Türk turistlerin en sevdiği tatil yeri Yunan Adaları oldu. Vize sorunu olmasa, adalarda Türkten geçilmeyecek. Hem yakın, hem ucuz, hem eğlenceli, hem de mutfağı damak tadımıza uyuyor. Benim aklım hep Girit’teydi, ne ki en uzak ada, gitmesi, gelmesi zor.
19 Mayıs tatilinde İstanbul-Girit arasına bir charter uçuşu konulunca ilk yer ayırtanlardan biriydim. Uçakla bir saat. Girit, Akdeniz’deki en büyük 5. adaymış, Yunan adalarının ise en büyüğü.
Dolayısıyla öteki adalar gibi akşamdan sabaha gez gör arpacık olamıyor. Araba kiralayıp gezeceğiz diye direksiyon sallamaktan bir hal oldum. Yollar virajlı ama yeni ve herkes kurallara uyuyor.
Hanya’yı gördüm!
Girit’te Türklerin en sevdiği yer Hanya. Hani Hanya’yı Konya’yı görmek deyiminin geldiği Hanya. Girit’ten Bizans geçmiş, Osmanlı geçmiş, Venedik geçmiş. Hanya’daki Osmanlı izleri, Venedik ve Bizans’la iç içe geçmiş.
Ama sanıldığı kadar çok da değil. Ben şahsen adanın doğusundaki Ayos Nikolos’u ve Hanya’nın hemen yanındaki Retimno’yu daha çok sevdim.
Adanın tam ortasındaki İraklion ise kalmak için merkezi olması açısından seçilebilir, hareketli bir şehir. Ada dedikse Büyükada gelmesin gözünüzün önüne, Ege Bölgesi’ne gitmiş gibi, her yeri görebilmek için her gün başka bir şehire gitmeniz gerekiyor.
Benim sevdiğim Ayos Nikolos’un plajları, denizi, mimarisi çok daha rafine, daha tipik sanki.
İraklion’la Ayos Nikolos arasındaki ucuz oteller ve plajlar bölgesini ise mümkünse es geçin, Kumburgaz misali, kente sadece güneşlenmeye gelen orta sınıf Avrupalı turistler için düzenlenmiş, gece gündüz açık süpermarketleri ve Meksika lokantaları ile Girit’te görmek istemeyeceğim ne varsa burada!
Türk dizileri en iyi tanıtım
Girit'te ilk akşam yemeğinde bir sürpriz bekliyor bizi: Türk olduğumuzu öğrenen garson mönünün içine CD yerleştiriyor.
Adanalı dizisinin Yunanca CD’si bu! Meğer bizim garson Türk dizilerinin hastasıymış.
Yanımıza oturup heyecanla soruyor; “Paramparça ne oldu?” Nurgül’ün ayrıldığını duyunca “Söylemeyin” diye bağırıyor, “Oraya gelmedim!” Katılıyoruz gülmekten.
Biz beğenmiyoruz ama...
Aslında gülmekten çok memnun olmak lazım. Tıpkı Beren Saat ve Murat Yıldırım’ın Beyrut’ta Arap dünyasının en iyi oyuncuları seçildikleri törende gördüğü ilgiden memnun olmamız gerektiği gibi.
Türk dizileri, yakın coğrafyamız bir yana, dünyanın her yanını kasıp kavuruyor. Dudak kıvırdığımız, reytingi düşük denilen diziler oralarda fırtına gibi esiyor.
Bu da reyting müessesesinin yanlış işlediğini, ne kadar iyi dizilerin beğenilmedi diye harcanıp gittiğini göstermiyor mu?
Otlar nerede?
Yeme içmeye gelince; malum Girit mutfağı bizde, otları, yemekleri ile efsanedir.
Ama benim için efsane olarak kalacak, nerede o hayalimdeki otlar; ne lokantada ne pazarda var. Balık olayına girmezseniz, kalamar, ahtapot, midye ucuz. Porsiyonlar büyük, abartmazsanız iki kişi küçük şarapla 30 euroya doyarsınız.
Sebze, salata, Girit yemeği dedikçe garsonlar “İstanbul’da alası var” diyorlar ki doğru! Zeytinyağlının hasını Ayvalık’ta, Urla’da, Sığacık’ta yiyeceksiniz.
Girit'te börekler ve ekmekler şahane! Yemeğin üstüne de karafla uzo getiriyor, yanında dondurma veriyorlar. İkram!