Türkiye’de kadın olmak kolay değil. Veriler zaten yıllardır bunu ortaya koyuyor. Ama size güzel bir haberim var; kadınlar da erkekler de bir sonraki nesille yani kendi çocuklarıyla ilgili çok daha eşitlikçi düşünüyor. Konu kendi kızları ve oğulları olduğunda, çok daha adil bir tutum alıyorlar. Bunu söyleyen ne benim, ne de aslında bir araştırma şirketi. İnsanların kendi beyinleri !
DEĞİŞİM BAŞLADI
Şöyle ki; normalde biliyorsunuz araştırma yapan şirketler anket yöntemi kullanırlar. Bu da aslında sağlıklı bir teknik değil. Zira birçoğumuz bazen gerçekten düşündüğümüz şeyleri söylemeye çekiniriz, cesaret edemeyiz. Ama şimdi size anlatacağım araştırma, ‘yalan makinesi’ diye bildiğimiz yöntemle yapılmış.
Katılımcıların kendilerine okunan cümlelere beyin dalgalarıyla verdikleri cevaplar saptanmış. Yani doğrudan bilinçaltları yanıtlamış! Belki daha da ilginci, bu araştırmayı Türkiye’nin muhtemelen en çok erkek barındıran, en maskülen sektörlerinden birinin yapmış olması. Yani çimento sektöründen Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nın (ÇEİS) araştırması bu.
Çalışanlarının sadece yüzde 5’i kadın olan çimento sektörünün böyle bir girişime imza atması, değişimin tam da doğru adresten başladığının kanıtı. Sendikanın ‘çimento ailemiz değişirse, Türkiye değişir’ diyerek yola çıkması boşa değil! Devrime hazır olun...
GELECEK NESİL EŞİTLİKÇİ
ÇEİS’in nöro pazarlama şirketi ThinkNeuro ile birlikte yaptığı ‘Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Kalıplarına Bakış Araştırması’nın bence en çarpıcı iki sonucu şunlar: İlki; kadınlar kendileriyle ilgili toplumsal kalıpları benimsemişler. Buna ‘kabullenme’ ya da ‘öğrenilmiş çaresizlik’ diyebiliriz psikolojide. Oysa kendi kızlarıyla ilgili bu kalıplara sahip değiller. Eşitlikçiler. ikincisi; erkekler de iş kendi kız ve erkek çocuklarına geldiğinde, toplumun dayattığı kalıpları kabul etmiyor.
ÖRNEKLER UMUT VERİCİ
Bu iki sonuç da çok önemli çünkü gelecek nesilin daha eşitlikçi bir bakış açısıyla yetiştiğini gösteriyor. Örneğin; aile yaşamı ve çocuk bakımı konusunda erkekler, ‘adının en önemli görevi eviyle ilgilenmek ve ailesine yemek pişirmektir’ düşüncesiyle özdeşleşiyor.
Ama ‘kızımın en önemli görevi eviyle ilgilenmek ve ailesine yemek pişirmektir’ düşüncesine nötr yani tarafsız kalıyorlar. Yani babalar, kadınlara kolayca yükledikleri cinsiyet rolünü, kendi kızına yüklemiyor. Bir başka örnek de şöyle: Taciz konusunda ‘kızım giyimine dikkat etmezse tacize davetiye çıkarabilir’ söylemine tüm gruplar nötr/tarafsız kalıyor.
Oysaki aynısı ‘bir kadın giyimine dikkat etmezse tacize davetiye çıkarabilir’ diye sorulduğunda, bu cümleyle evli ve çocuklu aileler özdeşleşiyorlar. Yani mesele kendi kızları olduğunda aslında tepki vermiyorlar.
İŞ HAYATINA YAKLAŞIM
Kadın-erkek eşitliğine geldiğimizde araştırma genel olarak olumlu bir gelişmeye işaret ediyor: İş hayatında erkeklerin kadınlardan daha fazla kazanması desteklenmiyor. Erkekler, ‘oğlum aynı pozisyonda çalıştığı kadın meslektaşından daha fazla kazanmalıdır’ ifadesiyle özdeşleşmiyor. Yine ‘Oğlum da kadınlar gibi çocuklarının bakımını üstlenebilir’ ifadesine erkekler ve bekar/çocuksuz gruplar nötr kalmış.
Dahası, aynı gruplar ‘babalar da anneler gibi çocuklarının bakımını üstlenebilir’ ifadesiyle güçlü bir özdeşleşme gösteriyor. Yani çok destekliyor. Ancak bu olumlu işaretleri gölgeleyen bir çelişki de var. Mesela ‘erkekler aynı pozisyonda çalışan kadın meslektaşından daha fazla kazanmalıdır’ denildiğinde tüm gruplar nötr kalıyor. Yani karşı çıkmıyor. Bilinçaltlarımız eşitlikçi olmayan toplumsal kalıpları henüz aşamamış belli ki.
AİLE İÇİ EĞİTİM
ÇEİS’in bu araştırması Türkiye için kıymetli bir referans niteliğinde. Ama çok daha fazlası var. Sendika, Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın (AÇEV), ‘Eşitliğe Değer’ projesi kapsamında çok önemli bir girişim başlatıyor. Görüştüğüm ÇEİS Genel Sekreteri Dr. Serdar Şardan, “Amacımız aile içinde eşitliği aşılamak ve bu ruhu Edirne’den Kars’a dalga dalga yaymak” diyor.
Bu kapsamda ilk etapta çimento sektörünün tüm ofis çalışanlarına, ikinci etapta da saha çalışanlarına bir yıl boyunca düzenli ‘Eşitliğin Farkındayım’ eğitimi uygulanacak. Fabrikalarda seçilen ‘Eşitlik Elçileri’, çaşılanlarla bir araya gelerek hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğine dair farkındalığı artıracaklar.
Serdar Bey, bu düşünsel devrimin tüm Türkiye’ye derinlemesine yayılması için ilgili bakanlıklara çalışmayı sunacaklarını söylüyor. Umalım ki eğitimden sağlığa her alanda bu eğitimler ivedilikle başlatılsın.
- Yarısı kadın olan Türk toplumu, kadınları bu kadar geri bırakıldığı sürece yarım kalmaya mahkum. Bunu da ‘kadınlar çiçektir ve çiçekler su ister’ bakış açısıyla değiştiremeyiz. Zira kadınlar çiçek değil, bu toplumun çimentosudur. Tıpkı bir binayı tutan çimento gibi, toplumu bir tutan da kadınlardır. Bunu gösterdiğiniz ve elinizi taşın altında koyduğunuz için sonsuz teşekkürler ÇEİS ve AÇEV. İyi ki varsınız.