’ olarak geçiyor ve en fazla para cezası öngörülüyor. Sahipsiz bir hayvana karşı işlenen suçun cezalandırılabilmesi içinse illa birinin Tarım Bakanlığı’na başvuruda bulunması gerekiyor. Dolayısıyla suç neredeyse hep cezasız kalıyor.
Yani kanun düzenlenirse sonunda ‘sahipli-sahipsiz’ hayvan ayrımı ortadan kalkacak. Sadece evlerimizdeki hayvanlar değil, sokaktakiler de yaşamaya değer görülecek. Raporda canlı hayvan satışının da (özellikle petshop’larda) kedi ve köpekleri önceleyerek yasaklanması öngörülüyor. Sokak hayvanları da ‘düzenli kısırlaştırma’ ile koruma altına alınıyor.
ONLAR MAL DEĞİL,CAN!
Kanun bu şekilde düzenlenirse, sonunda rahat bir nefes alacağız hep birlikte. Yalnız Ankara’ya nacizane bir yakarış da benden: Mevcut kanunda hayvanlara karşı işlenen suçlar ‘mala zarar verme’ başlığı altında geçiyor. Yani hayvanlar ‘can’ değil ‘mal’ olarak kabul ediliyor ve bu sadece sahipli hayvanları kapsıyor. Dolayısıyla sokak hayvanları ‘mal’ olarak bile kabul edilmiyor. Ne olur kanunda bunu da düzeltin. Eminim bu düzenlemeyi en çok bekleyenler, yani hayvanlar en çok da buna içerliyordur.