Aslında kendisinden önce babasını tanıyormuşum, Asım Ülker. Kardeşi Sabri Ülker’le birlikte bildiğimiz Ülker’in kurucusu. Sonra ayrılıp kendi şirketlerini kuruyorlar, KAR Şirketler Grubu. Baba vefat ettikten sonra önce ağabey, sonra Faruk Berksan, şirketin yönetimini devralıyor. Şimdilerde gerçi o da oğlu Sinan Berksan’a devretmiş işleri ama yine de başında duruyor. VESBO’nun Vietnam’daki 10. yıl kutlamasına giderken tanıştığımız Ömer Faruk Berksan, aslında çalışmayı bırakacak bir yaş ve duruşta değil, tam tersine her taşın altından çıkan yaramaz bir çocuk gibi. Kapadokya’da okul diyorsunuz o, balon işletmeciliği diyorsunuz o, havaalanı o, cateringten plastiğe, inşaata o.
[[HAFTAYA]]
Ayrıca 15’den fazla yönetim kurulu üyeliği, başkanlığı, sivil toplum çalışması sayabilir. Önce gıdayla ilgilenmişler, patates cipsini görüyor, benim ilk işim buydu diyor. Çikolata, kahve derken hayvancılıktan bahis açılıyor, koyun ithal etmiş; projelerini gerçekleştirmesine devlet taş koymasaymış, şimdi hem biz ucuz ve kaliteli et yiyorduk, hem de belki Doğu insanı PKK’nın peşinde değil, koyunların başında olurdu! Tohum diyorsunuz, ıslahından giriyor, anlatıyor. Plastik derken boru üretiyor.
Alem adam Faruk Bey. Ama asıl özelliği, çabuk sıkılıyor, rehberimiz uzun konuşunca suratını asıveriyor! Tez canlı, belki de biraz ayran gönüllü. Ya da kendi hızına ve geniş ufkuna ayak uydurulamayınca küsüyor. KAR Şirketler Grubu bugün 78 ülkeye ihracat yapan ve ihracat listesinde hızla yükselen VESBO’suyla bütün diyetisyenlerin tavsiye ettiği Doygun ekmekle inşaat sektöründen atış poligonu işletmeciliğine o kadar çok iş yapıyor ki hangi birini anlatayım? Başarının sırrının altında, bir aile şirketi olmasına karşın, kurumsallaşma, doğru kişilerle çalışma yatıyor. Ve işin ilginci, bu başarılı grafiğe rağmen, fazla gürültü yapmamalarından mı ne, az tanınıyor, az biliniyor. Ben yeni tanıdım, size de tanıtayım istedim, bu şamatada iyileri gözden kaçırmamak lazım.
Dini Eğitim Bakanlığı
Bence artık sırasıdır, bakanlığın adının başındaki Milli lafını kaldıralım bir zahmet oraya “Dini” koyalım. Mehmet Metiner’in kendini kaybedip Genel Kurul’da milletvekili arkadaşını dövmesine kadar giden kavga gürültü içinde geçti çocuklara Kuran dersi, imam hatip okullarının geri gelmesi yasası. Başbakan çok mutluydu, halkımız bunu istiyor ve 28 Nisan’ın rövanşı alındı gerekçesiyle. “Bir daha geri gelmeyecek biçimde” değişmiş eğitim. E hani milli iradeydi? Ne malum bir daha değişmeyeceği? Bakarsınız bir gün başka bir çoğunluk olur, başka bir irade gelir ve bu yasa değişir? Garantisi var mı? Onlara göre var: Öyle bir gençlik yetişecek ki, bundan sonra dini yaşam artarak çoğalacak ve diğerlerine hayat hakkı tanınmayacak! Yaşasın demokrasi.
Zayıflama sezonu başladı
Gazetelerin eklerindeki en çok satan kitap ve dvd listelerine bakıyordum. 1 numaralı dvd, “Ebru Şallı ile Süper Bir Karın”. En çok satan kitap: Dukan Diyeti! Hadi devam, ABD ve Türkiye’de gişe hasılatı yapan film: Açlık Oyunları! Şaka yapıyorum, ilk ikisi tamam ama filmin diyetle alakası yok. Yine de kitap listesinde Can Boğazdan Çıkar isimli bir kitaba rastlıyorum ki yeme içme ve sağlıkla ilgisi olduğu belli. Bu aydan itibaren bütün gazetelerin eklerinde de zayıflama diyetleri ve reçetelerini görürsünüz zaten.
Şaşılacak bir şey yok; bahar geldi. Yaz kapıda. Eyvah, önce uçuşan elbiseler, sonra mayo ve bikiniler giyilecek. Zayıfla! Dukan Diyeti’nin Zeynep Karahan diyetinden daha çok tutulmasının nedeni, çok hızlı kilo verdirmesi herhalde, yoksa ikincisi daha sağlıklı. Vietnam’daki kadınlar anahtar deliğinden geçecek kadar inceydi! Sinir! Ben kendimi dev gibi hissettim yanlarında, Vahap Munyar memnundu, şöyle boylu poslu hissetmek güzelmiş diye gerine gerine dolaşıyordu. Hiç durmadan yediğimiz halde hiç kilo almadan dönmüşüm.
Yemekler çok lezzetli ama tereyağı ve zeytinyağı yok, çok az susam yağıyla pişiyor. Salatada o da yok. Un ve şeker de yok. Pirinç yiyorlar ama yağsız, haşlama ve nişastası gitmiş dolayısıyla. Sebze, et ve balık da şişmanlatmıyor doğal olarak. Bir de yürüyor, bisiklete biniyor, koşturuyorlar. Sıfır göbek, dümdüz karın, ince bacakla yaşıyorlar. Tamam genetik de var ama yeme içme ve hareket en önemlisi; benden yazması.