Gıda güvenliği çok önemli. Sebze, meyve üretiminin nasıl yapıldığı, ilaç ve hormon kullanılıp kullanılmadığı hep tartışma konusu. Halkımız bir hassas ki sorma. Çileği hormonlu yiyor ama yeşil biberden anında vazgeçiyor. Ben işin üretici kısmını da az çok biliyorum. Türkiye’nin sera merkezi Finike, hemen yanında Kumluca, narenciyesi, domatesiyle ünlü. Sadece bu ikisi değil, nar, patlıcan, biber yaz kış burada yetiştiriliyor.
İhraç malı
Toprak analizleri yapılıyor, domates fideleri özel arılarla aşılanıyor. Ne toprakta, ne sebze meyvede ilaç ve gübre kalıntısı olmamasına dikkat ediyorlar, çünkü ürettikleri Rusya ve Avrupa’ya ihraç ediliyor. Ama medyada bir yanlış haber üreticiyi vuruyor, malı elinde kalıyor. İşte buna tepki olarak aynı zamanda üretici de olan Kumlucalı edebiyat öğretmeni Muhsin Kavalcı, bir video hazırlamış. “Biberlere karbondioksit gazı sıkıyoruz”dan tutun da “domateslere hastalık mikrobu veriyoruz”a kadar, alay ederek dalga geçiyor. İlk bakışta ne diyor bu oluyorsunuz ama abartı o kadar büyük ki amacın protesto olduğunu anlıyorsunuz.
Kabak öğretmene patladı
Duydum ki biri şikayet etmiş, Kumluca Kaymakamlığı da öğretmeni açığa almış! Üretici arkadaşlar üzgün, ama devir korku devri, bir şey de yapmıyorlar! Ziraat Odası sahip çıksa ya dedim, meğer Ziraat Odası şikayet etmiş! Galiba ben pes ettim! Bu ülkede artık ağzını açana terlikle vuruyorlar, hem de anlamadan dinlemeden, hak hukuk demeden! Kendi yanlarında olana bile!
Şekerin tadı acıdı
Şeker fabrikalarını satma kararı, Cumhuriyet değerlerine vurulan son darbe değilse ne? Canım efendim, ne alaka, karar ekonomik! Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, şeker fabrikaları, cumhuriyet döneminde, hiçbir şeyi olmayan bir ülkenin ayağa kalkma başarısındaki yerli ekonomi anahtarıdır. Şeker fabrikasını satacaklar. Şeker pancarı eken köylü bitecek. Fabrikada çalışan işçi bitecek. Fabrikayı yıkıp yerine avm, konut yapacaklar, yandaş müteahhit, semirecek! Her yere HES yaptılar, ağaçları kestiler maden aradılar, kuraklık başlıyor. Tarımı, hayvancılığı bitirdiler. Üç kuruş yardım parası veriyorlar diye köylünün sesi çıkmıyor! Şeker fabrikalarının olduğu her ilde AKP oyları bugüne kadar tavan yapmış. Kasabın bıçağını yalayan koyun geliyor aklıma...
Anıtkabir'e gitmeleri suç oldu!
Geçtiğimiz cuma günü Sultanbeyli Davası’nda yargılanan Harbiyeli öğrencilerin ara karar duruşması vardı. 19 aydır tutuklu yargılanan, sivil tanıkların da ifadeleriyle silah kullanmamış, kimseye saldırmamış, 15 Temmuz gecesini otobüsün önünde ve içinde, korkudan titreyerek, yarı uykulu, yarı şaşkın geçirmiş öğrenciler, FETÖ üyeliğinden de suçlu bulunmadıkları halde, “Tutukluğun devamına ve müebbetle yargılanmaya” diye serbest bırakılmadılar.
Olay başlarına geldiğinde 19-20’li yaşlarındaydılar. O gün bugündür anne babadan, arkadaşlarından uzak, haberleşmeleri kısıtlı, spor yapmaları bile yasak, Silivri’de çile çekiyorlar. Öğrencilerin ara karar öncesi son sözleri çocuksu saflıkta ve derinlikteydi: kimi gitar verilmesini istedi, kimi “cebir kullandığımı söylemişler. Ben sadece matematikte cebir kullandım, TÜBİTAK Türkiye Şampiyonu’yum. İlkokuldayken, ilerde cebir karşınıza çıkacak denildiğinde böyle çıkacağını hiç düşünmemiştim” diyecek kadar!
Çocuklarını, arkadaşlarını Silivri’de bırakan aileler, öğrenciler, Ankara’ya Anıtkabir’e gittiler teselli aramaya. Avluda bir İstiklal Marşı okumak istediler.
Sert müdahale
Neye uğradıklarını anlamadan çoluk çocuk gaz yediler, gözaltına alındılar. Üç gündür de Ankara’da karakol, TEM, adli tıp, dolaştırılıp duruyor, kendilerinden doğru dürüst haber alınamıyor! Anıtkabir’e gitmek suç mu? 15 Temmuz’u sonunda öğrenciler yaptı olacak ya, gülerim ağlanacak halimize!
27 Şubat 2018, Salı 05:00
Haberin Devamı