"İnsan hayatını kurtarmak için kendi ellerimizle tüm dünya ekonomisini durdurduk. Bu, insanlık tarihinde yaşanan bir ilk. Bu büyük bir kriz. 40 sentlik bir maske bugün her şeyden değerli. İşte bu, her şeyi ama her şeyi değiştirecek!” demişti Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, pandeminin ta en başında.Nisan 2020’de Financial Times’a verdiği mülakatta.
Dediği gibi de olmadı mı? Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama ‘Türkiye’nin en sürdürülebilir bankası biziz’, ‘bulaşık deterjanımızda karbon ayak izini sıfırladık’ gibi cümleler artık havada uçuşuyor. Salgından önce iklim krizi, kuraklık, müsilaj vs. bu kadar gündemde miydi? Öyle ki ‘bana ne kadar karbon saldığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’ noktasına geldik.
YENİ BİR DÜNYADAYIZ
Şükür ki sonunda sağlığın ne kadar kıymetli olduğunu fark ettik. Yaşadığımız virüs şoku, bir anda hijyeni-çevreyi-canımızı merkeze koydu. Evimize aldığımız insanın kendi sağlığına ne kadar dikkat ettiğini bile düşünmeye başladık.
Bugün bir iş görüşmesine gitseniz, ilk olarak ofisin nasıl havalandırıldığını merak ediyorsunuz. Kısacası yeni bir dünyadayız. Daha önce bizim için hiçbir değeri olmayan şeyler, şimdi en kıymetli şeyler haline geldiler.
YENİ MARKA LİGLERİ
Bugün hepimiz, bizim önemsediğimiz şeyleri önemseyen şirketleri ve hükümetleri istiyoruz. Yani bizim sağlığımızı ve çevrenin sağlığını önceliklendirenleri. Uzmanlar; bundan sonra sadece ticari hedefleri olan ve kısa vadeye odaklanan kuruluşların ‘çirkin şirketler’, yöneticilerinin de ‘çirkin CEO’lar’ (üst yönetici) diye adlandırılacağını söylüyor.
Yeni ‘marka ligleri’ oluşuyor. Tüketiciyi önemseyen kuruluşlar yeni dönemin yükselenleri olurken, bu duyarlılığa sahip olmayan ve insan canını, çevreyi hor kullanan kurumlar cezalandırılıyor. Alt lige düşüyor.
KARŞILIĞI GELİYOR
Çok şükür ki pandemi sonrası dönemde ‘güzel şirketler’ hızla artıyor. Arçelik de onların en önde gelenlerinden. Zira ta 2004’te sürdürülebilirlik vizyonunu ortaya koymuş bir marka. Zaten bunun meyvesini de geçen yıl Glasgow’da düzenlenen İklim Zirvesi’nde ‘Terra Carta Mührü’ ödülüne layık görülerek aldı.
Birleşik Krallık Galler Prensi’nin ‘Sürdürülebilir Piyasalar İnisiyatifi’ kapsamındaki bu ödüle Türkiye’den ve dünyada kendi sektöründen layık görülen ilk ve tek şirket oldu. Aynı şekilde dünyanın en büyük şirketlerinin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendiren ‘Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde de 2021 yılında dayanıklı ev aletleri kategorisinde en yüksek puanı aldı ve 3 yıl üst üste en yüksek puan alan şirket oldu.
2 MİLYON METREKÜP SU TASARRUFU
Bu başarıların arkasında ise şirketin uzun yıllardır çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden üretim yapmaya çalışıyor olması yatıyor. Telefonda görüştüğüm Arçelik Kalite, Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı’nın verdiği bilgilere göre, marka son 12 yılda 2 milyon metreküp su tasarruf etmiş.
Bu miktar, 2.7 milyon hanenin günlük su tüketimi demek. Yeşil enerji kullanım oranını da yüzde 69’a çıkartmış, 5.514 ton karbondioksit salınımı engellenmiş. Bu oranları yükseltip 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefliyorlar.
TAMAMEN TEMİZ ENERJİ
İşte marka bunun gibi başka birçok uygulamayla çevreye verdiği zararı, yani karbon ayak izini en aza indirmeyi başarmış. Temiz enerji kullanımı ise herhalde bunun en başında geliyor. 2030’a kadar kendi üretim tesislerinde yenilenebilir enerji sistemi kurmak ve böylelikle tüm tesislerindeki elektrik tedarikini yüzde 100 yenilenebilir kaynaklardan sağlamak ana hedefleri.
Fabrikaların çatılarında boş alan bırakmadan güneş panelleri kurmak, bunun bir örneği. Su ise şirketin en öncelikli meselesi. 2030’a kadar ürün başına su çekimini yüzde 45 oranında azaltmayı, su geri dönüşüm ve yeniden kullanım oranını yüzde 70’e çıkarmayı hedefliyorlar.
ABONE OL
Bir önceki yazımda; dünya düzeninde satın almanın gitgide azaltılarak, eşyaları kiralama ve abonelik sistemine geçilmekte olduğunu yazmıştım. Buna örnek olarak da Türkiye’den Arçelik’i vermiştim.
Zira 2019’dan beri marka su arıtma cihazlarını aboneliğe açmış durumda. Böylelikle siz hiçbir eşya satın almadan sadece abone oluyor, yani hizmeti satın alıyorsunuz. Şirket yetkilisi evinize yerleştirdiği cihazın filtresini gelip düzenli aralıklarla değiştiriyor veya temizliyor, bakımını-onarımını yapıyor. Bu da hem su tüketiminizi en düşük maliyete düşürüyor.
Hem aletin tüm sorumluluğu şirkette oluyor ve siz istediğiniz an devredebiliyorsunuz. Hem de ve en önemlisi, çevreye hiçbir zarar vermeden, israf etmeden tek bir alet ömrü boyunca çok sayıda tüketiciye hizmet edebiliyor.
GERİ DÖNÜŞÜM
Rakiplerine göre çok daha az enerji tüketerek üretim yapmasının yanı sıra geri dönüşüm markanın en öncelikli meselesi. Mesela küçük ev aletlerinin kutuları, yüzde 100 geri dönüştürülmüş ve geri dönüştürülebilir kartonlardan üretiliyor. Yumurta kabukları gibi doğal malzemelerden buzdolabı parçaları; geri dönüştürülmüş pet şişelerden çamaşır makinesi ve yıkayıcıkurutucu kazanı üretiyor. 2014’te Eskişehir ve Bolu’da kurulan geri dönüşüm tesislerinde de buzdolabı, soğutucular, büyük beyaz eşyalar ve küçük ev aletleri geri dönüştürülüyor. Diyeceğim o ki bu yüzyılda ancak dünyayı güzelleştiren ‘güzel’ olabiliyor. Peki siz oluşmakta olan bu yeni medeniyetin güzeli mi olmak istersiniz, çirkini mi? Şimdi tüm liderleri ve yöneticileri bekleyen soru bu...