Geçen hafta oğlumla beraber Giresun’daydım. Muhteşem ötesi rehberimiz Nayino Hüseyin’le dağ, tepe, yayla, şelale durmaksızın dolaştık. Karadeniz insanı öyle güzeldi ki, hangi kapıyı çalsak kapılar sonuna kadar açıldı. Ama Giresun’un insanından mı, havasından mı bilmem gerçekten “Karadeniz’in Paris’i” tanımlamasını sonuna kadar hak eden bir yer.
Yaylalardan başlayayım anlatmaya. İlk gün sisti. Neredeyse göz gözü görmüyor, soğuk ısırıyordu. Ama rehberimiz durmadan öyle güzel bir gün olacak ki, “O zaman anlayacaksınız yaylada olmanın ne demek olduğunu” diyordu. Bir sabah Albayrak Holding’in deyim yerindeyse cennetten bir köşeye çevirdiği Birun Kümbet’te uyandım ve hayranlıkla yaylaları, el değmemiş ormanları ve olağanüstü parlaklıkta açan çiçekleri seyre daldım. Evet Hüseyin Bey’in dediği o gün gelmişti sadece sabretmek gerekiyordu.
Giresun'a geldiğinizde görmeniz gereken ilk yer kesinlikle Kümbet Yaylası olmalı. 1640 metre rakımda yer alan Kümbet Yaylası, Giresun'un Dereli ilçesinde yer alıyor. Giresun ziyaretini yaz aylarında yapıyorsanız Kümbet Yaylası'na Dereli ilçesi üzerinden minibüslerle ya da Birun Kümbet’in servisleriyle gidebilirsiniz. Ancak kış aylarında çetin hava koşulları sebebiyle yaylalara çıkmak sor olabiliyor. Eğer kışın da gidip yaylanın üzerini örten karlı manzarayı izlemek isterseniz yerel acentelerin turlarını tercih edebilirsiniz.
Bir tür görsel şölen ve sağlık için
Dünyanın her yanından binlerce insan özellikle yazları yaylalara geliyor; Nefes almak, cennetin var olduğuna inanmak ve sağlık kazanmak için.
Giresun’un ben de yarattığı farkındalıklardan biri hiç ama hiç terlemiyor oluşumdu. Hava öyle dengeliydi ki sanki akciğerlerinizle birlikte cildimizde sağlık kazanıyordu. Sahiller Bodrum’u aratmayacak kadar güzel ve temizdi. Kuzalan Şelalesi, Mavi Göl, yürüme parkurları, yaylalardaki gezintiler, koruma altında olan Giresun Adası, fotoğraflarda görüp iç geçirdiğimiz Alp Dağları’ndan farksızdı.
Bu tip gezilerde turist grubunun uyum süreci de önemlidir. Bunu da yakalamışken bir yanımız mavi, bir yanımız yeşilin içinde tüm görselliği hafızamıza kazıyıp döndük Giresun’dan. Üzerine türküler söylenen yaylalar, yeşilin her tonunu sunan manzaralar tatil rotalarınızı sorgulatacak büyüleyicilikteydi. Önerim, kendiniz ve aileniz için fındığı, kirazı, yemeklerine lezzet katan yüzlerce farklı otu, yaylaları, bakir ormanları, akarsuları ve adasıyla Giresun’u mutlaka gidilecek yerler listenize ekleyin. Sonsuza kadar Giresun’dan yaşayabilirim hissiyle döndüm İstanbul’a. En kısa zamanda geri dönebilme umuduyla…